24 Aralık 2012 Pazartesi

Veda Maçı | Tepecikspor 1 - 0 Hatayspor

Tepecikspor yeni devrede yeni yapılan stadına geçeceğinden Esenyurt Necmi Kadıoğlu Stadı'na veda maçıydı... 2012'ye veda maçıydı... Hatay'ın namağlup ünvanına da veda maçı oldu.

Başlamadan önce, ölüm kalım meselesi olmadıkça Esenyurt Necmi Kadıoğlu Stadı'na gitmemek gerektiğini belirtmek istiyorum. Silivrispor'un stadı da uzak ama Esenyurt bir başka uzak! Bir daha yolumuz düşmez umarım...

Tepecikspor kalede Ramazan Aydın, defansta Feyyaz Alış - Erol Yükseker - Ali Görkem Aydın - Türker Toptaş, orta sahada Günay Şakar - Yasin Şahan - Recep Onur Çelik - Kemal Özyurt ve forvette de Ali Cemal Boztepe ile Aytek Öktem ikilisinden yer alan 4-4-2 dizilişli kadrosuyla sahadaydı.

Hatayspor ise kalede Ali Türkan, defansta Engin Yeşilli - Selçuk Baştürk - Erhan Çatalçam - Serkan Koç, orta sahada Soner Ergençay - Hasan Küççük - Enis Gül - Güney Atılgan ve forvette Ömer Bozan - Mehmet Fuat Gölbaşı ile yer aldı sahada. 4-4-2 dizilişiydi onların da tercihi.

İlk yarıya ağırlığını koyabilen taraf Hatayspor'du. Bunda rakibin sık sık ofsayta düşmesi ve on kişi kalmış oluşu da büyük pay sahibiydi ancak Ömer Bozan ve Soner Ergençay'ın güzel futbolu birazcık cesaretle birleşseydi ilk devrede iki gol bulmaları işten bile değildi.

İkinci yarı Tepecik ağırlık koymadıysa da, Hatay'ın sahadaki üstünlüğünü yok etti diyebiliriz. İki ekip birbirine çok denk bir oyun sistemi içine girdi, bu süreçte Hatay bocalarken kaleye şut çekmeye cesareti olan taraf kazandı diyebiliriz. Sahada yavaştan kıpırdanmaya başlayan Hatay öyle bir gol yedi ki bir daha adım atmaya cesaret edemediler.

Defanstan Türker Toptaş'ın ilginç bir pozisyonda 35 metreden yaptığı aşırtma vuruşa Hatay kalecisi Ali Türkan sadece bakmakla yetinince uzansa tutabileceği top ağlara gitti ve 6 puanlık maçın galibi Tepecik oldu.

Hatay'ın esas sorunu devamlılık, Tepecik'in ise ileri hattının etkisizliği gibi geldi. İlk devrede bilhassa ilk otuz dakikadaki oyununu en azından yetmiş dakikaya yayabilseydi ve ileri hat biraz cesur olsaydı Hatay'ın maçtan alacağı bir puan bile üzülmesine yol açardı.

Tepecik ise ileride sıfır bile değil, eksilerle oynuyor. En sonunda defanstan adam gelip "Sizin yapacağınız işin" diyerek topun dibine giriyor da üç puan alabiliyorlar... Ara transferde bir tane forvet alsa bu takım uçar gibi ama bilemedim.

Bir paragraf da Hatay taraftarına, maç öncesi iki takımı tribüne çağırmalarından 31. dakika şovlarına kadar on numara bir performans sergilediler. Umarım mutlu olurlar, maç sonrası beni kilometrelerce öteye araçla götürmeleri de çok kibar bir jestti, varolsunlar.















23 Aralık 2012 Pazar

Tepecikspor - Hatayspor {maç öncesi}

Profesyonel liglerin namağlup iki takımından birisi (Hatayspor), teknik direktör değiştirdiğinden beri maç kaybetmeyen İstanbul temsilcisine konuk oluyor.

Hatay'ın deplasman karnesi karışık. Dört galibiyet, üç de beraberlik var. Dokuz beraberliğiyle Türkiye liglerinin en çok berabere kalan ikinci takımı (Birincisi Samsun) Hatay kolay kolay geri düşmeyen bir takım, taş gibi bir savunması var izlenimi yaratıyor, göreceğiz.

Tepecik'te yeni teknik direktör geldiğinden beri ilk kez ciddi bir maça çıkılacak. Şimdiye kadar Armağan Turhan'ın karşılaştığı rakipler (Güngören, Bozüyük, Bandırma) ilk devreyi gözden çıkarmış takımlardı. İlk kez liderlik kovalayan bir takımla karşılaşacaklar, Esenyurt'taki son maçları. İkinci devre Tepecik'teki yeni stadlarına geçecekler...

Maçın hakemi Sefa Demir Yalova bölgesinden. Geçtiğimiz sezon Tepecik - Bozüyük maçında Bozüyük'ün ofsayttan attığı golü veren ve çaldığı penaltıyla üç puanı da deplasman ekibine hediye eden, maç sonrası tuttuğu yalan olduğu iddia edilen raporla da Eser Şen'e üç maç ceza aldırtan hakem. Üstelik bu hakem Bozüyük'ün 2. Lig playoffunda Kızılcahamam'ı 35 metreden attığı golle elediği maçın da hakemi... Bozüyük'le çıktığı (!) maçlarda boşu olmayan ve Tepecik'le de sıkıntılı bir hakem niye bu maça atanır, garip.

Tepecikspor - Hatayspor
Spor Toto 2. Lig 16. Hafta Maçı
Esenyurt Stadı | 23.12.2012 | 13:30

22 Aralık 2012 Cumartesi

"Darülfünun" | İstanbul Üni. - Ceyhan Belediye (maç öncesi)


Birkaç haftadır düzenli gittiğim İstanbul Üniversitesi Kadın Basketbol takımının maçlarına dair bir şeyler yazmayı planlıyorum artık. Yazılara sağ sütundaki "Darülfünun" yazısından ulaşabileceksiniz. Bu hafta, bugün, Ceyhan Belediye'yi ağırlıyoruz.

Rakip Ceyhan Belediye'nin son beş maçında sonuçları şöyle: "Ceyhan Belediye 62 - 66 Mersin BŞB", "Ceyhan Belediye 71 - 60 Homend Antalya", "Fenerbahçe 80 - 68 Ceyhan Belediye", "Ceyhan Belediye 85 - 74 TED Koleji" ve "Ceyhan Belediye 70 - 73 Tarsus Belediye". Toplamda 9 maçta beş galibiyeti var.

Deplasmanda oynadığı üç maçından sadece birisini kazanan Ceyhan Belediye'de sayı, ribaund ve blok lideri aynı isim: Carolyn Swords. Maç başına 17.3'lük bir ortalama tutturmuş.

İstanbul Üniversitesi ise son beş haftada Galatasaray'a 69-63 yenildi (kendi sahasında), deplasmanda TED Koleji'ni 72-66'lık bir skorla geçtikten sonra iç sahada Beşiktaş'ı 88-76 yenip, Tarsus Belediye'ye hakemlerin de büyük desteğiyle (!) 64-60 mağlup oldu. Geçtiğimiz hafta Adana Botaş deplasmanından ise 62-59'luk bir mağlubiyetle döndüler.

Maç başına 15.0'lık ortalamasıyla Emine Palazoğlu takımın skor yükünü büyük ölçüde üstlenmiş görünüyor. Irina Osipova ise blok ve ribaund'da lider. Genel olarak baktığımızda hep son periyoda (hatta son saniyelere) kadar taşınan fakat bir türlü finali iyi yapılamayan maçları görüyoruz (Galatasaray maçı da Tarsus maçı da böyleydi) Lider Fenerbahçe'yle arada sadece beş puanlık bir fark var, ikinci Galatasaray'la dört. Biraz vites yükseltilirse neden olmasın?

Maç 22 Aralık 2012 cumartesi, Turgay Atasü Spor Salonu'nda.

17 Aralık 2012 Pazartesi

Olmayınca Olmuyor | Beylerbeyi 4 - 2 Diyarbakırspor

Medyada gördüğümüz, puan cetvelinde izlediğimiz kadarıyla Diyarbakır çok etkisiz oynamalıydı; muazzam derecede defansif, kontra kovalayan bir oyun içinde olmalıydı. Ama demek ki her şey göründüğü gibi değilmiş. İkinci golü yiyene dek çok etkin oynayan ve net pozisyonları olan bir Diyarbakırspor vardı sahada. Diyarbakır 1-0 geri düştükten iki dakika sonra öne geçti, maç 1-1'ken bir penaltı kurtarıp dönen topta bir de gol bularak 2-1 öne geçti ancak nefesiniz bir yerden sonra yetmiyor. Hal böyleyken "fark" da kaçınılmaz oldu.

"Maç öncesi" yazımda Hakkı oynarsa Beylerbeyi Hakkı'ya rağmen kazanır, diye bir ifade kullanmıştım. 1-1'ken penaltıyı kaçıran ve maç boyunca saç baş yolduran da Hakkı İsmet Şimşek'ti. Daha da çirkini, maç 4-2'yken doksanıncı dakikada oyundan alındığında formayı yere fırlatarak sahayı terk etmesiydi. Kendilerini Amatör Lig'de falan sanıyor herhalde bunlar...

Beylerbeyi 4-1-4-1 taktiğiyle sahadaydı. Anıl Gir'i ileride tek çıkartmanın ödülünü üç golle aldılar. İleri hattaki Anıl'ın geri dörtlüsü Metehan Yatkın - Alper Coşar - Mehmet Murat Uçar - Hakkı İsmet Şimşek, ön libero Recep Doğan, geri dörtlü ise Ulaş Ali Çelik - Erdem Özkurt - Hakan Fırıloğlu - Aykut Karaman ve kalede ise Alptekin Teytey vardı.

Diyarbakırspor ise 4-5-1 diziliminden oluşmuştu. Kalede İbrahim Tekçi, defans kurgusunda Serdar İstemi - Suat Temircan - Bayram Nazlı - Abuzeyt Tekcanlı, orta sahada Mehmet Kızıl - İrfan Haluk İldiz - Ömer Onay - Mustafa Kuru ve onların az ilerisinde Hasan İnci, forvet hattında ise Necati Kalabay vardı.

Hakemden başlamak istiyorum. Maçın hakemi Murat Erdoğan, bir ayı aşkın bir süre dinlendirildikten sonra gene düşme hattını ilgilendiren bir maça atandı ve bu maçı da eline yüzüne bulaştırdı. Maça çıkarken futbolcuları kontrol etmeyerek (ayakkabı, forma vs) ilk hatasını yaptı; ilk devrede Beylerbeyi'nin bir penaltısını çalmayarak ikinci hatasını yaptı, ikinci devrede ise Beylerbeyi atağında ofsaytı süzemeyen yan hakeme ayak uydurup ofsayt pozisyonu sonrası karmaşada penaltı çaldı. Neyse ki penaltı gol olmadı da futbol, hakemden daha adil ilerledi. Vasat, çabuk düşünemeyen bir hakem izlenimi sergiledi. Diyarbakır'ın ilk devrede, Beylerbeyi'nin ise 3-2'den sonraki zaman geçirmelerine sadece şahitlik ederek bir taraftardan farklı portre ortaya koyamadı. Daha da fenası, Beylerbeyi'nin son golünün ofsayttan atılmasına da "es" verdi. Anıl o sahada üç gol attı ama hakemin net beş golü vardı!

Beylerbeyi'ne gelelim. Hakkı İsmet'in profesyonellik dışı tavrını bir kez daha yazmayacağım. Devre arasında kırmızı yeşilli ekip Hakkı'dan kurtulursa büyük patlama yaşarlar. Net. Anıl nihayet üç gol attı, bu hattrick performansını sezon başından beri hak ediyordu. Üstelik (yanılmıyorsam) dizinden bir sakatlık yaşadığı için geçen hafta oynamamıştı. Sakat sakat üç gol atması cabası.

Gol pozisyonlarına gelelim: İlk golde bir Beylerbeyili vurdu, kaleciden seken topu Anıl boş kaleye uzak mesafeden tiplemekte zorlanmadı. İkinci golde dışarıdan içeri doldurulan topu sonradan oyuna giren Kaan Dorak olduğu yerde gerilip yay gibi vurarak şık bir şekilde kritik bir dakikada gole çevirince oyun koptu gitti. Üçüncü gol çok gecikmedi ve Beylerbeyi'nin klasik "beklenmedik gol" statüsüne girdi. Topu süren Anıl'ın önündeki üç defansı da çarprazlamasına dizdirip sollarından sol ayağıyla tam köşeye yolladığı topla Beylerbeyi ikinci kez öne geçti, son darbe de gecikmedi ve ofsayt pozisyonunda aldığı topu kaleciyle birebir pozisyonda Anıl Gir zorlanmadan kaleye yollayarak skoru belirledi.

Diyarbakır'a geçelim.

Defansta Bayram Nazlı gerçekten Üçüncü Lig'in en iyi stoperlerinden birisiymiş gibi durdu, emin olmak için iki üç maçını daha izlemek lazım ama pozisyon kurgusu ve kafa topu hakimiyeti mükemmele yakındı. Yenilen bilhassa son iki golde hiç hatası yoktu.

Orta sahada Hasan İnci, kaptan, skora katkıda bulunmayı hak eden bir oyununa mukabil sıfır puanla evine dönmüş oldu. İlk devre sahada ayak basmadık yer bırakmayan Hasan ikinci devre oyundan koptu. Bu da Diyarbakır'ın sonunu getirdi diyebiliriz.

Sağ açık Mustafa Kuru, çelimsiz görünümüne rağmen top sürme ve ayağında topu tutma becerileriyle en azından puantajdaki yerini hak etmeyen oyunculardandı. Attığı golün dışında iki net pozisyona girecekken son anda Beylerbeyi defansının vücut engeliyle karşılaştı. Süratli, çabuk çıkabilen bir oyuncu. İkinci Lig'de bile iş yapar gibi görünüyor.

Diyarbakırspor'un golleri ise defansın arkasına süzülen Necati Kalabay'ın kale çizgisine paralel pasında Alptekin Teytey'in kontrpiyede kalması üzerine arka direkte bomboş kalan Necati Kalabay'ın ayağından ve defansın arkasına başarıyla sızan Mustafa Kuru'nun hayranlık uyandırıcı derecede tereddütsüz son vuruşundan geldi.

Diyarbakır, 60. dakikaya kadar baskın götürdüğü oyununda dalga dalga gelen Beylerbeyi ataklarına karşı çaresiz kalınca, konsantrasyonu dağılınca ve neticede oyundan düşünce başta da belirttiğimiz gibi fark kaçınılmaz oldu ama üç dört takviye ile ligde kalacak bir hale getirilir izlenimi uyandırdı Diyarbakır. Beylerbeyi ise resmen "Hakkı'ya rağmen" kazanmayı sürdürdü. Artık bir çıkar yolu bulmaları lazım yoksa bu zayıf karnından daha çok darbe yer.








Beylerbeyi'nin golü sonrası...


Diyarbakırspor'un gol sevinci


Kalecinin kurtardığı penaltı


Diyarbakır'ın ikinci gol sevinci


Diyar'da yenilen ikinci golün üzüntüsü


Beylerbeyi'nden üçüncü gol sevinci

16 Aralık 2012 Pazar

Beylerbeyi - Diyarbakırspor {maç öncesi}

Diyarbakırspor beklendiği gibi amatöre düşerse, sezonun son maçındaki Sancaktepe deplasmanı hariç kulübün son İstanbul deplasmanı olacak. Tarihe saygı adına orada olmak gerek...

Diyarbakır 2 maç kazanabildi, Beylerbeyi ise 4. İki kulüp de bu galibiyetlerden birisini Mardin'den aldı. Diyarbakır, ilk puanını aldığı 2-2'lik Kocaelispor maçından beri nadiren kaybetti; kaldı ki o maçta da son dakikada yediği golle üç puanı tepen taraf olmuştu. Sonrasında 1-1'lik Arsin beraberliği, 4-2'lik Yozgat galibiyeti, doksanıncı dakika penaltısıyla 1-0 kaybedilen Elazığ Belediye maçı, 5-0'lık Mardinspor galibiyeti ve son olarak geçtiğimiz hafta play off hattındaki Kahramanmaraş Belediye'ye 1-0 kaybedilen maç. Kulüpte gözle görülür bir ivme olduğu aşikar ancak takımın golcüsü Murat Kürüm de dahil altı futbolcunun maçlara çıkmama kararı aldığı söyleniyordu, ne kadar doğru olduğunu göreceğiz.

Beylerbeyi ise 4 galibiyet aldı, istikrarsız gidişatını bir türlü düzeltemedi. 4-0'lık Kocaeli galibiyeti sonrası 0-0'lık Arsin deplasmanı var fikstüründe... Şu ana dek; Erzurum BŞB, Gümüşhanespor ve Kocaelispor maçlarını izledim. Net bir şekilde iddia ediyorum ki Hakkı İsmet Şimşek oynarsa, Hakkı'ya rağmen kazanırlar. Ki bu da çok düşük bir ihtimal. Hakkı oynamazsa maç banko ev sahibi ekibin. Diyarbakır akıllı ve sakin oyun anlayışı içine girip takımın zayıf karnını yani Hakkı'nın oynamadığı kanadı iyi değerlendirirse 3-0 gibi net bir skor bile alabilir...

Maçın hakemi Murat Erdoğan Antalya bölgesinden. En son bir aydan uzun süre evvel Kocaelispor'un kendi sahasında Elazığ Belediye'ye bir puan kaptırdığı maçı yönetmiş. TFF'nin işine bak: Gene bir düşme hattı maçına atanmış! Skandalın böylesi... Onun öncesinde Darıca'nın 6-0'lık Mardin galibiyetinde, Bursa Nilüfer'in 1-1'lik İskenderun maçında ve Kırıkhan'ın 2-2'lik Pazar beraberliğinde düdük çalmış. İstikrarsız, vasat bir hakem. Umarım kimsenin emeğini zapt etmez...

Beylerbeyi - Diyarbakırspor
Spor Toto 3. Lig 3. Grup 16. Hafta maçı
16.12.2012 | 13:30 | Beylerbeyi 75. Yıl Stadyumu

10 Aralık 2012 Pazartesi

İtalyan Usülü | İstanbulspor 0 - 0 Pazarspor

3. Lig 1. Grup'ta ilk beş savaşının tam ortasında yer alan İstanbulspor ile play off hattına tutunmaya çalışan, erimekte olan Pazarspor'un maçından gol sesi çıkmadı ancak sergilenen oyun ve iki takımın girdiği pozisyonlar izleyen az sayıdaki taraftara İtalya Ligi kalitesi yaşattı.

İstanbulspor kalede Serdar Ertemçöz, defansta Mehmet Ulucan-Müslüm Aydoğan-Muhammet Gül-Fatih Sözgen, orta sahada Aytaç Erman-Tolga Yılmaz-Tayfun Karadağ-Emre Yüksektepe, forvette ise Ali Işık ve Tayfun Karadağ yer alıyordu.

Rakip Pazarspor ise kalede Fethi Bilgin, defansta Emre Gürbüz-Aykut Civelek-Şemsettin Kılıç-Erdinç Çepoğlu, orta sahada Mustafa Dağdeviren-Ramazan Öztürk-Şükrü Çiçek-Levent Kale ve forvette de Feyyaz Aydil ile Ali Köse yer alıyordu.

Pazarspor'un ilk etapta göze çarpan sıkıntısı, ezbere oyunuydu. Oyuncular bakmadan görmeden oynamaya çalıştığı için bazen çok büyük sıkıntılar yaşadılar. Defansta Emre Gürbüz, uzun boyuyla beke konulmuştu ki bu haliyle esasen bir stoper gibi görünüyordu -öyleymiş de- ancak maç içinde hiç hata yapmadan oynadı. Rize temsilcisinde göze çarpan bir diğer isim ise Levent Kale'ydi. Levent, Sivas Dört Eylül Belediyespor'da iki sezonda -bir kanat oyuncusu olmasına rağmen- 23 gol atmasına karşın bu sezon Pazarspor'un yolunu tutmuştu. Bu maçta da tekniği, taktik becerisi ve oyunu okumasıyla sahadaki çoğu futbolcudan birkaç gömlek fazla olduğunu hissettirdi. Pazarspor kalecisi Fethi ise maçın gerçekten en kilit oyuncusuydu. İlk devre dört net gol pozisyonuna engel oldu, ikinci devre ise kaleci şansı dediğimiz bir şey varsa o tam anlamıyla yanındaydı. Rakibin boş kaleye, müsait pozisyonlarda kaçırdığı goller Pazarspor'un kritik bir puan almasını sağladı.

İstanbulspor oyunu iyi okumaya çalışan iyi niyetli oyunculardan kurulu ancak futbol zekası biraz kısıtlı bir ilk 11'i var. Pazarspor'un ileri uçtaki isimleri biraz gününde olsa maçı Rize temsilcisi farklı kazanabilirdi, keza aynı ihtimal sarı siyahlı İstanbulls için de geçerliydi. Ani ataklarla ve bir anda gelişen pozisyonlarla gol arayan İstanbulspor'da ikinci devre stoper Muhammet Gül bilhassa korner pozisyonlarında net toplarla buluşmasına karşın gol atamayarak saç baş yoldurdu.

İki takımın 10 numaraları Tolga Yılmaz ve Şükrü Çiçek çok güzel bir maç çıkarttı, ancak İstanbulsporlu Tolga sahada ayak basmadık yer bırakmayarak mevkidaşından daha iyi ve özverili oynadı diyebiliriz.

Maç bir o kalede, bir bu kalede; hayli yüksek tempolu geçti. İki takım da orta saha güvenliğini sıfıra indirgeyip defansa yüklenince hatalar da kaçınılmaz oldu. Fakat iki takımın da hataları örtme adına çaba sarf eden futbolcularının varlığı maça güzellikler kattı. İleri uçlarda yer alan futbolcular azıcık daha dikkatli veya özverili olsaydı ilk golü bulan taraf maçı koparırdı... Gol gelmeyince güzel oyun ispatsız oldu...

Pazarspor taraftarını ise takdir ettim, pek çoğu taa Rize'den gelmiş, maç boyunca susmayıp takımını destekleyen güzel bir kitle vardı. Küfre kıyamete pek girmediler.

Maçın hakemi Ferhan Kestanlıoğlu maç içinde kendisini unutturmayı başardı. Oyunu çok kesmekten yana değildi, kaldı ki futbolcular da oyunu çirkinleştirmeden güzel bir şey ortaya koymaya çalıştı; bu da hakemin işini kolaylaştırmıştır...










8 Aralık 2012 Cumartesi

Savcıların Takımı 3. Lig'e Doğru



“Savcıların Takımı” olarak nitelendirilen Ankara Adliyespor, Bölgesel Amatör Lig 6. Grup’ta namağlup liderliğini sürdürüyor. Sezona ilk dört maçta aldığı dört galibiyetle giren Adliyespor, sonraki beş haftada sad
ece iki galibiyet alırken en yakın rakibiyle arasındaki puan farkını üçte tutmayı başardı. “Savcıların Takımı”, bu süreçte 19 gol atarken kalelerinde sadece yedi gol gördü. Takım hakkında yapılan “Savcıların Takımı” yaklaşımı ise, Ankara Adliyesi’nin sadece isim katkısında kalmayan desteğinden kaynaklı. Adliyede yapılan, temiz kağıdı almak gibi idari işlemlerin tutarı doğrudan Ankara Adliyespor’a gidiyor. Bütün biriken meblağ ise Ankara Adliyespor’u Bölgesel Amatör Lig’in belediye takımlarından sonra maddi anlamda en güçlü takımlarından birisi haline getiriyor.

Ordunun takımı Karagücü’nün illerdeki temsilcileri zaman zaman şampiyonluğa oynarken birdenbire düşüşe geçer. Bu durum ise kulislerde ordunun terfi etmemek için uyguladığı bir formül olarak nitelendirilir. Şimdi ise Ankara Adliyesi’nin ordunun formülünü kullanıp temsilcilerinin şampiyonluğunu gruptaki kendisine yakın takımlardan Zonguldak Kömürspor, Sorgun Belediyesi gibi ekiplere kaptırıp kaptırmayacağı merak konusu oldu.

soL Gazetesi - 8.12.2012

İstanbulspor - Pazarspor {maç öncesi}

İstanbulspor bu sezon toplamda iki kez kaybetti, bunların ikisi de iç sahadaydı; birisinde ben tribündeydim. (Orhangazi maçı)

Malum Orhangazi maçı sonrası oynadığı dokuz maçta mağlubiyet görmeyen sarı siyahlılar, bu dokuz maçın yedisini ise kazandı. Liderle oynadıkları son maçlarında geri düşmelerine rağmen bir puanı üstelik deplasmanda koparmayı başaran "Boğalar"ın lider Diyarbakır BŞB'yle arasındaki puan farkı ise altı.

Pazarspor ilk altı maçta mağlubiyet tatmamıştı, sonrasında sıkıntılı süreçler yaşadılar; bu sıkıntılı ortamlarında dahi liderin galibiyet serisini üstelik 2-0'dan gelerek bozdular. Son dört maçlarında galibiyetleri olmamasına karşın beşinci sıradalar.

Liderden puan alan iki takımın maçını ise İzmir bölgesi hakemlerinden Ferhan Kestanlıoğlu yönetecek. Ferhan Kestanlıoğlu bu sezon Türkiye Kupası, 2. Lig ve 3. Lig'de görev alan hakemlerden. Çok göze batan bir yönetimi yok, gençten de bir hakem. Umarım ağır görünen bu maçı kaldırır da Türk futbolunun son yıllarda çöküşe geçen hakem karnesindeki yıldızlı pekiyilerden birisi olduğuna inanırız.

İstanbulspor - Pazarspor
Spor Toto 3. Lig 1. Grup 15. Hafta Müsabakası
Bahçelievler İl Özel İdare Stadyumu
09.12.2012 | 13.30

4 Aralık 2012 Salı

2. ve 3. Lig'de Haftanın Panoraması



HAFTANIN MAÇI: İNEGÖLSPOR-YENİ MALATYASPOR
Geçtiğimiz sezon 3. Lig 1. Grup’ta lider olarak doğrudan 2. Lig’e yükselen İnegölspor, teknik direktörünü ve takımın beş futbolcusunu Erzurum BŞB’ye yollamasına rağmen İkinci Lig’e tutunmuş ve istikrarlı sonuçlar almaya başlamıştı. Bu hafta oynadıkları Yeni Malatya maçında istikrarları zirve yaptı ve 1-0 geri düştükleri maça önce denge getirdiler, akabinde teknik direktör Mehmet Bulut’un oyuna soktuğu Mümin Aysever’le son dakikalarda skoru belirleyerek maçtan 2-1 galip ayrıldılar. Bu sonuçla Bursa temsilcisi, 2. Lig Beyaz Grup’ta haftayı lider kapattı.
HAFTANIN TAKIMI: HATAYSPOR                      
Geçtiğimiz hafta namağlup ünvanını Bandırma karşısında kaybeden lider Polatlı Bugsaş’ı ağırlayan Hatayspor, öne geçtiği maçta 80. dakikada yediği golle bir puana razı gelse de bu sonuç Hatayspor’un 13. maçta aldığı sekizinci beraberliğe işaret ediyordu. Grubun en dirençli oyununu oynayan lider karşısında galibiyeti elinden kaçıran taraf olan Hatayspor, halen 2. Lig’de 34 takım arasında namağlup tek takım olma ünvanını koruyor.
HAFTANIN OYUNCUSU: MURAT KÜRÜM (Diyarbakırspor)
Ligdeki ikinci galibiyetini puansız Mardinspor karşısındaki 5-0’lık galibiyetle alan Güneydoğu temsilcisinde maça damgasını dört gol birden atan Murat Kürüm vurdu. 1992 doğumlu Murat, geçtiğimiz sezon 2. Lig’de toplam beş gol atmışken bu sezon 4-2’lik Yozgat galibiyetiyle ilk golünü kaydetmişti. Mardin maçında attığı dört golle geçen sezonki istatistiğini şimdiden yakalayan Murat’ın iki sezonda gol attığı maçlarda Diyarbakır sadece iki kez kaybetti.  Aynı zamanda genç futbolcu Mardin maçındaki dört golüyle 2012-2013 Sezonu’nda bir maçta en çok golü atan futbolcu olmayı başardı.
HAFTANIN TEKNİK DİREKTÖRÜ: ALPER AVCI (Bandırmaspor)
Fuat Yaman’ın sürpriz ayrılığından sonra göreve gelen Alper Avcı, dördüncü maçında da mağlubiyet görmedi. Ünyespor karşısında aldığı 1-0’lık galibiyet, göreve geldikten sonra aldığı üçüncü galibiyet olurken bu gidişat Bandırmaspor’un 2. Lig Kırmızı Grup’taki yükselişini perçinledi ve geçtiğimiz hafta namağlup ünvanlarına son verdikleri lider Bugsaş’ı üç puan geriden takibi sürdürdüler.
SATIRBAŞLARI
Derbi Haftası
2. Lig Kırmızı Grup’ta İstanbul Güngören-Tepecikspor ve Pendikspor-Sarıyer derbileri oynandı. Tepecik ve Pendik, 2-0’lık skorlarla rakiplerini dize getirirken maçların en ilginç portresi Tepecik’ten geldi. Skor 1-0’ken oyuna giren Günay Şakar oyunda kaldığı 30 dakikaya bir gol, iki sarı kart sığdırarak uzatma dakikalarında oyun dışı kalmayı başardı.
Ezeli Rekabette 30. Randevu
2. Lig Kırmızı Grup’ta oynanan ve 5-0 ev sahibi takım lehine biten Fethiyespor-Turgutlu maçının başka bir anlamı vardı. Turgutluspor, halen profesyonel liglerde Fethiyespor’un en çok karşılaştığı rakip. Bu hafta oynanan müsabaka, iki ekibin arasındaki 30. randevuydu. Fethiyespor rekabetteki 14. galibiyetini alırken rakibine attığı gol sayısını ise 42’ye yükseltmeyi başardı.
Beylerbeyi Patladı
Sezon başından beri aldığı kötü sonuçlarla ligin dibine doğru yol alan Beylerbeyi, 3. Lig’e beklenilenden çok daha iyi bir giriş yaparak 14 puan toplamış olan Kocaelispor’a karşı aldığı 4-0’lık galibiyetle puanını 14’e yükselterek grubun alt sıralarını karıştırdı. Beylerbeyi’nin aldığı bu galibiyetle 3. Lig 3. Grup’ta 14 puanlı takım sayısı üçe yükselirken, 13’er puanlı Arsin ve Yozgat ile 10 puanlı Elazığ Belediye sondan üçüncü sırayı almamak için kıyasıya mücadeleyi sürdüreceğe benziyor.

soL Gazetesi - 04.12.2012

Sahibinden Kelepir Kulüp



Geçtiğimiz sezon play off finaliyle Üçüncü Lig’e çıkarak tarihinde ilk kez profesyonel liglerde mücadele eden Emrespor’da satış iddiaları başladı. İddiaların odağında bir profesyonel kulüp, bir de eski  milli futbolcu var.

Isparta temsilcisi Emrespor’da maddi sıkıntıların da baş göstermesi, kulüp yönetimini kökten çözüm üretmeye itti. Üçüncü Lig Üçüncü Grup’ta mücadele eden Emrespor satılığa çıkarıldı ve kısa zamanda dört alıcı buldu.

Alıcılardan birisi, eski milli futbolcu Oktay Derelioğlu. Bir trilyona satışa çıkarılan kulübü almaya hevesli olan Derelioğlu’nun kulüp yönetimine tüm futbolcuların borçlarının kapatılmasını şart olarak sunduğu öğrenildi. Bunun yanı sıra, kulübü satın alacak olan eski futbolcunun elinde on yedi kişilik bir listenin olduğu ve takımın kadrosunu sıfırdan kuracağı iddia ediliyor. Emrespor’da oynayan futbolcuları endişeye sokan bu iddianın en büyük dayanağı ise Oktay Derelioğlu’nun kulübü satın aldığı takdirde sportif direktör olma isteği.

Futbolcuların borçlarının ödenmesini şart sunması ve elinde transfer listesinin olması, Oktay Derelioğlu’nun olası satın alma işlemini dört hafta sonra başlayacak olan transfer döneminde yapacağına işaret gösteriliyor.
Oktay’ın yanı sıra, geçtiğimiz sezon Üçüncü Lig’de play off neticesinde İkinci Lig bileti alan Kahramanmaraş’ın da Emrespor’u satın alma girişiminin olduğu iddia ediliyor. 

Bilindiği üzere, sezon başında isim hakkını “Faturavizyon” şirketine satarak tam ismini ‘Faturavizyon Kahramanmaraş’ yapmışlardı. Pilot takım olarak bir süredir arayışta bulundukları ifade edilen Akdeniz temsilcisinin, kendilerine yakın olduğu için Isparta’dan satışa çıkarılmış bir kulüple ilgilendiği söyleniyor.

Diğer iki talipli hakkında net bilgi verilmezken, bu taliplilerin de futbol camiasının halen içinde olan kişilerden olduğu yönünde iddialar bulunuyor.

Alper Kaya
(Özel haberdir, kaynak belirtilmeden kullanılamaz)

3 Aralık 2012 Pazartesi

Diyarbakırspor'da Birleşme Çabası




Sezon öncesi, Diyarbakırspor’un kapatılması ve belediye takımının bünyesine katılması için başta Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir olmak üzere kentin ileri gelenlerinin yaptığı çalışmalar başarısız olmuştu. 
Diyarbakırspor yönetiminin ligin başlamasından kısa bir süre geçtikten sonra kulübü kayyuma devretmesi ve kayyum tarafından atanan adayların da görevi devretmesi kulübü belirsizlikler deryasına sürüklemişti.

Bu süreçte Diyarbakır BŞB’nin yönetimi de değişmiş ve sezona farklı bir yönetimle girmişti. Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır BŞB başkanı Metin Kılavuz, yerel basına yaptığı açıklamada Diyarbakır’ın Üçüncü Lig’de sadece iki takımının olmasını, tüm Güneydoğu bölgesinin ise 6 takımla temsil edilmesini ekonomik gelişmişlik farkının spordaki izdüşümü olarak değerlendirilebileceğini belirtti. Takımların tesisleşme ve özkaynak yaratma çalışmaları yapmasının kulüplerin gelecekleri açısından yürütülebilir bir politika olduğunu da vurgulayan Kılavuz’un son sözleri ise Diyarbakırlı taraftarların heyecanını arttıracak cinstendi.

Diyarbakırspor’un tüzel yönetiminin devamına saygı duydukları için kendi kulüplerinin adını “Diyarbekirspor” yapmadıklarını belirten Metin Kılavuz, Diyarbakırspor hakkında devam eden yolsuzluk davasının bitmesiyle birlikte kulüplerin birleşmesi için her türlü girişimi yapacaklarının altını çizdi.

Diyarbakır BŞB, halen 13 maçta topladığı 37 puanla Üçüncü Lig 1. Grup’ta liderken; Diyarbakırspor ise Üçüncü Lig 3. Grup’ta 2 puanla sondan ikinci sırada yer alıyor.

soL Gazetesi - 03.12.2012

2 Aralık 2012 Pazar

Hakeme Rağmen | Beylerbeyi 4 - 0 Kocaelispor

Kocaelispor, bu sezon izlediğim maçlarının içinde (Arsin, Yozgat, Gümüşhane ve Altınordu) en etkisiz oyununu bu maçta oynadı. Bu olayı da bir tek Doğan'ın yokluğuna bağlamamız kendimizi kandırmak olacaktır.

Buna mukabil Beylerbeyi de bu sezon izlediğim (Gümüşhane ve Erzurum BŞB) en etkili oyununu oynadı. Böyle bir bileşim olunca da fark doğdu. İşin ilginç yanı, iki sezondur sırt dayadıkları Hakkı İsmet Şimşek olmayınca iki sezonda aldığı en farklı ikinci galibiyeti alması olsa gerek. (Birincisi sezon başındaki 6-0'lık Mardin maçı) Demek ki farklı taktik varyasyonları da oluyor imiş...

Beylerbeyi 4-4-2 taktiğiyle; kalede Alptekin Teytey, defansta Ulaş Ali Çelik - Erhan Göç - Erdem Özkurt - Orkun Dervişler; orta sahada Alper Coşar - Mehmet Murat Uçar - Metehan Yatkın - Recep Doğan ve forvette de Anıl Gir - Aykut Karaman dizilişiyle sahadaydı.

Kocaeli fark yaratmaya aday 4-4-1-1'lik yaklaşımla sahadaydı. Kalede Rıza Altıntaş, defansta Koray Göksu - Ebubekir Şentürk - Osman Kandemir - Serhat Öztürk; orta sahada Sergen Yıldırım - Emre Akgün - Korhan İşeri - Sefa Narin; forvet arkasında Berkay Arslan ve forvette Barış Civelek oynuyordu.

Evvela Kocaelispor'a değinelim. Etkisiz oynadılar, evet. Tek bir istisna vardı sahada: Korhan İşeri. Korhan sol kanadı darmadağın etti! Atakları gol olmadıysa bunun tek sorumlusu ileride çoğalmayı başaramayan Kocaeli oyuncularıydı. Hatta bir atakta Korhan sinirlenerek eliyle "İçeri geçin içeri!" diye bağırıp içeriyi gösterdi. Bunu yaparken bir yandan ayağındaki topla kanatta sıfıra inmeye çalışıyordu, düşünün.

Kaleci Rıza'nın dengesizliğine ceza alanında rakibe tokat atıp penaltı kazandırtıp üç puandan takımı ettiği Altınordu maçında değinmiştim. 4-0'lık mağlubiyette belki ilk iki golde değil ama sonraki iki golde doğrudan payı vardı Rıza'nın. Pozisyon alımı, konsantrasyon, defansla iletişim... Hepsinden sınıfta kaldı.

Maç 1-0'ken lüzumsuz bir pozisyonda topu eliyle kesen ve ikinci sarı kartla takımını on kişi bırakan Ebubekir Şentürk'e söylenecek pek bir şey yok. Sezon başından beri mevkisi olmayan defansta oynayan bir oyuncu. Haliyle hata yapmaktan korkuyor, böyle olunca daha büyük hatalar yapıyor. Daha büyük hatalar yapınca böyle durumlar ortaya çıkıyor.

Yine de, skor 4-0 olduktan sonra bile sahada koşan, oyunu çirkinleştirmeyen bir Kocaeli vardı. Tebrik etmek lazım.

Beylerbeyi'ne gelelim.

Beylerbeyi'nde "deplasman golcüsü" Anıl Gir bu sezon ligdeki gol sayısını 6'ya yükseltti. İlk yarıda attığı iki golle hem ilk yarının skorunu belirledi hem de zor günler geçiren kulübünü biraz olsun rahatlattı. Attığı gollerde hep aynı taktiği kullanan genç futbolcu, defansın arkasına sarkıp dengesini kurduğunda yaptığı vuruşlarda hedefi hiç şaşırmıyor. Sıradan görünen atakları gole çevirdiğinde bilmiyorum, kendisi de şaşırıyor mudur? Son vuruşlarda bu kadar rahat olan bir forvete şahsen ben Üçüncü Lig'de pek rastlamadım.

İkinci devrede Mehmet Murat Uçar'ın kaleci Rıza'nın yanlış çıkış yaptığı pozisyonda boşalan kaleye karşı ceza alanının dışından, sağ çaprazdan yaptığı şık vuruş farkı üçe çıkarırken, skoru belirlemek sonradan oyuna giren Yeldar Yamaç'a kaldı. Yapılan bir ortada yaptığı kafa vuruşuyla topu tutmak için zıplayan ama yanlış zıplayan Rıza'yı ve topu kaleye sokan Yeldar geçtiğimiz sezon Anadolu Üsküdar derbisinde attığı golden beri ilk kez gol atmış oldu.

Beylerbeyi, Üçüncü Lig'de pek görmediğimiz şekilde rakibini izletmiş. Belli oluyordu. Zira çoğu maçlarda heyecanlı oynayıp sık sık açık veren kırmızı yeşilli ekip, Kocaelispor'un oynamasını bekleyip rakibinin açıklarından gol atmayı tercih etti. Bu bilinçli bir hamleydi. Dahası, doksan dakika boyunca atak oynamayı başardılar. Direkten dönen, az farkla dışarı çıkan üç topları vardı...

Bunun yanı sıra sahada dengesiz, iktidar düşkünü; otoriter olmaya çalışırken komik duruma düşen bir hakem vardı. Bu sezon Beylerbeyi'nin 1-0 kaybettiği Yimpaş Yozgat maçında da düdük çalmış olan Ali Adıgüzel, ilginç kararlarıyla ev sahibi ekipten gene tepki topladı. En az üç pozisyonda önce devam dediği faul pozisyonlarında avantaj kuralını uyguladığında Beylerbeyi'nin gol pozisyonu yakalayabileceğini görünce devam eden oyunu durdurmaktan beis duymayan Ali Adıgüzel, Beylerbeyi'nin bir golünü de ofsayt gerekçesiyle vermezken iki penaltı pozisyonunu da es geçmeyi tercih etti. Bu olumsuz koşullara rağmen Beylerbeyi futbolcuları hakemi bahane etmeden doksan dakika boyunca oynayıp net bir galibiyet elde etmeyi başardı.









Murat Uçar - gol sevinci

Yeldar - gol vuruşu

Dördüncü golden sonra yıkılıp kalan Rıza

kaledeki yalnızlık

1 Aralık 2012 Cumartesi

Beylerbeyi - Kocaelispor {maç öncesi}

İç-dış fark etmeden maç kazanmakta zorlanan Beylerbeyi; grubun "sürpriz" takımı Kocaelispor'u ağırlıyor.

Kocaelispor son yedi maçında sadece bir kez mağlup oldu; deplasmanda üç maçtır kaybetmiyor. Toplamda 14 puanı var; 15 gol atarken 14 de gol yemiş. Ancak mühim olan nokta şu: Sezona başlarken Kocaelispor'un en büyük kozu olarak gösterilen Doğan Karakuş sakat ve maçta yer almayacak.

Bir koz kaybı da Beylerbeyi'nde. İki sezondur sırt yasladıkları Hakkı İsmet Şimşek son Çorum deplasmanında kırmızı kart gördü ve cezalı duruma düştü. Şimdi farklı bir taktik bulmak zorundalar, en azından bir maçlığına. Beylerbeyi ise 13 gol atmış, 27 gol yemiş. Toplamda 11 puanı var ve küme düşme hattının sadece iki puan uzağında.

Maçın hakemi Ali Adıgüzel, Mersin bölgesinden. Kariyerindeki ikinci 3. Lig tecrübesini bu sezon Beylerbeyi'nin deplasmanda 1-0 kaybettiği Yimpaş Yozgat maçıyla tatmış. İlki ise gene bu sezon Kilimli Belediyespor'un Silivri'yi 4-2 yendiği maç. Bölgesel Amatör Lig'de hayli tecrübeli bir hakem lakin profesyonel yönetimi nasıldır bilinmez...

Spor Toto 3. Lig 3. Grup 14. Hafta Müsabakası
Beylerbeyi - Kocaelispor
13.30 | 02.12.2012 
Beylerbeyi 75. Yıl Stadyumu

29 Kasım 2012 Perşembe

Direğe Takılan Tarih | Fenerbahçe 1 - 0 Pendikspor

Maçın tarihi önemi bir tarafa, futbolcular için de mühim bir hadiseydi Fenerbahçe-Pendikspor maçı. Zira Süper Lig'de açık ara lider bile olsa illa ki bir kesimin eleştirilecek bir yön bulduğunu iddia eden Fenerbahçe, kendisinden iki kategori altta olan ve ligdeki durumu da öyle çok parlak olmayan Pendikspor'u ağırlıyordu.

Öngörülebilen şey, Pendik'in gol atmakta zorlanacağı idi, ki 12 maçta 9 gol atabilmiş bir takımdan bahsediyoruz, öyle de oldu ancak maçın geneline vuracak olursak çok net gol pozisyonları yakalama konusunda baskın olan taraf Pendikspor'du. İlk 15 dakikada Arif Çoban'ın birisini kalecinin çeldiği, birisini de direğe nişanladığı iki gol pozisyonu vardı. Bunun haricinde bilhassa Salih'in olduğu kanattan iyi bindirmeler yapıp ortalar açabildi kırmızı beyazlı ekip.

Defansif bazda Fenerbahçe'nin sınıfı geçemediği, kalecisi Serkan Kırıntılı'nın ise ani pozisyonlar yemesine karşın yer tutuşunun -uzun süredir forma giymediğini hesaba katarsak- çok iyi olduğu görüldü. Hücumda çoğalma konusunda eksikleri olduğunu gözlemledim, daha ziyade eksik demeyelim de, defansif oynatılma konusunda bir inat var. Bu Aykut Kocaman'ın isteği mi, yoksa kadro mu hocayı bu doğrultuya itiyor bunu etüt edemem ama Fenerbahçe gibi Süper Lig'de zirveyi zorlayan bir takımın Pendikspor karşısında oynadığı defans futbolu gerçekten üzücüydü.

Pendikspor kesinlikle galibiyet için sahaya çıkmıştı. Bir dakika bile zaman geçirmeden oynadıklarından ötürü bunu anlayabiliyorduk. Fenerbahçe alt yapısı çıkışlı olan Haluk Tanrıseven'in kalede devleşmesi gerçekten takdire şayandı. Tek başına üç net gol pozisyonuna balta vurdu diyebiliriz.

Pendik, takım halinde hücum takım halinde müdafaa anlayışını uygulamaya çalıştı. Hücumdaki ayakları daha çok olsa öne geçmemeleri işten bile değildi. Arif tek başına nereye kadar yetebilir ki? Nihayetinde 51. dakikada oyundan çıkarıldı. Pendikspor'da Cemal İşleyen, Umut Eskiköy ve Caner Erdoğan da göze batan isimlerdi.

Fenerbahçe'de ise Salih Uçan çok hatalar yaptı, iki ciddi pozisyona mal oldu ve bunların yanı sıra fazla sert ve sakar bir oyun içindeydi. Oyundan atılmamasını tamamen Hüseyin Sabancı'nın iyi niyetine bağlayabiliriz. Semih Şentürk ise aylardır gol atamadığından mıdır bilinmez, bir gerginlik içindeydi. Her duran topta, Haluk'un her kaleci atışında gelip rakiplere sataştı, pozisyonlarını bozup topa temas etmeye çalıştı. Garipti.

Egemen Korkmaz, kaliteli oyuncu. Belli. Keza Özgür Çek de iyi oynadı lakin gol pozisyonu haricinde Sezer Öztürk'ü fazla oyuna dahil göremedik, ki gol de benim görebildiğim kadarıyla kaleci Haluk'un anlık dikkatsizliğinin ürünüydü, öyle çok iyi organize edilmiş, müthiş düşünülerek çıkarılamayacak bir köşeye vurulmuş bir top da değildi.

Organize demişken, Pendikspor'un yaptığı organizasyonları; çalıştırılmış atakları sayamadım. Pas yüzdesi yüksek bir takım olmasına rağmen az önce de söylediğim gibi hücumdaki eksiklikler yüzünden gole dönüşmedi güzel oyunları...

Pendik taraftarını tebrik etmek gerek. Bir gün önce biletix kuyruğunda Balıkesir taraftarı Galatasaray karşısında "Fark yemesek bari" derken Pendik taraftarlarını inançlı bir şekilde gördüm. Maçın büyük kısmında da susmadan takımlarını desteklediler... Maç başında Fener tribünlerinin deplasman yasağı karşıtı tezahüratına da eşlik ettiler. Daha ne yapsınlar?

Netice olarak Arif'in 10. dakikada direkte patlayan şutu gol olsaydı tarih farklı yazılacaktı, gol olmadı; atamayana attılar ve "futbol böyle istedi".

27 Kasım 2012 Salı

2. ve 3. Lig'de Haftanın Panoraması




HAFTANIN MAÇI: SARIYER – NAZİLLİ BELEDİYESPOR

Geçtiğimiz hafta attığı gollere dikkat çektiğimiz Muğdat’ın perdeyi açtığı 2. Lig Kırmızı Grup mücadelesi nefesleri kesti. Deplasman ekibinin golcüsü Muğdat ve Aykut Yenen ile sağladığı 2-0’lık üstünlüğe rağmen ev sahibi İstanbul temsilcisi Melih Nişancı ve Ulaç Çağlayan’la bulduğu gollerle son dakikalara 2-2 girmeyi başardı. Doksanıncı dakikada bir kez daha sahneye çıkan Muğdat’a cevabı alt liglerin golcüsü Yunus Altun verdi ve maçın skorunu 3-3 olarak belirledi. Sarıyer bu sezon peş peşe dördüncü, toplamda 7. beraberliğini alırken; Nazilli puanını 20’ye yükseltebildi.

HAFTANIN TAKIMI: PAZARSPOR

Profesyonel liglerin puan kaybetmeyen tek takımı Diyarbakır BŞB’ye kendi sahalarında oynadıkları maçta 2-0 geri düşmüşken 82. ve 89. dakikada buldukları gollerle darbe vuran Rize takımı Pazarspor, kötü gidişatını ise durduramadı. İlk beş maçta namağlup giden Pazarspor altıncı maçı kaybedince takımda istikrarsızlık baş göstermişti. Rize temsilcisi, Diyarbakır maçı da dahil son üç maçını kazanamayarak bu istikrarsızlıkta zirve yaptıysa da; Avrupa liglerine dahi damga vuran Güneydoğu temsilcisinden puan çalarak atağa çıktı.

HAFTANIN OYUNCUSU: TAHA BALCI (F. Kahramanmaraş)

Faturavizyon Kahramanmaraş’ın Trabzon doğumlu futbolcusu Taha Balcı’nın bu sezon ligde dört golü vardı. Sakaryaspor karşısında kariyerinin patlamasını yaparak ilk otuz beş dakikaya üç gol birden sığdıran Taha, hem gol sayısını yediye yükseltti hem de son dört maçında sadece bir kez galip gelebilen takımına Sakaryaspor karşısında aldıkları 3-2’lik galibiyetle can verdi.

HAFTANIN TEKNİK DİREKTÖRÜ: NAMIK ALTUNSOY (Tokatspor)

Play off’u hedeflerken aldığı seri deplasman mağlubiyetleriyle gerileyen Tokatspor, kritik Alanya maçında skor 0-0’ken teknik direktörü Namık Altunsoy’un yaptığı değişikliklerle galibiyete ulaştı ve play off hattındaki olası rakiplerinden Alanyaspor’u 1-0 mağlup ederek rakibiyle puanlarını eşitledi.

SATIRBAŞLARI

Devrik Kral            

İki yıl önce Kırıkkale formasıyla gol kralı olan, geçtiğimiz sezon ise son maçta aldığı altı maç men cezasıyla gündeme oturan ve beklenmedik bir şekilde 3. Lig’e yeni yükselen Emrespor’a transfer olan Mustafa Ünver Darıca Gençlerbirliği’ne 1-0 kaybettikleri maçta sahayı karıştırdı. Emrespor atağa çıkacakken rakip takımdan bir futbolcunun aldığı darbeyle yere düştüğünü gören Mustafa “bana ne” dercesine elini kaldırarak ilerlerken Darıca teknik direktörünün uyarılarına sinirlenip topu rakip yedek kulübesine doğru vurdu. Bu centilmenlik dışı hareketinden sonra iki takım futbolcularından da tepki gören Mustafa’nın yarattığı gerginlik yatıştırılamayınca hakem iki teknik direktörü de tribüne yollamak zorunda kaldı.

Yedi Maçlık Seri

Gençlerbirliği apoletli Avni Okumuş’un, Gençlerbirliği A2’si destekli takımı Kastamonuspor; yedi maçlık kazanamama serisini grubun zayıf takımlarından Siirt karşısında aldığı 5-2’lik galibiyetle sonlandırırken, deplasman takımının üç golünün altında Muhammet Haşim Çoban’ın imzası vardı.

Tırmanan Şiddet

3. Lig 1. Grup’ta uzatma dakikalarında 1-1’e gelen maçta tribüne gönderilmiş olan Sandıklıspor teknik direktörü Samim Cezayir, Fatih Karagümrük taraftarları tarafından darp edilerek hastanelik oldu. 3. Lig 2. Grup’ta 3-3 biten Manavgat Evrenseki-Dardanel maçında ev sahibi takımın taraftar ve yöneticileri deplasman ekibinin futbolcularını ve taraftarlarını darp etti. 3. Lig 3. Grup’ta son dakika penaltısıyla 1-0 Elazığ Belediye lehine biten Diyarbakırspor-Elazığ Belediyespor maçında ise tribünlerden sahaya atılan yabancı maddeler yüzünden futbolcular zor anlar yaşadı. 2. Lig’de Tepecikspor-Fethiyespor maçı sonrasında çıkan olaylarda ise bir polis hastaneye kaldırıldı…

soL Gazetesi - 27.11.2012

Fenerbahçe - Pendikspor {maç öncesi}

Türk futbol tarihinde Fenerbahçe'ye yenilmemiş -sanıyorum- tek takım Pendikspor. 1999-2000'deki "facia" malumunuz. Pendikspor kupada bu sene ikinci turda Süper Lig'den Elazığspor'u elediğinde gazeteler erken mesai yaparak "2. Pendik Faciası" manşetini attı ama 4. Tur'da herkesi bir sürpriz bekliyordu: Tarihi sayılabilecek bir eşleşme gerçekleşti ve Kadıköy'de oynanacak olan maçta Fenerbahçe'nin rakibi belalısı Pendik oldu.

Pendikspor'da üç kritik isim var. Birincisi, 99'da da kadroda olan ve şimdi yardımcı antrenörlük yapan Kerem Satılmış, Fenerbahçe alt yapısı çıkışlı ve bugüne değin hiç Fenerbahçe karşısında oynamayan kaleci Haluk Tanrıseven ve 2009'da Türkiye Kupası'nda Kadıköy'de Tokat formasıyla gol atmış olan forvet Arif Çoban.

Pendik lige kötü bir giriş yaptıysa da son periyotta toparlandı ve onuncu sıraya kadar çıktı. Son dört maçın üçünü kazanırken kalesinde sadece bir gol gördü; rakip filelere ise altı gol yollamayı başardı. 2. Lig Kırmızı Grup'ta yer alan kırmızı-beyazlı İstanbul temsilcisi, 9 gol atarken kendi kalesinde 7 gol gördü.

Fenerbahçe ise Süper Lig'de lider Galatasaray'ı iki puan farkla takip ediyor. Son beş maçında mağlubiyet görmedi. Toplamda 20 gol atarken kendi kalesinde 12 gole engel olamadı.

Türkiye Kupası 4. Tur Maçı
Fenerbahçe - Pendikspor
Şükrü Saraçoğlu Stadyumu
28.11.2012 / 20.30

25 Kasım 2012 Pazar

Güzel ve Çirkin | Darıca Gençlerbirliği 1-0 Emrespor

Güzel'den başlayalım. Darıca Gençlerbirliği lider. Oyunuyla, teknik kapasiteleriyle, pozisyonlarıyla; bu ligin üstünde olduklarını ve liderliği hak ettiklerini gösterdiler. Neticede birkaç hafta önce bu il sınırları içinde Kocaeli-Altınordu maçını da izledik, Altınordu'yu pek beğenmedik. Ama Darıca farklı.

Sahaya Kemal Canlı (kale), Ferhat Çoban-Evren Horozal-Sertaç Eren-Hakan Duran (defans), Galip Ayvaz (ön libero), Güney Polat-Halil İbrahim Yüksel-İbrahim Fatih Dilek (orta saha) ve İbrahim Yılmaz - Yusuf Atay (forvet) olmak üzere 4-1-3-2 dizilişiyle çıktılar.

Takımdaki "İbrahim"ler dikkat çekiyor. Birisi yedeklerde olmak üzere takımda dört İbrahim var. Ben bir dönem FM'de dört Abdullah transfer edip makarasını yapıyordum, adamlar gerçek kılmış. Şaka bir yana Darıca Gençlerbirliği iyi ekip kurmuş. Teknik kapasitesi yüksek, yaş aralığı düşük, takım oyununa müsait bir on bir vardı sahada.

Defansta Evren Horozal, kalıplı ve çevik oluşuyla güven verici bir stoper imajı yarattı. Zaten 2009'dan beri (öncesinde de 2004-2005 sezonunda) Darıca forması giyiyormuş. İstikrar = Başarı. Keza gene İbrahim Fatih Dilek, bileklerine çok hakim ve teknik bir futbolcu görünümündeydi. Attığı çalımlar, verdiği ara paslarla adeta rakiple dalga geçti. Ama çok fazla topla oynamayı sevmesi dezavantajı gibi. Güney Polat, rahat oyunuyla takımının el freni gibiydi. Ön libero mevkiindeki Galip Ayvaz ise kesinlikle bu liglerin oyuncusu değil. Çoğu atakta bizzat imzası vardı, bizzat değilse de geriden getirttiği pozisyonlarla maçı domine etti. Golü atan Halil İbrahim Yüksel ise kumaşının iyi olduğunu golden önce de defalarca belli etti. Galatasaray alt yapısı çıkışlı orta saha oyuncusunun bu sezonki sekizinci golüydü...

Oyunlarına gelecek olursak... İlk devre ayağında top tutmayan; havadan toplarla veya paslarla oyun kurmaya çalışan bir Darıca vardı sahada. Oyuna hakim taraf rakipmiş gibi görünse de kademeye girişleri ve pozisyon vermeden pozisyon yaratmaları nedeniyle Darıca'nın her an skoru değiştirebilecek taraf olduğunu rahatça anlayabiliyordunuz. Nitekim ikinci yarı başında da böyle oldu. Darıca ileri hatta ağırlık verince Emrespor bocalamaya ve ilk yarıdaki sükunetini kaybetmeye başladı. Pozisyonlar peşi sıra gelirken 65. dakikada sağ kanattan yapılan ortada Halil İbrahim Yüksel iyi yükseldi ve boş kalan köşeden kafayla topu ağlara gönderiverdi. Bu gol skoru belirledi ama maç kısır değildi. Katiyyen. Gerek Emrespor gerekse Darıca Gençlerbirliği skoru değiştirmek için elinden geleni yaptı. Son dakikalarda sonradan oyuna giren İbrahim Akdağ'ın direkte patlayan topu gol olsaydı görsel açıdan da harika bir olaya imza atmış olurdu ev sahibi ekip ama olmadı...

Çirkin'e gelelim.

Maçtan önce kadroda Mustafa Ünver'i görünce şaşırdım. İki yıl öncenin gol kralı bu sezon fazla forma bulamıyordu... Ancak sonradan araştırdım ki, geçtiğimiz sezon son maçta altı maçlık ceza almış. "Niye almış ki" demeye kalmadan 25. dakikada nedenini gösterdi.

Emrespor sol kanadında topla buluşan Mustafa atağa çıkarken orta yuvarlakta Darıcalı bir futbolcu yerde kıvranıyordu. Sahadaki futbolcuların uyarılarına "Bana ne" diyerek omuz silken Mustafa'ya Darıca teknik direktörü Mehmet Kaya kenar kulübeden seslendi ve yerde yatan futbolcuyu ısrarla gösterdi. Bunun üzerine Mustafa Ünver hemen önünde durduğu rakip kulübeye ayağındaki topu fırlatıverdi. Saha karıştı, iki takım futbolcuları ve teknik direktörleri birbirine girdi. Çok çirkin olaylara neden olan Mustafa ise bir kenardan her şeyi izlemekle yetindi. Sonuç olarak Mustafa sarı kart gördü, iki direktör tribüne yollandı, maç ise gergince devam etti. Mustafa ayağına topu her alışında ıslıklandı. (Doğal olarak)

Tabii Emrespor teknik direktörü Hakan Şimşek'in kendi tribününe saha kenarından giderken kendisine söven Darıca taraftarlarına bakarak yaptığı kışkırtıcı gülümsemeler de unutulmaz...

Üçüncü Lig'de şimdiye kadar bir sürü takım izlemişimdir, Emrespor gibi tam kadro itici olanına ilk kez denk geldim! (Birkaç oyuncu hariç)

Emrespor'un oyununa gelecek olursak...

İlk yarıda iki kez çizgiden top çelen, ikinci devre ise müsait bir pozisyonda boş kaleye gol atamayan; iki farklı Emrespor vardı. Savunma yönleri müthiş! Hele ki kapanma taktiğini başarıyla uyguluyorlar ancak hücuma çıkamıyorlar. Çıktıkları hücumların yüzde doksanı ofsayt...

Emir Bağcı, Sefa Durmuş ve Hüseyin Daş dikkat çeken futbolculardı ama geliştirilmesi gereken çok şey var Emrespor'da. Önce insan olmayı öğretin, sonra da taç kullanmayı (üç taçları hatalı kullanıştan rakibe geçti) ve ofsayta düşmemeyi.

İşin asıl ilginç yanı, tescilli dopingci olarak Üçüncü Lig'e yükselen bir kulübün bu kadar agresif ve çirkef oluşu? Ne garip...

Maçın hakemi Zafer Koçbay'ın yönettiği son altı maçın istatistiği bozulmadı ve karşılıklı gol olmadı. Zafer Hoca biraz garip yönetti maçı. Darıca'nın bir penaltısını, Emrespor'un iki-üç faulünü ve birkaç el pozisyonunu es geçti. Hele hele Mustafa Ünver'in yaptığı terbiyesizlikten sonra Emrespor'a yapılan çoğu faulü es geçti diyebilirim. Oyunu kesmekten yana değil de akıcılığı sürdürmekten yana görünmek isterken adaletsizlikler yaptığının ya farkında değil, ya da işine gelmiyor. Radikal bir hakem olduğunu son dakikalarda sırf rakip atakları kesmek için sahaya yedek kulübesinden top fırlatan Darıcalı oyuncuya sarı kart göstererek kanıtladı. İyi niyetli olduğunu ümit ediyorum ama herkes bu ümidi taşımak zorunda değil, derim nacizane...








Halil İbrahim Yüksel'in golü

ve gol sevinci