26 Şubat 2012 Pazar

Bayrampaşa: 2 Gebzespor: 1

* Maça yedi dakika geç kaldım ama ben stada girer girmez gol oldu. Bayrampaşa'ya başkan olsam namağlup şampiyon olur sanırım.

* İlk gol soldan kullanılan serbest vuruşla ceza alanına yollanan topun tamamlanmasıyla geldi. Bir coşku seli oldu gitti... O yüzden golden önceki oyuna dair bir değerlendirme yapamayacağım maalesef.

* Golden sonra ise, ilk devre oyun çok sertti. Gebzeli futbolcuların gerginliğini anlayabiliyorum. Ama Bayrampaşalılar beni şaşırttı. Bir terapi falan mı görmüşler acaba; daha önceleri yok yere gerilip güzel oyunlarına gölge düşürdükleri oluyordu. Bugün gereğinden fazla sakindiler. Sakinlik galibiyet getirdi diyebilirim.

* Gebzespor'un golü tamamen Bayrampaşa kalecisi Erman'ın hatası: Süper Lig apoletli Fatih Özece'nin ceza alanına kestiği topta Gebzeli futbolcunun vuruşu kaleci Erman'ın koltuk altından geçip (Erman yerde yatarak müdahale ediyordu üstelik) tıngır mıngır ağlara gitti.

* Gebze golü bulduktan sonra ilk etapta oyunu soğutmaya çalıştı. Bunda biraz olsun başarılı olduklarını söyleyebilirim. Zira takımın hedefi bariz şekilde üç puan değil, bir puandı. İlk devreyi 1-1 berabere kapattılarsa bunu defanslarına borçlular bence. Afyon'dan alınmış olan Emrah Umut defansta başarıyla mücadele etti bu süreçte.

* İkinci devre ilk devreden farklı olarak, oyunu TAMAMEN kendi ceza alanında kabul eden bir Gebzespor ve bir türlü gol atamayan bir Bayrampaşa vardı. İkinci yarıya yan hakem Enes Vahit Çavuş lüzumsuz yere kaldırdığı ofsayt bayrakları ve vermediği golle damga vurdu. Hatta, maçın başından beri sakin olan Bayrampaşa'da, verilmeyen gol ve bir sonrasında da verilmeyen faul kararında tepkileri nedeniyle teknik direktör Bülent Demirkanlı tribüne yollandı.

* İkinci yarıya genel olarak bakarsak; Bayrampaşa Oğuz Küçük ve Güray Kula'nın sık sık ezdiği toplar ve atamadığı paslar nedeniyle saç baş yoldu. Gebze'de defans ilk yarıdaki kadar sakin ve de topa hakimdi.


* Orta hakem biraz Gebze'yi kolluyor gibi geldi bana. İlginç bazı kararlara imza atmadı değil. Dört kez topu elle kesen Gebzesporlu futbolculara inatla "Devam" kararları verdi. Günahını almayalım ama Bayrampaşa'nın sayılmayan golünü görmüş olma ihtimali de çok yüksek. Durduğu pozisyon, gol pozisyonunun hemen arkasıydı.

* Bütün hakem gerginliklerine karşın, fiziken sahanın en iyilerinden birisi olan Ebubekir Eroğlu'na da değinmek lazım. Kuzum, size ofsayt nedir hiç öğretmediler mi? Feci heyecanlı bir görüntüsü var. Taktiksel olarak sanırım tek forvet oynaması da hata olarak nitelendirilebilir. Çünkü Ebubekir uzun boylu bir oyuncu ve top kapıp top sürmektense kafa golü atmaya çalışmayı tercih edecektir. Keza, onun yerine oyuna giren Eren tam tersi. Sürekli koşup sürekli pres yapabilecek bir isim. İkisini yan yana oynatmayı denese ya Bayrampaşa?

* Yine de bir noktayı vurgulamam lazım: Benim izlediğim maçları içinde en çok bu maçta kazanmayı hak etmişti Bayrampaşa. Ben ilk defa 90 (+5) dakika boyunca pres yapan bir Bayrampaşa gördüm.

* İkinci yarı Gebzespor ileri hatta sadece bir kez top çıkarabildi, onda da Bayrampaşa defansı başarıyla pozisyonu eritti.

* Bayrampaşa'nın baskısı adeta "Gol" diye bağırıyordu. Önce Tuğrul Göksel 25 metreden vurduğu topu çatala nişanladı; sonra Gebzespor kalecisinin Gebze'nin attığı gole benzer şekilde koltuğunun altından kaleye giden topu kale çizgisi içinde çeldiği verilmeyen gol pozisyonu oldu ve en nihayetinde 90+3'te Bayrampaşa golü buldu!

* Bayrampaşa'nın golü çalışılmış bir orta - kafa - gol triosuyla geldi ve Gebzespor kelimenin tam manasıyla yıkıldı.

* Gebze taraftarı maçın başından sonuna kadar susmadı. (Her ne kadar ben seslerini bulunduğum Bayrampaşa tribününde duyamasam da) Atkı şov bile yaptılar...

* Bayrampaşa tribününü ise ilk kez bu kadar dolu görüyordum. Maç boyunca onlar da susmadı. İki taraf sık sık atıştı diyebilirim. Maç sonrası olay çıktı mı, çıkmadı mı bilmiyorum gerçekten...









Bayrampaşa - Gebzespor {maç öncesi}


* Bayrampaşa'nın Gebze karşısında en önemli kozu ben olacağım sanırım. Benim gittiğim hiçbir maçta mağlubiyet görmediler. (Keçiören Sportif, Vanspor, Diyarbakır Belediye, Gümüşhane maçları ortada)

* Şaka bir yana, gol atmakta zorlanan Bayrampaşa (son maçta patladıkları Ümraniye'yi saymazsak) gol atmakta onlar kadar olmasa da zorlanan bir Gebze ile karşılaşacak. Gebzespor son beş maçında beş gol atmış. Bayrampaşa'da ise bu sayı altı, yalnız bunun dördü aynı maçta... Yani, sıkıntı büyük.

* Gümüşhane maçında övdüğümüz Abdullah Topkara geçen hafta 4 golün ikisini atmış. Diğer iki golü de Özkan Yılmaz atmış. Gebze ise son maçında Kırıkhan ile yenişemedi.

* Gebze, üçüncü lig takipçilerinin çok iyi bileceği üzere, sıfırdan bir kulüp kurdu. Transfer yasağı kaldırıldıktan sonra yaptığı -yanılmıyorsam- 14 transferle şimdilik yola beklediği gibi devam ediyor. Sondan ikinci sıradan, bir üst basamağa çıkabildi. Ve gidişi böyle sürerse, üstündeki takımların da kaybedeceği varsayılabilecek puanları hesap edersek Gebze kümede kalabilir, zor değil. Ama bu maçtan çıkaracağı en az bir puan onun için ölüm kalım meselesi...

* Bayrampaşa, ilk yarıyı iyi kapatmasına karşın ikinci devrede aldığı mağlubiyetler ve kaçırdığı puanlarla Sandıklı Belediyespor'dan maç fazlasıyla üçüncü sıraya geriledi. Play off hattının ne kadar karışık olduğunu puan tablosuna bakarak gözlemleyebiliriz. Bayrampaşa'nın şanslı tarafı, kalan maçlarını genelde alt sıra ve orta sıra takımlarıyla yapacak oluşu. Yine de bu maçta kaybedeceği iki puanı sene sonunda çoook arayabilme ihtimali var.

* Kannımca az gollü (0-0 veya 1-1) bir beraberlik izleyeceğiz.

* Hakem Osman Ender Bulut her ay bir maç yönetiyor üçüncü ligde. Uzun süre sonra ilk kez bu ay ikinci maçına çıkacak. Sanırım hobi olarak hakemlik yapıyor veya sık sık dinlendiriliyor. Bakalım, yarın göreceğiz.

TFF 3. Lig Birinci Grup
27. Hafta Müsabakası
Bayrampaşa -Gebzespor
26.02.2012
13.30 | Bayrampaşa Çetin Emeç Stadyumu

25 Şubat 2012 Cumartesi

Zeytinburnu: 2 Zonguldak Kömürspor: 2

* İkinci devredeki kader değişmedi ve Zonguldak bir kez daha öne geçtiği bir maçta puan(lar) kaybetti. Ancak -en azından bu maç için- bir eleştiri getirebilirim. Efen'im, 1-0 öne geçip, 2-1 geri düşmüşsün. Sonra maçı 2-2'ye getirip devreyi golle bitirmişsin. İkinci yarı neden defansa çakılıp kalıyorsun?

* Zeytinburnu ile Zonguldak arasında kumaş farkı çok yoktu. Bitirici vuruşlar aynı derecede iyi; defans hattı aynı derecede kademeye girebiliyordu. Açıkcası, BAL için yetkin olmadığımdan dolayı neden bir taraf küme düşmemek için mücadele ediyor; neden diğeri şampiyonluk kovalıyor bunu yorumlayamayacağım. Her halükarda, ilginç bir maçtı.

* İlk golü Zonguldak attı. Hakem maçın başından itibaren oyunu zart zurt durdurdu; bu durduruşlardan birinde kaptan Volkan Bozkurt serbest vuruşta topu ceza alanının içine yolladı; Fatih Tutar olduğu yerde dönüp kalecinin üzerinden topu aşırtarak çok şık bir gol attı.


*En iyi futbolcu gol atınca taraftara koşandır v1*

* Uzun bir süre Zonguldak maçı 1-0 önde götürürken Zeytinburnu taraftarının gereksiz gerginlikleri vardı. Bu golden sonra gerginlik had safhaya çıktı ve anlam veremediğim bir şekilde "İbne Zonguldak olamazsın şampiyon" tezahüratı dinledik...


*En iyi futbolcu(lar) gol atınca taraftara koşandır v2*

* Maçtaki ikinci gol ev sahibi ekipten geldi. Maçın başından beri ileri hatta rakibi rahatsız eden Murat Gürsu boşa çıktı. Arkadaşının pasını aldı, topu düzeltip rakip defans belini doğrultana dek ortayı açtı. Zeytinburnu formalı ama Zonguldak doğumlu Serbay Aydın adeta havada asılı kalıp kafa vuruşu yaparak topu filelere yolladı.

* Maça eşitlik gelince Zonguldak'ın bocaladığını gözlemledim. Büyük ihtimalle "Yine mi kaybedeceğiz?" stresi takımı sardı. Nitekim bu stres, gole sebep oldu...

* İlk asistinin benzeri şekilde bomboş kalan Murat Gürsu gene topla buluştu. Maçın başından beri orta karar bir oyun sergileyen Murat Et, topu taç çizgisinde rakip adaşı Murat Gürsu'dan çalamadı, üstelik onun ceza alanına yönelmesine sebep oldu. Murat Gürsu'nun ortasında Hakkı Çelebi vurdu; kaleci Erol Tırpan çok iyi çeldi. Ancak boşta kalan top karambol pozisyonda gene Serbay Aydın'ın vuruşuyla ağlara gitti; Zeytinburnu öne geçmişti...

*En iyi futbolcu(lar) gol atınca taraftara koşandır v3*

*Bu golü yedikten sonra Zonguldak'ın risk aldığını söyleyebiliriz. İleri hatta daha aktif olmaya başladılar ve pozisyon kovaladılar. Ancak Zeytinburnu defansı sağlam duruş sergileyince zorlandılar.

* Gol son dakikalarda geldi. Mustafa Göktaş -ki çoğu atağı başlatan isimdi- topu aldı, iki çalım attı ve topu düzeltip yirmi metreden "doksan" diye tabir ettiğimiz yere zımbaladı. Sevinç görülmeye değerdi!

*En iyi futbolcu gol atınca taraftara koşandır v4*

* İkinci yarı başlangıçta Fatih'le hareketliydi Zonguldak Kömürspor. Ancak bu oyuncunun çok gereksiz bir pozisyonda kırmızı (ikinci sarıdan) görmesiyle hem on kişi kaldılar hem de en aktif oyuncularını yitirdiler. Kırmızı kart pozisyonundan sonra tamamen defansa yaslanan Zonguldak'a Zeytinburnu da atak yap(a)mayarak yardımcı oldu ama asıl soru şuydu: Şampiyonluk (veya ikincilik) bir veya iki puanla kaçarsa bu maçın telafisi olur muydu?


* Zeytinburnu ise, 75~80 dakika fazla baskı kuramadığı maçta son on dakika aşırı atak yaptı. Üç gol kaçırdılar... Eh, isteyince yapabiliyorlarmış demek ki.

* Taraftarlar arası çok atışma oldu. Ama Zonguldak taraftarının eğlenceli olduğunu söyleyebilirim. Zeytinburnu "söyle senden başka" yaparken araya girip "Zonguldak'ım benim" diye bağırıp susuyorlardı :)

* Akılda kalan bazı oyuncular; Zonguldak'ta Mustafa Göktaş, Fatih Tutar, Volkan Bozkurt ve yaptığı şık kurtarışlarla Erol Tırpan; Zeytinburnu'nda ise Serbay Aydın, Murat Gürsu ve Hakkı Çelebi...

Zeytinburnu - Zongulak Kömürspor {maç öncesi}


* Sene başında bir Zonguldak gazetesinde isim değişikliği mevzuunu dillendirince bize "İsim misim değişmeyecek" diye posta koyanlar şimdiden "En büyük Zonguldak Kömür!" diye bağırmaya başlamış mıdır acaba?

* Şaka maka, üç yıl önce Zeytinburnu, Güngören'e deplasmana gelirdi. Güngören o yıl son beş maçında hayvani bir oyun sergileyip Bank Asya'ya çıktı; Zeytin düştü. Sonra gene düştü. Şimdi gene düşüyor. Kurtulması lazım.

* Zonguldak ilk devreyi lider kapatmıştı. Sonra takımda huzursuzluklar mı oldu; futbolcular yeniçeri harekatı mı yaptı nedir hep öne geçtiği maçları kaybetti ve geçen hafta teknik direktörü yolladılar. Bir gün içinde yeni direktör buldular. (Bir ara Galatasaray bir ay falan teknik direktör aramıştı) Ama bu yeni teknik direktörle ilk maçtan galip çıkamadılar. 0-0 bitti.

* Zeytinburnu son iki maçını kaybetti. Ondan önce Beyköy Belediyespor'u 1-0 yenmiş. Zonguldak Kömür'ün ise ikinci devre başından beri (beş maçtır) sondan üçüncü Gerede'ye karşı 6-0'lık galibiyeti hariç galibiyeti yok.

* Sondan ikinci İstanbul Beylikdüzüspor'la sondan dördüncü Zeytinburnu arasında altı puan fark var. Futbol bu, malum. Ne olacağı belli olmuyor. Keza Zonguldak ile lider Sultangazi arasında da yedi puanlık bir fark var. İki takım da kötü gidişatına bir son verip düze çıkmak isteyecektir. Bol gol izleyeceğiz sanırım...

* Maçın hakemi Serkan Tekin, Bölgesel Amatör Lig'de oldukça tecrübeli. Hatta şubat ayında 5-15 şubat arasında üç maç yönetmiş... Güzel bir maç izleyebilme ihtimalimiz çok yüksek...

Bölgesel Amatör Lig 13. Grup

17. Hafta Müsabakası

Zeytinburnu İlçe Stadı

Zeytinburnu - Zonguldak Kömürspor

14.30

24 Şubat 2012 Cuma

TFF 3. Lig 3. Grup Düşme Hattı

http://www.ispartaspor.com.tr/images/TFF_3_Lig_logo.png

Düşme hattı yazı serimizde Birinci ve İkinci Grup'a dair yazılarımızı ilgili grup isimlerine tıklayarak okuyabilirsiniz. Sırada, Üçüncü Grup var. "Küme düşme hattı" ile "play off hattı" arasında sadece on altı puan fark olması ilginç! Bu durum, yarışın bir hayli ateşli süreceğine mi işaret; yoksa düşen herkese yazık olacağına mı, anlamak zor.

Son sıradaki Çarşambaspor'un 19 puanı var. Şimdiye kadar üç kez galibiyet alabilmiş. Durumu gerçekten üzücü. Hele hele kalan on üç maçında "küme düşme hattı" diye tabir ettiğimiz son dörtten sadece iki takımla maçı olduğu düşünülürse Çarşamba'nın kurtuluşu mucizelere kaldı diyebiliriz. Ancak, gruptaki en ağır mağlubiyetlerini (5-1) aldıkları Sancaktepe Belediyespor'un kaderini belirleme şansları var. İkinci bir Beykoz - Oyak Renault maçı izleyebiliriz. Tesadüfe bakın ki, bu maç da ligin son maçı!

Bir üstlerindeki Diyarbakır Kayapınar ise 1995 - 1996 sezonundan bu yana üçüncü kademe liglerde mücadele ediyor. Artık revizyon yaşama dönemi gelmiş gibi görünüyor. Düşme hattında, puan alması gereken rakiplerine karşı galip gelebildiğini görüyoruz (Afyon'u 2-0, Erzurum BŞB'yi ve Ankara Demir'i 1-0 yenmiş) Bu durum, 22 puanda oluşuyla ve düşme sıralamasında sayılan dört takımla maçının kaldığı bilgisiyle birleşince Diyarbakır ekibi için hiçbir şeyin bitmediğini öngörmek zor değil. Ama asıl soru şu: Kümede kalmalılar mı?

Afyonkarahisarspor ise 23 puan toplayabilmiş. Ancak kalan maçları oldukça zorlu. Hele hele şu önümüzdeki bir aylık maç periyodu hep üst sıra takımlarıyla. Sonra bir Ankara Demir maçı var ki; bence iki takımdan hangisinin KESİN düşeceğini kararlaştırabileceğimiz netlikte bir müsabaka olacak (21.03.2012) O maçtan sonra kannımca galibiyet çıkartabileceği pek maçı yok Afyon ekibinin. Dardanel maçı bir ihtimal, bir de ligin sonlarına doğru Diyarbakır Kayapınar maçı var. Afyon için geçmiş olsun demek de çok erken, Ankara Demir maçıyla her şey netleşecek görünüyor; dediğim gibi...

Ankara Demirspor! Küme düşme hattının en tepesinde, bir üst basamağa bir puan; bir alt basamağa üç puan uzaklıkta. Bir ayağı BAL'da bir ayağı Üçüncü Lig'de diyebiliriz. Kendi kaderlerini kesinlikle kendileri belirleyecekler. Gelecek ay içinde Darıca Gençlerbirliği (şu an 27 puanda) ve Afyonkarahisarspor ile peş peşe oynayacakları maçlar onların durumunu netleştirir. Afyon ve Darıca için çok zorlu bir rakip olacakları su götürmez bir gerçek... (ilk yarıda Darıca'ya 1-0, Afyon'a 2-1 yenilmişler) Dahası, geride kalan maçlarında Erzurum ve Çarşamba Belediye gibi -nispeten kolay- iki maçlarının daha oluşu fikstür bazında son dört içinde en avantajlı takım haline sokuyor başkentin köklü ekibini.

Senarist Birol Güven'in yönetiminden olaylı bir şekilde istifa ettiği Darıca Gençlerbirliği ise bir puanlık bir avantajla sondan beşinci sırada. Ankara Demir ve Dardanel ile peş peşe oynayacağı maçlar haricinde bir tek son bir ayda Diyarbakır Kayapınar ile maçı var. Geri kalan maçlarda, son haftaya kadar süreceği öngörülebilen play off yarışında rakiplerine ne kadar engel olmak istediğiyle doğru orantılı olarak başarılı olacaktır.

Onun bir üstündeki Erzurum Belediye ve onun da üstündeki Dardanel'in 28 puanı var. Son üç maçından iki galibiyet çıkarabilen Erzurum ve beraberliğe abona (10 beraberlik) Dardanel'in gidişlerini aynı süreçte götürmesi halinde çok da kritik eşiğe girmeyeceği kanaatindeyim. Yine de, Erzurum'un kader maçlarını geride bırakmış ve hala tam olarak düşme hattından sıyrılamamış oluşunu hesaba katarsak hiçbir şeyin garantisi yokmuş gibi görünüyor!

23 Şubat 2012 Perşembe

TFF 3. Lig 2. Grup Düşme Hattı



Dün itibariyle başladığımız düşme hattı yazı serimizi 2. Grup ile devam ettirelim dedik. Ancak, biraz sıkıntı var.

Öncelikle dünkü yazıda da görebileceğiniz üzere, Birinci Grup'ta düşme hattı çok net. Sadece bir takım muallakta. Dört takım, o "bir takım" olmak için oynuyor. Ama İkinci Grup'a göz attığımızda bu durumu göremiyoruz:

Sonuncu Erganispor'un 12 puanı var. Paçayı kurtarması en zor gözüken adaylardan birisi o. Hele hele son maçında küme düşme hattının bir diğer takımlarından Karsspor'a 8-0 gibi bir skorla mağlup olmuşken... Kurtulma şansı var mı, var. Üstündeki üç takımla da maçı var. Ama o üç maçta alacağı (?) dokuz puana ek olarak üst sıralardaki takımlarla (Nazilli, Batman, Keçiörengücü, İstanbulspor) yapacağı dört maçtan da puan/puanlar çıkarmalı ki bir mucizeye imza atabilsin... Ki bu hesabı yaparken orta sıradaki takımlarla (ki aslında sizin de göreceğiniz üzere 'orta sıra' diye pek bir şey yok) yapacağı maçlardan en az bir puan alacağını farz etmeliyiz!

Onun bir üstünde yer alan Oyak Renault, 19 puanda. İlginç bir takım aslında Oyak Renault. Geçtiğimiz sezon son maçta küme düşen Beykoz 1908'e yenilmese play off oynayacaktı. Bu sezon sondan ikinci sırada... Futbol bu! Oyak Renault'un fikstürü biraz zorlu. Ağırlıklı olarak üst sıra kulüpleriyle oynayacak olan Bursa ekibinin kaderini 26-24 puan arasındaki Arsin, Kilimli ve Orhangazi ile yapacağı maçlar belirleyecek. Küme düşme hattındaki iki kulüple (Ergani ve Kepez) yapacağı maçlardan da galip ayrılırsa kim tutar Renault'u!

Sondan üçüncü sırada yer alan Kepez Belediyespor 22 puan toplamış. Beraberlik seven bir görüntüsü var (10 beraberliği var) ya da daha net aktarırsak en azından puan almayı başarıyor gibi görünüyor. Bu ayrıntı da topladığı puanla birleştirildiğinde Kepez'i küme düşmeme mücadelesinin en kuvvetli ekiplerinden birisi haline getiriyor. Fikstürüne göz attığımızda Kars, Ergani, Arsin, Kilimli Belediye, Orhangazi gibi küme düşmeme mücadelesi içindeki beş takımla maçı olduğunu görebiliyoruz. Ancak, kritik olan nokta da şu: Nazilli, Bingöl,Keçiörengücü, İstanbulspor, Kahramanmaraş gibi çok dişli beş takımla da maçı var... İşleri zor görünüyor, hı?

Orhangazi ise Kepez'den bir puan ve bir beraberlik fazlasıyla bir üst sırasında yer alıyor. Özellikle son maçlarında Bingöl ve Keçiörengücü gibi iki ekipten birer puan çıkarttığına bakarsak 25 puanla kendisini rahat hisseden kulüplerin korkması gereken en ideal düşme adayı takım olduğu sonucunu çıkartabiliriz. Kalan maçlarının sekizi küme düşme korkusu yaşayan kulüplerle olduğu için kendi kaderini kendisi belirleyecek desek abesle iştigal olmaz. Bu maçlardan Maltepe, Küçükçekmece ve Kars maçlarından çıkartacağı puanlarla sadece kendisini kurtarmakla kalmayıp kimin düşeceğini de büyük ölçüde belirleyecek gibi duruyor.

Kilimli Belediyespor küme düşme hattının "son" takımı. Ancak en son galibiyetini 20 Kasım 2011'de Oyak Renault'dan almış. Bu durumda da Küçükçekmece, Kars, Ergani, Oyak Renault, Kepez Belediyespor ve Arsin maçları onun düşüp düşmeyeceğini belirleyecek maçlar haline geliyor.

25 puanlı üç kulübe (Kars - Maltepe - Küçükçekmece) baktığımızda en avantajlısı sıfırdan takım kurmuş olan Kars gibi görünüyor. Son dört maçtan on iki tam puan çıkartarak alt sıraları bir hayli karıştıran kulüp kalan maçlarında üst sıra ekiplerine diş geçiremese bile küme düşme hattındaki Kepez, Arsin, Orhangazi, Maltepe ve Küçükçekmece maçlarından çıkartacağı puan(lar) grubun kaderini büyük ölçüde çizeceğe benziyor.

22 Şubat 2012 Çarşamba

TFF 3. Lig 1. Grup Düşme Hattı

http://www.ispartaspor.com.tr/images/TFF_3_Lig_logo.png

Şüphesiz, küme düşmeler ve şampiyonluklar muazzam önemli. Bir ligin oynanma sebepleri, atılan güzel goller; kırılan rekorlar; yapılan deplasmanlar değil maalesef ama maalesef bu iki olgudur.

TFF 3. Lig'de üç grupta toplam on iki takım bu sene amatör kümeye düşecek. Biz de dilimiz döndüğünce düşenlerin durumlarına girişmek istedik. Yola 1. Grup'tan çıktık.

Sonuncu Akçaabat Sebat'ın 7 puanı var. Şimdiye dek iki galibiyet, bir beraberlik almış. Kalan maçlarına baktığımızda, düşme hattındaki Lüleburgaz ve Kırıkkale ile kendi sahasında; Keçiören ile deplasmanda oynayacak. Bunların dışında play off hattını son düdüğe kadar kovalayacağı su götürmez olan Bayrampaşa, Menemen, Hacettepe ve Vanspor ile de maçları var. Sondan ikinci maçları ise, lider İnegöl ile. Finali Vanspor ile yapacaklar.

Sondan bir üstteki Keçiören Sportif 16 puan toplamış bugüne değin. Kalan maçları gerçek birer "final maçı". Üstlerindeki takımların talihsiz puan kayıpları küme düşme hattında onlara fırsat yaratır mı; kimbilir? Kalan maçlarına baktığımızda ilginç bir tabloyu görüyoruz: Küme düşme hattındaki üç takımla da (Lüleburgaz - Gebze - Sebat) kendi sahasında oynayacak. Tabii, taraftarı olmayan bir takım olarak bu durumdan çıkartabileceği tek avantaj yol yorgunu vesaire olmayacak oluşu gibi görünüyor. Diyarbakır Belediye, Gümüşhane, Sandıklı Belediyespor ve Bayrampaşa gibi dört dişli rakibin yanı sıra orta sıra takımlarından Ümraniye, Beşikdüzü ve Kastamonu ile de maçı var.

İkinci devre yaptığı transferlerle "Bu zamana kadar neredeydin?" dedirten ve son beş maçından on bir puan çıkartan Gebzespor toplamda 19 puana ulaştı. Her yerde ona eşlik eden taraftarıyla küme düşme hattının gözde takımlarından! Düşme hattında Kırıkkale ve Keçiören ile maçları kalan Gebzespor; Bayrampaşa, Diyarbakır Belediye, Vanspor, Manavgat, İnegöl gibi üst sıra takımlarıyla da zorlu kader maçlarına çıkacak. Bu takımların son ana dek play off kovalayacağı farz edilirse Gebze'nin işi sanıldığı kadar da kolay gözükmüyor...

Kırıkkale ise 20 puanda ve son galibiyetini üç ay önce Akçaabat Sebatspor'dan almış. Düşme hattındaki Gebze, Lüleburgaz ve Akçaabat Sebat ile deplasmanda mücadele edecek olan MKE Kırıkkalespor, son üç maçında çok zorlanacağa benziyor. Sırasıyla Bayrampaşa (D), Manavgat (İ.S.) ve Hacettepe (D) oynayacak olan; Türkiye'nin Birinci Lig'de mücadele eden ilk ilçe takımı Kırıkkalespor aynı zamanda kendi evinde sekiz sezon boyunca oynadığı hiçbir maçta da yenilmemişti. Bu daldaki rekoru halen elinde tutarak küme düşecek (?) olan Kırıkkale'de kalan maçlarda Kırıkhan, Kastamonu, Elazığ Belediye gibi orta sıra takımlarıyla yapılacak maçlar ümit vaad ediyor.

Gelelim, küme düşme hattından bir türlü yakasını kurtaramayan 22 puanlı Lüleburgazspor'a! Son üç maçında yenilmeyerek (hatta son maçını 70 dakika kadar 1-0 önde götürerek) kümede kalma şansını arttıran Lüleburgaz, kalan maçlarda fikstür sıkıntısı yaşayacak gibi. Küme düşme hattındaki rakiple yapılan maç sonrası play off hattından bir takımla ve ondan sonra da orta sıra takımıyla maç yapacak. Bu süreç iki kez tekrarlanacak ve Lüleburgaz bu yolu geçemezse korkarım taraftar, ilk devre açtığı pankartı bir kez daha açacak: "A BE LÜLE YAPMA BÜLE". Küme düşme hattından Sebat, Kırıkkale ve Keçiören ile oynayacak olan "Lüle"; İnegöl, Bayrampaşa, Diyarbakır Belediye ve Hacettepe gibi ligin en dişli takımlarıyla da hayatta kalma mücadelesi içine girecek. Bunların yanı sıra Vanspor, Manavgat ve Gümüşhane gibi kalan süreçte sürpriz bekleyen üç takımla da oynayacak. Yani, işleri oldukça zor.

Beş takımdan sadece birisi kurtulacak ve kim olduğu eminim ki son düdüğe kadar belli olmayacak. Bu kıran kırana mücadeleyi takip etmek varken niye şike soruşturmasına kafa patlatasınız ki?

19 Şubat 2012 Pazar

Belediye Vanspor: 2 - Keçiören Sportif AŞ: 1


* Yemin ediyorum, Vefa Stadı'nın zemini Kartal'dan; Bayrampaşa'dan; Eyüp'ten iyi. Saha da güzel, tarihi surların eşliğinde maç ambiyansı...


* Dürüst hakem olsun diyoruz, oluyor. Ama bu kez de Cüneyt Çakır gibi kart göstermeden adalet sağlamaya çalışırken 70+'da şanzımanı dağılıyor. Sahada dalgın bir hakem vardı. Düdük çalması gereken yerlerde zaman zaman es geçti, ofsayttan doğan serbest vuruşları yanlış yerden kullandırdı, 80. dakikada Van'a bir kırmızı kart çıkardı ki; evlere şenlik... Dengelemek için Keçiören'e de bir kırmızı çıkarttı birkaç dakika sonra...






* Vanspor hiçbir maçta bu kadar kolayca öne geçememiştir. Beşinci dakikada Keçiören hücuma çıkarken top kaptırdı, bu kaptırılan top üç pasla Keçiören ceza alanına girdi. Hüseyin Çelik, süratli bir topçu. Ceza alanında aldığı topu sert bir vuruşla kalecinin yanından ağlara gönderdi.


* Ardından, gene benzeri şekilde bir pozisyon. Gene hücuma çıkarken kaptırılan bir top ama bu kez Vanspor sağ kanattan geldi, gene golü attı ve gitti. Dakikalar 11'i gösteriyordu...

** İlk gol öncesi, son pas. **

* 2-0'dan sonra Vanspor biraz daha skoru korumaya yönelik mücadele etti. Keçiören ise önce taktiksel bazı değişiklikler yaptı (Orta sahadaki oyuncular kanat değiştirdi, stoperler öne çekildi vs) ve iki golün şokunu atlatmaya çalıştı.


* Bunda da bir nebze başarılı oldular. Ayakları biraz daha yere basmaya başladı. Ancak ileri hatta sağlam duramadılar. Havadan atılan toplarda Abdülaziz Tanyeri hep top kaptırdı. Onun dışında da Hurşit Taşçı bir türlü top alamadı (koşu yoluna top atmaya çalıştıklarında hep kaptırdılar). Böyle olunca bilhassa Furkan Çil'in orta sahadan yaptırdığı bindirmelerle ileri hatta kazandırdığı topların hiçbir geri dönüşü alınamadı. Oysa Furkan maç boyunca çok çabaladı...


* Vanspor'da ise kaliteli, tecrübeli isimler vardı. Bunlar adeta oyunu yönlendirip maçı istedikleri kıvama getirdi. Zaten Vanspor'un galibiyet serisini de böyle açıklayabiliriz. Rakibe istediği oyunu oynattırıyor. Rakibin pas yapıp yorulmasını mı istiyor? Hiç sorun değil. Rakibin korner noktasına yaklaşıp orta açmaya çalışmasını mı istiyor? Problem yok. Zira, üçüncü pasta araya girip rakibi abandone ediyor. Rakip korner noktasına vardığında bir anda üç oyuncuyla etrafını sarıp rakibin atağını eritiyor...


* Keçiören Sportif ise 43. dakikada çalışılmış bir korner organizasyonuyla golü buldu. Böylece devreyi gol atarak kapattı. Bu bir yerde avantajdı: Psikolojik olarak üstün bir şekilde soyunma odasına gidiyorsun neticede...

**Keçiören'in golü**

* İkinci yarı, beklenmeyecek kadar ortada geçti. Bir tek, tehlikeli diyebileceğimiz, Hüseyin Çelik'in bir pozisyonu vardı. İlk gole benzer şekilde pas aldı, kaleciyle çarprazdan karşı karşıya kaldı ancak vuruşu zayıf bir şekilde yandan auta gitti.


* Vanspor ikinci devre bariz derecede defansif oynadı. Hatta oyuna, üç haftadır oynamayan sağ beklerini bile soktular... Bunun karşılığını da kalelerinde pozisyon görmeyerek aldılar... Tecrübe, dedik ya; 81. dakikadan (kırmızı kart pozisyonundan) itibaren çok klas bir şekilde zamana oynadılar.



* İkinci devrede, Keçiören birazcık bastırırken hakemle kavga edip kendilerini tribüne yollatan menajer ve başkan garipti ama. Hele tribünde sigara içmeleri daha da garipti...


* Son on dakikada oyuna giren Umut Kekilli, üç ciddi atak yarattırdı. Maçtan sonra gene konuştuk, artık Van'da yüzler gülüyordu...


* Dile kolay, dört galibiyet aldılar. Peş peşe. En kritik döneme giriyorlar: Kalan on dört maçta puan saçmazlarsa, üstlerindeki takımlar da Hacettepe gibi, Bayrampaşa gibi; puan saçmayı sürdürürse play off hayal değil...


* Keçiören'de ise tüm hesaplar Lüleburgaz maçıyla başlayacak olan küme düşme hattındaki rakiplerle peş peşe yapılacak maçlara göre yapılıyor. O maçlarda on iki tam puan alınırsa kümede kalmak hayal değil... Ancak o seriye kadar da en az dört puan almak şart gibi... Yoksa....... Neyse.


* Vanspor taraftarı çok samimi. Dört kişi bir tarafta, diğer tarafta da dört kişi "Kırmızı - Siyah" çekiyorlar, takımlarını efendice destekleyip maç öncesi rakip takımı da tribüne çağırıyorlar...



**Maç sonu, taraftar ve futbolcular "kırmızı-siyah" çekişiyor...**

* Maçta göze çarpan bazı isimler:

- Vanspor


~İhsan Mert: İhsan, defansta gene hatasız bir maç çıkarttı. Takıma girdiğinden beri puan kaybı görmediler... Dörtte dörtlük bu süreçte onun da payı şüphesiz büyük...

~Muammer Yıldırım: Ligin en az gol yiyen takımlarından birisi olan Vanspor'da kaleci Muammer, az ama öz olan Keçiören ataklarında kalede sağlam durarak defansa ve orta sahaya güven veriyordu...

~Baran Basut: İleri hatta kolayca çoğalabilen Vanspor'da sürati ve tekniğiyle Baran'ın (ki bugün ikinci golü de o attı) etkisini yok sayamayız...

- Keçiören Sportif AŞ

~Furkan Çil: Hemen hemen bütün Keçiören hücumları onun taşıdığı toplarla gerçekleşti. İlerideki oyuncular biraz daha az heyecanlı olsa Keçiören'in maçı alması işten bile değildi...