30 Eylül 2012 Pazar

"Hakem" | Beykoz 1908 1 - 2 Bozcaada

Beylerbeyi - Sancaktepe Belediye maçı için yola çıkmışken gelen bir telefonla karar değiştirip, Beykoz'un geçen seneki tarafsız saha+seyircisiz maç cezalarının sondan ikincisi münasebetiyle Çorlu'ya alınan BAL 2. hafta maçına gittim...

Bozcaada, ilk hafta 1-0 kazanmış; Beykoz öne geçtiği maçta 1-1'e razı olmuş. Ortamlar karışık, maç gergin... Tarafsız saha ve seyircisiz olması bir yana; yine de maçtan önce stadın duvarına çıkıp tezahürat yapan "Boğazın Yargıçları" var... Nereye verirsen ver maçı, o adamlar orada olacak. Net.

Beykoz da, Bozcaada da maça 4-4-2 dizilimiyle başladı. Beykoz adına sahada; kalede Bekir Demir, defansta Emrullah Toprak - Tolga Özbay - Soner Keleş - Berat Sabırlı, orta sahada Emin Uzun - Nihat Gökmen - Aziz Abaramak - Can Keskin ve hücum hattında da Deniz Satılmış - Murat Saim vardı.

Bozcaada'da ise kalede Kurtuluş Ceyhan, defansta Gökhan Dönmez - Harun Darıcı - Hakan Alpyürök - Günay Şen, orta sahada Erdal Öztürk - Yoldaş Kartal - Mert Güneş - Yasin Egeli ve hücumda da Serkan Arı - Batuhan Irmak yer alıyordu...

Maça Bozcaada hızlı ve hırslı başladıysa da Beykoz'un ligin ilk maçında da takdir toplayan defansı iş başındaydı. Yerleşmeyi ve adam tutmayı başarıyla gerçekleştiren dörtlüye zaman zaman Emin ve Nihat da destek verince Bozcaada'nın atakları cılız birer çaba olmaktan çıkamıyordu. Derken ani bir kontratakta ikiye iki yakalanan Bozcaada defansı bocaladı, Murat Saim'e Emin'in çıkarttığı pası Murat iyi değerlendirip düzeltti ve kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda soğukkanlı bir şekilde kalecinin sağından ağlara gönderdi... Topa yetişmeye çalışan Bozcaadalı oyuncunun çabası da golü engellemeye yetmemişti...

Maçta sarı siyahlıların baskısı iyiden iyiye artmışken hakem çok ilginç bir dizi harekete imza attı. Yedi kişiyle hücuma çıkıp rakip kalenin dibinden taç kazanan Beykoz'un tacını rakibe verdi, az adamla yakalanan Beykoz defansında, defansın beyni, Berat Sabırlı taç çizgisi hizasında topu kesti ve dışarı yolladı... İlk dakikalarda itirazından ötürü Berat'a sarı kart veren Selim Akman, bu pozisyonda da ikinci sarıyı göstererek 33. dakikada "ev sahibi" ekibi 10 kişi bıraktı. Akabinde kazanılan kornerde arka direkte bomboş kalan Batuhan Irmak skoru eşitleyen golü atarak ilk yarının da sonucunu belirledi.

İlk yarının kalan sürelerinde aşırı baskılı oynayan Bozcaada'ya karşı kaleci Bekir, çok başarılı bir performans çıkarttı.

Uzatma dakikalarında fiziksel olarak ele çarpıp çarpmadığını görmesinin mümkün olmadığı bir yerden, Bozcaada'nın tüm takım olarak bağırıp çağırmasından kelli penaltı çaldı maçın hakemi. Topun başına geçen Yasin Egeli, topu dışarı nişanlayarak hakemi aşırı baskı altına almanın gol getirmeyeceğini bizlere kanıtlamış oldu.

İkinci yarıya Aziz Abaramak'ın daha sorumluluk üstlenerek başlaması ve kaptan Murat Saim'in de sık sık takım arkadaşlarına olan uyarılarıyla Beykoz sanki on kişi kalan rakibiymişçesine baskı kurmayı başardı. Keza oyuna sonradan giren Bayram Yıldırım'ın düzgün performansı da orta sahayı ayakta tuttu ve Aziz için ileri çıkma fırsatları yarattı. Ancak Murat Saim'in golüne benzer pozisyonlara girmesine karşın tüm topların kalecinin ellerinde erimesiyle biraz durulduğunu belirtmekte fayda var. Keza bu durgunluk ve yorgunluk tüm takıma yansıyınca Bozcaada golü buldu... Ofsayttan. Ve ofsayt kararıyla da gol iptal edildi...

Amma ve lakin, dakikalar 73'ü gösterirken ceza alanı yakınında top çeviren Bozcaada takımından Erdal Öztürk ani bir şutla kalecinin üzerinden, tam sol çarpraza topu yollayarak takımını öne geçirdi. Bu dakikadan sonra sahada "Resul Kuzu şov" vardı. Bozcaada'nın teknik direktörü alakalı alakasız her konuda bağırıp çağırarak Beykoz'u tek başına yıprattı diyebiliriz...

Her haliyle, bir puan için Çorlu'ya geldiği belli olan Bozcaada tesadüfi bir üç puanı cebine koyup gitti... Beykoz







Murat Saim'in golü





Beylerbeyi - Sancaktepe Belediye {maç öncesi}

 

Geçtiğimiz sezon üç kırmızı kart gören Beylerbeyi, bu sezon ligdeki ilk üç maçta üç kırmızı kart gördü. (Türkiye Kupası'nda da iki maçta bir kırmızıları var) Bu haşinliğin sebebi nedir, irdelemek lazım.

İlk hafta Mardin'i 6-0'la geçen Beylerbeyi, ikinci hafta Kahramanmaraş Belediyespor'a 5-0; üçüncü hafta da Yimpaş Yozgat'a 1-0 yenilirken Maraş'ta Hakan Fırıloğlu, Yozgat'ta ise Erdem Özkurt ve Samet Önger kırmızı kart gördü...

Fikstürde Beylerbeyi'ni takip eden Sancaktepe Belediye ise ilk hafta Elazığ Belediye'yi 1-0, ikinci hafta Mardin'i 3-0 yenerken geçtiğimiz hafta Kahramanmaraş Belediye'ye 3-0 yenildi. Skor 2-0'ken bir oyuncusu da kırmızı kart görerek bu maçta cezalı duruma düşen Sancaktepe, ayın üçünde de sahasında Kayserispor'u ağırlayacak Türkiye Kupası vesilesiyle.

Sancaktepe Belediye geçtiğimiz sezon 59 puan toplayarak grubunda üçüncü olmuş ancak play off ilk maçında Nilüfer'e 4-0 mağlup olmuştu. Beylerbeyi'yle aynı grupta oynayan Sancaktepe, ilk maçta 1-1 berabere kalmış; ikinci maçta ise 3-2 mağlup olmuştu. Beylerbeyi ise grupta 44 puan toplayarak 14. sırada sezonu kapatmıştı.

Maçın hakemi Barış Yavaş, geçtiğimiz sezon Üçüncü Lig'de kritik maçları yönetmiş. Benim de izlediğim Bayrampaşa-Keçiören Sportif maçı dahil olmak üzere üst sıralar-alt sıralar karşılaşmalarında düdük çalmış. Maça atanabilecek en normal hakem olarak görülüyor... İki sene önce Sancaktepe'nin 5-0 kazandığı Ankara Demir maçını ve Beylerbeyi'nin 2-1 kazandığı Zeytinburnu maçını da yönetmiş. Bakalım bu sentezden ne çıkacak?

Spor Toto 3. Lig 3. Grup 4. Hafta Müsabakası
Beylerbeyi 75. Yıl Stadyumu
30.09.2012 / 15.00

26 Eylül 2012 Çarşamba

Emrespor'un Doğu Seferi


Isparta'nın profesyonel liglerdeki tek temsilcisi Emrespor, gün itibariyle mücadele ettiği Türkiye Kupası'nda 112. dakikada Muhammet Demir'in attığı golle Gaziantep'e 1-0 yenilerek elendi ama fikstürüne bakarak ilginç bir yorum yapabiliriz...

Emrespor, geçtiğimiz hafta sonu Üçüncü Lig'de doğu temsilcilerinden Diyarbakırspor ile karşılaşan kırmızı siyahlılar maçtan 1-0 galip ayrılmayı başarmıştı. Bugün bir diğer doğu temsilcisiyle, Gaziantep ile, yaptığı maçtan normal sürede 0-0 berabere ayrılan Emrespor önümüzdeki haftalarda sırasıyla Elazığ Belediyespor ve Mardinspor ile oynayacak...

Bir de ilginç bir diğer noktaya daha değinelim: Profesyonel liglerde ilk kez bu sene mücadele eden Emrespor'un şimdiye kadar oynadığı ikisi Türkiye Kupası maçı olmak üzere beş maçının üçü 1-0, ikisi 0-0 sonlandı. Türkiye'de skor anlamında Fransa Ligi kısırlığını yaşatan Emrespor halen Üçüncü Lig Üçüncü Grup'ta 9. sırada yer alıyor...

22 Eylül 2012 Cumartesi

Niğde'de Beşiktaş Havası


Geçtiğimiz gün, Türkiye Kupası'nda Beşiktaş ile eşleşen Niğde Belediyespor'un Facebook sayfasındaki yorumlar hemen hemen her platformda yayıldı. Ben biraz farklı bir şey yazacağım bu konuyla ilgili.

Niğde'nin kalecisi Asım Atmalıoğlu, 1985 Adana doğumlu. Adana Demir alt yapısından çıkıyor, 2005'e değin gök mavililerin formasını terletiyor. Akabinde Bulancak'a geçiyor. 2 yıl sonrasında Yalovaspor'a transfer olsa da, bu macerası beş ay sürüyor. Son profesyonel imzasını Eyüpspor'a atan Asım, 2009'da Ankara Jandarmagücü'ne geçerek amatör kariyerine başlıyor. Askerlik vazifesi sonrasında Erzin Belediyespor ve son olarak da Niğde Belediyespor formalarını terletiyor.

Bir aksilik olmazsa, hafta içi oynanacak olan kupa maçında Beşiktaş karşısında kalede Asım Atmalıoğlu olacak. Peki, Asım'ın son profesyonel maçı nasıl bitmiş?

Eyüpspor formasını giyen Asım Atmalıoğlu, son profesyonel maçında İnegöl karşısına çıkıyor. Maç seyircisiz, İstanbul'da. Sahada kimler yok ki?

Halen Karşıyaka'da oynayan Muhammet Türkeri ve Orhan Taşdelen, alt liglerin golcüsü Alican Tez, Bursa alt yapısı çıkışlı Semih Türe, Kocaelisporlu Damir Yüksel, hala İnegöl'de oynayan Raif Demir, Antalyaspor alt yapısı çıkışlı ve hala Üçüncü Lig'de düzenli oynayabilen Mustafa Özkaya, Bandırmasporlu Aydın Taşkın... Sözün özü, sahadaki oyuncuların büyük çoğunluğu halen profesyonel futbol yaşantısını sürdürürken Asım Atmalıoğlu amatörde oynuyor... Düşünün, o maçta Asım'ın yedeği olan Fırat Çakmak bile şu anda İkinci Lig'de Bugsaş forması giyiyor!

Maç mı?

Amatör'e dönüş yapan bir diğer futbolcunun, Ersin Akkemik'in, attığı golle Asım'ın takımı Eyüpspor 1-0 kazanıyor maçı.

Kadınlar Ligi Fikstürü Belli Oldu!


Gidilmeyene ulaşıp, yazılmayanı yazma sevdamızla bu yıl onbir+bir blog'da sık sık Kadınlar Ligi'nden maç yazmayı planlıyorum. Bu doğrultuda ilk olarak da 21 Eylül 2012'de çekilen fikstürü yayınlıyorum...


Kadınlar Birinci Ligi Fikstürü

1. Hafta

Adana İdman Yurdu - Derince Belediyespor
Eskişehirspor - Ataşehir Belediyespor
Konak Belediyesi - Trabzon İdman Ocağı
Çamlıca Spor - Fomget Gençlik ve Spor
Lüleburgaz 39 - Karadeniz Ereğlispor

2. Hafta

Ataşehir Belediye Spor - Konak Belediyesi
Derince Belediye Spor - Eskişehirspor
Fomget Gençlik ve Spor - Lüleburgaz 39
Trabzon İdman Ocağı - Çamlıca Spor
Karadeniz Ereğlispor - Adana İdman Yurdu

3. Hafta

Eskişehirspor - Adana İdman Yurdu
Konak Belediyesi - Derince Belediye Spor
Çamlıca Spor - Ataşehir Belediye Spor
Lüleburgaz 39 - Trabzon İdman Ocağı
Fomget Gençlik ve Spor - Karadeniz Ereğlispor

4. Hafta

Ataşehir Belediye Spor - Lüleburgaz 39
Derince Belediye Spor - Çamlıca Spor
Adana İdman Yurdu - Konak Belediyesi
Trabzon İdman Ocağı - Fomget Gençlik ve Spor 
Karadeniz Ereğlispor - Eskişehirspor

5. Hafta

Konak Belediyesi - Eskişehirspor
Çamlıca Spor - Adana İdman Yurdu
Lüleburgaz 39 - Derince Belediye Spor
Fomget Gençlik ve Spor - Ataşehir Belediyespor
Trabzon İdman Ocağı - Karadeniz Ereğlispor

6. Hafta

Ataşehir Belediye Spor - Trabzon İdman Ocağı
Derince Belediye Spor - Fomget Gençlik ve Spor
Adana İdman Yurdu - Lüleburgaz 39
Eskişehirspor - Çamlıca Spor
Karadeniz Ereğlispor - Konak Belediyesi

7. Hafta

Çamlıca Spor - Konak Belediyesi
Lüleburgaz 39 - Eskişehirspor
Fomget Gençlik ve Spor - Adana İdman Yurdu
Trabzon İdman Ocağı - Derince Belediye Spor
Karadeniz Ereğlispor - Ataşehir Belediye Spor

8. Hafta

Derince Belediye Spor - Ataşehir Belediye Spor
Adana İdman Yurdu - Trabzon İdman Ocağı
Eskişehirspor - Fomget Gençlik ve Spor
Konak Belediyesi - Lüleburgaz 39
Çamlıca Spor - Karadeniz Ereğlispor

9. Hafta

Ataşehir Belediye Spor - Adana İdman Yurdu
Lüleburgaz 39 - Çamlıca Spor
Fomget Gençlik ve Spor - Konak Belediyesi
Trabzon İdman Ocağı - Eskişehirspor
Karadeniz Ereğlispor - Derince Belediye Spor


Ataşehir Belediyespor 2-4 Pomurje
Kadınlar Birinci Ligi'nde geçtiğimiz sezon Ataşehir Belediyespor, final maçında Karadeniz Ereğli'yi 7-1 gibi net bir skorla mağlup ederek şampiyon olmuş. Gollerin üçü, ligde gol kralı olan Merve Aladağ'dan; üçü ise Nijeryalı Onome Ebi'den gelmiş.

Bir önceki sezon ise, statü lig usülüymüş ve şampiyon gene Ataşehir Belediyespor olmuş. Üstelik en yakın rakibine tam on puan fark atmış. 22 maçın sadece birinde mağlup olan Ataşehir, topladığı 57 puanla ipi göğüslemiş. (Mağlup olduğu maçın son hafta maçı olduğunu da belirtelim)

Daha büyük bir başarı ise 2009-2010 sezonunda gelmiş: Gazi Üniversitesi Kızılcahamam MNTSpor, güçlü sponsorlarının(!) da desteğiyle sezonu namağlup bitirmiş. Dahası, 105 gol atma becerisini gösterebilen başkent ekibi 10 takımlı ligde 50 puan toplayarak şampiyonluğa ulaşmış.

2008-2009'un şampiyonu ise Trabzonspor olmuş. Karadeniz ekibi 15 galibiyet ve üç mağlubiyetle sezonu 45 puan toplayarak bitirmiş. Dikkat çekici bir nokta daha: Zeytinburnu 141 gol yiyerek küme düşmüş.

Dikkat çekici nokta; sezonlar ilerledikçe takımların direnci ve kulüplerin lige yatırımı artmış. Neticede şampiyon kulüp UEFA Kupası'na katılıyor, Avrupa'ya sesini duyuruyor. Üstelik yerel belediyeler için seçim dönemi de yaklaşmışken, Avrupa'dan iyi reklam olmaz... Bu sene maçlar daha dirençli geçecektir...

İstanbul'un iki takımı ligde mücadele ediyor: Ataşehir Belediyespor ve Çamlıca Spor. Ataşehir, maçlarını Yeni Sahra Stadyumu'nda oynarken Çamlıca'nın tercihi Alemdağ Stadı'ndan yana.

21 Eylül 2012 Cuma

Hakemin Stajı Üçüncü Lig'dir


Geçen sezon da sık sık dile getirdiğim bir olgu vardı: Üçüncü Lig hakemlerin staj yaptığı ligdi. Bu sezon açılalı daha üç hafta olmadan bu görüşümüz gene kendisini kanıtladı. Daha geçtiğimiz gün Pazarspor'lu Levent Kale'yi yazmışken bugün PFDK kararlarını okuyunca şaşkına döndüm.

PFDK'nin yaptığı açıklamaya göre, İstanbulsporlu Müslüm Aydoğan üç maç ceza almıştı. Olası bir hadisedir, bu ülke bir yıllık men cezasını da gördü ancak meraka kapılıp araştırmaya başladım. Zira bildiğim kadarıyla kendisi çok centilmen ve beyefendi bir futbolcudur... Duyduğum şey ilginçti; hakemin, bir dirsek pozisyonu için 'kasten vurdu' raporu tuttuğunu öğrendim. Ancak Müslüm bu durumu şiddetle yalanlıyordu.

Burada ilgi çekici nokta da şu: Bahsi geçen hakem Murat Türkoğlu'nun ilk profesyonel maçı. Geçtiğimiz sezonlarda hep Bölgesel Amatör Lig'de ve genelde şiddetli geçen doğu ekiplerinin maçlarında görev almış. Ha, Müslüm kasten dirsek vurmaz mı? Vurabilir, insanlık halidir; sinirlenmiştir, hırslanmıştır. Ancak bahsettiğimiz oyuncu Müslüm Aydoğan.

2007'de İstanbulspor ile profesyonel olduğundan beri aynı formayı terleten ve kariyerinde 2008-2009'daki Zeytinburnu maçında çift sarıdan gördüğü kırmızı kart haricinde kırmızı kart bulunmayan (hani direkt kırmızıyı bile geçtim) bir müdafaa oyuncusu!

Gerçi, bizim bu ülkede emekli hakemler televizyonda Ergün Penpe'ye tek kırmızı kartı göstermekle övünüyor, şimdiki "stajyerler" ne yapsın!

Süper Amatör'den Süper Lig'e: Dersimspor


Dersimspor'un hikayesi biraz garip aslında, her açıdan.

İsim tescili aşamasında medyanın yarattığı suni gündeme inat, 15 yıl önce amatöre düşen Tuncelispor'u yeniden yaşatma adına Dersimspor adını alarak liglere giriş yapan mavi beyazlılar 2010-2011 sezonunda Bölgesel Amatör Lig'de uzun süre namağlup lider götürdükleri gruplarında ikinci oldular ve il kontenjanı nedeniyle play out oynadılar. Baraj maçında Tunceli Üniversitesi'ni 5-0 yenerek BAL'da kalmaya hak kazandılar.

Geçtiğimiz sezonu ise üçüncü bitirip, gene play out'a kaldılar. 22 maçta sadece 4 kez kaybeden takım; play out maçında Ovacık Ulaşspor'a karşı, 53. dakikada kalecisi kırmızı kart gördüğü için 1-0 kaybederek Süper Amatör'e düştü!

Ancak bu hikaye burada bitmedi...

Dersimspor, federasyona başvurarak Ovacık Ulaşspor'un müsabaka listesinde adı olan bir oyuncu yerine başka bir kulübün lisanslı futbolcusunu oynattığına ilişkin belgelerini sundu. Maç tarihinden tam bir ay sonra federasyon kararını vererek Dersim'i haklı buldu ve maçı 3-0 hükmen tescil etti.

Ovacık Ulaşspor başkanının bu karar sonrası aynı iddiayı Dersim için de ortaya sunması ise cılız kaldı ve sonuca etki etmedi...

25 Nisan 2012'de SAL'a düşen, 25 mayısta tekrar BAL'a yükselen mavi beyazlılar kupada ilk turda Erzincan'ı penaltılarla 4-3 yenerek ikinci tura yükseldi ve ikinci turda da Gençlerbirliği ile eşleşti! Tabii ki, Beşiktaş'ın Dersimspor ile maç yapmasını istemeyen ve ayarlanan dostluk maçını masa başında iptal eden zümreler bu eşleşmeye ne yorum yapacaktır bilinmez lakin her açıdan ilginç bir eşleşme olduğu aşikar!

20 Eylül 2012 Perşembe

Beykoz 1908 Dergisi Çıkıyor!



Türk futbolunun asırlık çınarlarından Beykoz Spor Kulübü, tarihinde ilk kez aylık bir resmi dergi çıkartıyor! Ekim ayında ilk sayısı çıkacak olan dergide güncel süreçlerin yanı sıra geniş nostalji bölümlerine de yer veriliyor.

İlk sayıda Beykoz’un yeni forveti Murat Saim’le yapılmış bir röportajın yanı sıra; kulübün mücadele ettiği Bölgesel Amatör Lig 9. Grup’taki rakiplerine dair geniş bilgiler, 2010-2011 Sezonu’nun kırılma noktalarının irdelendiği analiz yazısı, 1924 Paris Olimpiyatları’nın Beykoz objektifindeki izdüşümü, kulüpten kombine ve canlı maç yayını haberleri ile futbol dışındaki branşlarla ilgili gelişmeler yer alıyor.

19 Eylül 2012 Çarşamba

"White Men Can't Jump" | @maraton

1992 Amerikan yapımı, Türkçemize pek bir bayağı kelime oyunuyla ‘Beyazlar Beceremez’ olarak çevrilmekten beis duyulmamış bir filme gönderme yaparak girişelim paragraflara. Filmde, temel olarak ele alırsak, siyahilerin himayesi altında olan ve yüklü bahis piyasasına sahip sokak basketbolu sektöründe yükselmeye çalışan beyaz bir gencin hikayesi anlatılır. Filmin verdiği alt mesajlardan birisi de şudur; siyahiler genetik yapıları gereği çok güçlü oynayabilir, daha yükseğe sıçrayabilir ancak beyazlar daha iyi organizasyon ve analiz yeteneğine sahiptir! Irkçılığa karşı duruyormuş gibi gözüken bir filmde inceden inceye ırkçılığa omuz veren bir mesaj olması nedeniyle asla hak ettiği (?) yerlere gelememiştir bu film, zannımca.

Salatayı fazla kurcalamayıp ana yemeğe geçelim, derdimiz; laf-ı güzafımız Beşiktaş’tır efendim. Beşiktaş siyahi Türk futbolunun bu sezonluk beyazı gibi görünmüyor mu sizce de? Elazığspor dahil herkesin, hatta Kasımpaşa’nın bile, sükseli sayılabilecek transferler yaptığı bir lige 85-95 doğumlu tam 25 futbolcuyla 
giriş yapan, takımın en “yaşlısı”nın 1979 doğumlu Escude olduğu ve kimsenin favori görmediği Beşiktaş ligin ilk dört haftası nihayetinde:

- En çok gol atan ikinci
- En çok puan toplayan üçüncü

kulüp olmasının yanı sıra yenilgisiz dört kulüpten de birisi.

Üstelik bu süreçte her sene ilk maçlarda büyük sürprizler yapan İBB’yle, geçen sezonun şampiyonu Galatasaray’la, puan(lar)a ciddi ihtiyacı olan Karabük ve Elazığ ile maçlar yaptı. Son üç maçında üçer gol atmayı başaran ikinci Süper Lig kulübü oldu. Bu periyotun güzelliğinde elbette takımın yaşça büyüğü olan ve en çok parayı alan yabancı futbolcularının ciddi sorumluluklar alıp genelde ikişer ikişer goller atmaları büyük pay sahibi oldu. Hani şu dillere pelesenk olan “feda” operasyonları, asıl şimdi su yüzüne çıkıyor bence.

Bu tablo tam tersi de olabilirdi, her türlü ortam müsaitti. Bir düşünün, 1993’teki ilk direktörlük vazifesinden beri kariyerinde iki Türkiye Kupası ve Trabzonspor ile 2003-2004’teki lig ikinciliği haricinde tarihe paragraf düşebileceğimiz bir avantajı olmayan (haksızlık yapma adına söylemiyorum, katiyen; kariyerine saygım büyüktür) Samet Aybaba başta. Futbolcular için sürekli huzursuz olduklarına dair yazılı basında dedikodular çıkıyor. (Ki bu futbolcuların başında gelen/geldiği iddia edilen Fernandes’in ilk bir aylık süredeki performansı ortada) Kulübün transfer ettiği veya profesyonel sözleşme imzalattığı pek çok futbolcu ilk kez şampiyonluk hedefi kovalamak zorunda olan; markalaşmış bir kulübün formasını as oyuncu olarak giyiyor. 

Böylesi camiaların, dışarıda olduğu kadar illa ki içeride de rakibi vardır. Hatta belki de soyunma odasında bile? Kaynamaya hazır kazanlar, İspanya’da haftanın en kötü oyuncusuna takılan lakap misali “haftanın kömürü”nü beklemektedir. Şimdiye kadar kömür piyasası pek bir durgun oldu, kazandaki su gittikçe kaynamış ve taşmaya hazır hale gelmiştir… Beyaz adam ateşi kısmayı başarabilecek mi yoksa kömürleşmeyi kabul mü edecek; zamanla göreceğiz ama bence bu su taşmaz...

/ maraton.com.tr'deki köşe yazım

Levent Kale'nin Hakemlerden Çektiği...

Pazarspor kendisini transfer ettiğinde bu blogda bir yazı yazmıştık hakkında. Meğerse lig başlayalı, Levent'in başı hakemlerin açtığı dertlerden kurtulmamış...

İlk çıktığı maçta kulübü Pazarspor, Anadolu Üsküdar'ı 2-0 mağlup ederken altmış dakika sahada bulunan Levent'in attığı net bir gol, hakem Mehmet Güngör tarafından iptal edilmiş. Pozisyon şöyle:



Bu hafta ilk "resmi" golünü atmayı başarmış Levent. Pazarspor'un 1-0 geri düştüğü Kırıkhan deplasmanında skoru 1-1'e getirmiş ancak 75. dakikada oyundan çıkarken maçın hakemi Murat Erdoğan tarafından kırmızı kartla cezalandırılmış. Merak edip aradım, ilginç bir şey anlattı... Noktasına dokunmadan iletiyorum:

"Maçta, kasığımda çekme olduğu için kulübeye beni değiştirmelerini işaret ettim. İşaretimi hem hakem, hem de gözlemciler gördü... Sonra değişiklik kararı gelince kenara yürümeye başladım. Uzak bölgede olduğum için çıkışım doğal olarak gecikti, koşamadığım için oyundan çıkıyordum ve hakem iki kez gelip acele etmemi söyledi. İkisinde de kasığımı işaret ettim, kendimi sakatlayayım mı diyerek de sordum. Bir şey demedi ve oyuncu değişikliğini gerçekleştireceğimiz anda bana kırmızı kart gösterdi! Ayağımı sahanın dışına attığım an, bir düdük, kart! Bizim çocuklar da şaşırdı, yanına gittiklerinde hakem benim ona "Çıkmıyom lan", "Napacan" gibi şeyler söylediğimi söylemiş; oysa alakası bile yok... İşin daha da ilginci, rakibimiz 81. dakikada 2-1 öne geçtiğinde takım olarak oyunu geciktirdiler; üstelik benim kart gördüğüm pozisyonun aynısı gerçekleşti... Rakibin futbolcularından birisi 85. dakikada oyundan çıkarken kasıtlı olarak geciktirmesine karşın kartı geçtim, uyarı dahi gelmedi! Ben bunu hakeme de, gözlemciye de söyledim: Amacım zaman geçirmek olsaydı, sakatlandığımı herkese göstermişken yere yatıp sahaya sedye soktururdum..."

Ben yorum yapmadan, Levent'in sözlerini ve yukarıdaki pozisyonu iletiyorum. Sizce de hakemler Levent Kale'nin biraz üzerine gitmiyor mu?

17 Eylül 2012 Pazartesi

"Arkandaki Bu Büyük Taraftar..."


Fotoğraf 21 Kasım Stadyumu'ndan, Mardinspor - Sancaktepe Belediye müsabakasından. Tribündeki toplam Mardin taraftarı tek fotoğrafta. Böyle bakınca her şey daha net anlaşılıyor değil mi?

16 Eylül 2012 Pazar

Bir Tokadın Bedeli | Kocaelispor: 1 Altınordu: 1

Kocaelispor'un bahanesi yok, yaş ortalaması; tecrübesizlik; deneyimli rakipler vs vs hepsi geçen senede kaldı. Yer aldıkları 3. Grup'ta 3 takım tarihlerinde ilk kez profesyonel mücadele ediyorlar; iki takım kendilerinden bin kat kötü şartlarda (Mardin ve Diyarbakır). Haliyle "dün dünde kaldı cancağızım" sesleri bir an önce takımda yükselmeli. Durum vahim.

Altınordu için "iyi takım kurdular" dendi, "genç ve dinamik oyuncuları topladılar" dendi; geldiler ve gördük ki hepsi abartmaymış. Bugün penaltıdan gol atamasalardı sadece bir pozisyonları olmuş olacaktı. Vasata yakın bir takım görünümündeler.

Ama önce baştan alalım.



Kocaelispor, hücumda genel olarak Doğan'ı tek bırakan bir sistemi deniyor ancak girilen pozisyonlar da hep ileride çoğalınca geliyor. Emre Akgün ve Aykut Öngel ikilisini daha ileride denerlerse bence gol yollarındaki sıkıntılar çözülecektir. Zira golü de Emre Akgün'ün ayağından buldular.

Orta saha için orta halli bir maç oldu. Zira onlara çok iş düşmedi, düştüğünde de genelde hücum hattı geriye yaslandığı için sıkıntı yaşamadılar pek. Defansta ise Ebubekir Şentürk haricinde hata yapan pek yoktu. Rakibin tüm atakları Ebubekir'in kanadından geldi... Mevki güvencesi sıfıra yakın oynuyor, bence onu ileri çekip başka bir bek bulmalılar.

Kaleci Rıza Altıntaş için çok baz alınacak bir maç olmadı açıkcası. Rakip genelde defansın müdahaleleriyle saf dışı kaldı. Üç kez kaleye kadar gelebilen Altınordu'nun bir vuruşu direkte patladı, penaltısı gol oldu, bir tanesi de az farkla üstten auta gitti...

Kocaelispor'un golü ise organize bir atakla geldi. Ebubekir Şentürk kendi kanadında topu ileri taşıdı; Aykut Öngel'e bıraktı. Aykut'un ortasında rakibin iki kule stoperinin ıska geçtiği topa Doğan Karakuş dokunmadı ve arkasındaki Emre Akgün'ün vuruşuyla top kalecinin solundan ağlara gitti. Bu gol Kocaelispor'un Üçüncü Lig'de attığı ilk goldü...

Gelelim asıl noktaya.

Birileri, kim bilmiyorum, Kocaelisporlu çocuklara farklı bir misyon yüklemiş olsa gerek. Aşırı havalardalar! Görülen sarı kartların nedenlerini sıralıyorum, ne demek istediğimi anlayacaksınız:

- Yan hakeme beş dakika boyunca bağırdığı için Aykut Öngel'e bir sarı kart.
- Rakibin kullanacağı serbest vuruş için durmakta olan topa gelip sinirle vurduğu için Emre Akgün'e bir sarı kart.
- Yere düşünce ayağa fırlayıp hakeme "kart" işareti yaptığı için Ebubekir Şentürk'e bir sarı kart.

Ama asıl bombayı sona sakladım, sıkı durun.

- Bomboş pozisyonda, top kendisindeyken hava atışı yapacağı esnada yanında duran rakip oyuncuya tokat attığı için kaleci Rıza Altıntaş'a bir sarı kart (ve penaltı)

Şaka gibi, değil mi? 1-0 öndesiniz, her şekilde rakipten üstün oynuyorsunuz, adamlar yorulmuş ve ne oluyor? Kaleci, yanında duran rakibe bir tokat atıyor, rakip yerde. Karar penaltı. Bir de bu kaleciyi ayıla bayıla, rica minnet yalvar yakar getirttiler... Yarın bir gün iki puan ihtiyacıyla sıkıntı yaşanırsa ne olacak?



Altınordu'yu ise dürüst olayım, daha iyi ve daha diri bekliyordum ancak sahada kalmaya mecalleri yok gibiydi. Duraksayarak oynadıklarını varsayabiliriz, ilk yarının sonlarına doğru çok hareketlendiler ve bir topları da direkte patladı lakin oyunda etkin oldukları dakikayı toplasanız on dakika anca eder... İlk hafta galip gelince rehavete kapılmışlar sanırım...

Takımın defansında Bayrampaşa'nın geçen yılki şampiyonluğunda büyük pay sahibi olan Sinan Osmanoğlu var. Ancak tek "uzun" o değil. Fizik olarak grubun ve belki de ligin en güçlü ekiplerinden birisi gibi gözüküyor Altınordu.

Defans hattının çok savruk oluşunun bedelini ağır ödeyebilirlerdi, geçen sezonun sürpriz golcüsü Doğan Karakuş birbirinin aynı beş pozisyonda da topu auta atmasaydı... Hep aynı senaryo oldu: Geriden uzun top kaldırıldı; orta sahada Berkay, Sergen veya Aykut topu indirip kalabalık Altınordu defansının arasından sıyrılan Doğan'a attı. Doğan ise iyi sıyrıldı, kaleciyle karşı karşıya kaldı ancak her vuruşu aynı şekilde ve aynı köşeden auta gitti.

Altınordu'da Ozan Sol, Gökhan Yılmaz ve Özkan Toprak dışında üç puanı hak eden bir oyun oynayan oyuncu pek yok gibiydi. Daha vahimi, sanki rakip analizi yapılmamış da doğaçlama oynuyorlarmış gibiydi. Fizik olarak kendilerinden daha düşük bir profile sahip Kocaelispor karşısında kanatlardan bindirip orta - kafa kombinasyonu deneselerdi bir ihtimal maçı alabilirlerdi ancak onlar hep aynı oyunu (doldur-boşalt; ileride çoğal, geride çoğal) denedikleri için bir arpa boyu kadar bile yol kat edemediler.

Böyle giderlerse durumları zor, dirençli ve güçlü bir hücum hattı olan her takıma yenilirler...

Sonuç olarak, oyun anlayışı bakımından birbirine çok benzeyen iki takımın mücadelesinde gülen taraf çıkmadı. Böyle bir penaltıyla ve pısırık bir oyunla bir puan aldıkları için Altınordu'nun sevindiğini sanmıyorum. Keza baskılı ve net pozisyonlara girdiği bir maçta kalecinin yaptığı sersemce bir hareketle iki puan kaybettiği / bir puan kazandığı için Kocaelispor dünyaları kaçırdı diyebiliriz.
























Kocaelispor'un 3. Lig'deki ilk golü. (pek net olmadı maalesef)



Bu da Kocaelispor'un 3. Lig'de yediği ilk gol.

Doğan Karakuş ve klasikleşen kaçırışı.



Doğan Karakuş atakta...

... gene aynı noktadan aut.

15 Eylül 2012 Cumartesi

Kocaelispor - Altınordu {maç öncesi}


İlklerin maçı.

Kocaelispor'un Üçüncü Lig'deki ilk iç saha müsabakası, Altınordu'nun ise (uzun bir aradan sonra) Üçüncü Lig'deki ilk deplasmanı.

Kocaeli'nin durumu malum. Bir dokun bin ah işit. Altınordu ise tam tersi: Geçtiğimiz sezon yönetimsel sahipsizliklerle küme düşülmüşken Buca Futbol Akademisi'nin mucidi ve İzmir'in en kalifiye alt yapı oyuncularını yetiştiren Mehmet Seyit Özkan'ın takımı satın almasıyla yükselişe geçmesi öngörülen bir kulüp oldu.

Geçtiğimiz hafta Üçüncü Lig'in bir diğer takımı Emrespor'a, deplasmanda, gol atamadıysa da gol yememeyi de başardı Körfez. Dahası, birkaç topun çizgiden çevrildiğini söylüyorlar. Doğruysa, Kocaeli defansı lige güzel başladı demektir.

Altınordu ise kendi sahasında ligin yeni ekiplerinden Çorum Belediyespor'u ilk yarıda ve ikinci yarıda attığı gollerle 2-0 mağlup etti. İlk hafta maçları hiçbir şeyin göstergesi sayılmaz elbette ancak iki takımın da defansa büyük önem verdiği izlenimine kapıldım. Kocaelispor, eksiye düşürülmüş puanını düzeltmek ve alt sıralardan olabildiğince uzakta seyreylemek için alçaktan uçacaktır. Altınordu ise tam tersi, hedefleri şampiyonluk veya play off olduğundan (?) bence gereğinden fazla açık oynayabilirler. Kocaelispor'un hücum hattında Doğan Karakuş yalnız kalmazsa bu maçı yeşil siyahlılar rahatlıkla alabilir.

Bu maçtan birkaç gün sonra Türkiye Kupası'nda Altınordu Menemen Belediyespor'la, Kocaelispor ise Beyköy Belediyespor'la oynayacak. Altınordu'nun rakibi daha zorlu olacağından bence birkaç as futbolcuyu riske atmama adına ilginç bir kadroyla da sahaya çıkabilir. Belli de olmaz gerçi bu işler.

Maçın hakemi Sertan Bakan, İstanbul Bölgesi'nden. Geçtiğimiz sezon Üçüncü Lig'de kritik küme düşme hattı maçlarında görev almış. İkinci Lig'de de Kocaelispor'un Diyarbakır'a 3-1 yenildiği maç da dahil birkaç zorlu maçta görev aldığı olmuş...

Spor Toto 3. Lig 3. Grup
İkinci Hafta Müsabakası
İzmit İsmetpaşa Stadyumu
16.00 | 16.09.2012

9 Eylül 2012 Pazar

İlk Haftanın Büyüsü | Derince Belediye 4 - Trabzon Kanuni 0

İlk haftalar her zaman tehlikeli, ters haftalardır. Favoriler yanar, sürprizler hasıl olur, umulmadık puan kayıpları vesaire vesaire. Pis bir durumdur kısacası. Çok denk ekiplerin nice sefer ilk haftanın büyüsüne kapılıp ağır mağlubiyetlerle sahadan ayrıldığı vaki olmuştur.

Keza Derince Belediye-Trabzon Kanuni maçı da böyle oldu. Esasen iki takımın arasında oyun hakimiyeti, pas yüzdesi, orta alan mücadelesi bazında gözle görülür bir farklılık yoktu. Ancak sonuç olarak Derince Belediye 4-0 gibi ezici bir galibiyetle ilk haftadan grubunda liderliğe oturdu. Peki nasıl?


İlk etapta Derince Belediyespor kadrosuna dair birkaç kelam edelim. İleri hatta Samet'i tek bırakıp orta alanı kalabalık ve hızlı oyuncularla doldurma taktiği ilk maçta başarılı oldu. Zira Derince, dört tane gol attığı kadar en az dört tane daha net pozisyon yakaladı ve bunların birini gole çevirdiyse de ofsayttan dolayı iptal edildi. (Ofsayt kararı doğruydu)

Körfez'den transfer edilen Samet Kalkan kalitesini üçüncü dakikada attığı golle ve yarattığı pozisyonlarla gayet belli ediyordu. Bir Kocaeli takımında oynayıp 41 numarayla efsane olma fırsatını Serdar Topraktepe'den sonra yakalamış gibi göründü ama tabii ki ilk maç için çok erken bir kanaat olacaktır. Samet dışında orta saha hattında Tunç Yalçın çok süratli fakat savruk oyunuyla dikkat çekti. Önümüzdeki haftalarda ayaklarına daha iyi hükmetmeyi başaramazsa Derince için çok büyük sıkıntılar doğacaktır. Beykoz'dan transfer edilen Can Kart, duran toplarda tehlike yaratmak dışında maalesef bugünkü oyunda çok etkili olamadı. Dört golün ikisi onun kullandığı başarılı topların tamamlanmasıyla geldi ancak teknik direktör Fadıl Kurt da benim gibi düşünüyor olsa gerek, Can'ı erkenden oyundan aldı. (Bir parantez açmak lazım; oyundan alındıktan sonra Can'ın teknik heyete hiç bakmayıp, tavırlarla stadı terk etmesi hoş değildi)

Defans hattı özellikle ikinci devre çok başarılı bir sınav verdi. Konsantrasyon eksikliğiyle hatalar yapılması makul görülebilecek bir skor varken (3-0) onlar neredeyse hatasız bir performans çıkartarak ilk devrede zaman zaman aksayan koordinasyon ve zamanlama hatalarını azalttıklarını gösterdiler. 

Kaleci Ömürcan için bir paragraf az gelecektir ama... İlk periyotta güven vermiyormuş gibi duran Ömürcan, ikinci devrede net beş pozisyonda kalesini gole kapatarak günün adamı oldu adeta. Ki bu beş "net" pozisyondan birisi de penaltıydı. 3-0'ken kazanılan penaltıda Trabzon Kanuni sporcusunun vuruşunda nefis uzandı ve sonrasında onun başlattığı top ile son gol geldi...


Trabzon Kanuni'nin (eski adıyla Yalıspor'un) ilk hafta basiretsizliği sürüyor. Üçüncü Lig'e yükseldiğinden beri hiçbir ilk hafta maçını kazanamayan Karadeniz ekibinin en kötü başlangıcı ise bu oldu... (Şimdiye kadar Yimpaş Yozgat beraberliği, Yimpaş Yozgat mağlubiyeti, Oyak Renault beraberliği ile liglere başlamış...)

Esasında iki takım arasında çok gözle görülür bir fark yoktu, başta da dediğim gibi. Trabzon Kanuni'nin hücum hattını çok beğendim, Şaban Keleş ve sonradan oyuna giren Mesut Uzun istedikleri topları alamadılar; aldıklarında da yerli yerinde bulunan Derince defansının arasında kayboldular. Buna rağmen çok net beş - altı pozisyon yakalamayı başardılar ancak rakipleri çok hızlı oynayan ve ilk yarım saatte üç gol atıp rahatlamış bir takımdı. Neticede skorun çok erken farka ulaşması da Trabzon Kanuni'nin oyun düzenini iptal etti.

Hiçbir maçta mağlubiyet tek oyuncuya yıkılmamalı, kesinlikle. Ancak bu maçta Trabzon Kanuni kalecisi Ali Karadeniz öyle vahim hatalar yaptı ki neredeyse tek başına rakibe üç puanı hediye etti diyebiliriz. Çok talihsiz bir başlangıç yaptı lige...

Bunun sebebi büyük ihtimalle ilk golün çok sürpriz ve erken gelişiydi. Üçüncü dakikada, defansın uzaklaştırdığı topa Samet Kalkan gelişine öyle güzel vurdu ki top havada falso alıp Ali Karadeniz'in üstünden geçerek kalenin sağ tarafının en dibine gitti doğrudan. Bu şoku atlatamayan Trabzon Kanuni'de  19. dakikada Can Kart'ın kullandığı serbest vuruşta Ali kalesinden telaşla çıkıp topa çift yumrukla girdi ancak top olduğu yerde havalanıp Cenk Özbey'in önüne düştü. Cenk bu ikramı kaçırmayarak farkı ikiye çıkarttı.

Bu golden yaklaşık altı dakika sonra, korner vuruşunda Can Kart arka direğe ortaladı; Ali Karadeniz'in dikkatsizliği neticesinde topu önünde bulan Cenk Özbey ikinci golünü atıverdi... Son gol ise 67. dakikada Tunç Yalçın'dan gelecekti. Tunç, hızlı çıktığı ve ofsayta düşmediği ender pozisyonlardan birisinde Samet Keşiş'in ara pasını iyi yakalayıp kaleciyle karşı karşıya kaldı; erken açılmış olan Ali Karadeniz'den şık bir çalımla sıyrılıp topu çarprazdan boş kaleye yollayıverdi.

Temel olarak iki takımın oyunlarına değinmek gerekirse, skor aldatmamalı. Derince çok vahim hatalar da yaptı; ezbere bir oyun tutturmaya çalıştılar ve ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Neyse ki ikinci devre paslı ve hakimiyet yüzdesi yüksek bir oyuna geçebildiler... 

Trabzon Kanuni ise iyi niyetli bir takım, bazı fevri hareketler haricinde oyunu çirkinleştirmeden; 4-0'a rağmen doksanıncı dakikaya kadar ter akıtarak mücadele ettiler. Bu bir erdemdir, kendilerini tebrik etmek lazım. Kale ve defans arasındaki konsantrasyon ve iletişim sorunlarını çözerlerse bence kısa sürede toparlanacaklardır.



,



Derince Belediyespor'un profesyonel liglerdeki ilk golü, akabindeki sevinç.




İkinci golün sevinç anları.



Üçüncü gol anı ve...


... gol sevinci.



Trabzon Kanuni'nin penaltısı Ömürcan'ın uzanışında erirken...


Dördüncü gol anı.