30 Mayıs 2013 Perşembe

İhsan Mert'in Karadeniz Aşkı


İhsan Mert, 27 Ocak 1984 Sivas doğumlu sağ bek oyuncusu. Boluspor, Tarım Kredi, Karabük, Pursaklar/Kızılcahamam ve Belediye Vanspor formalarını terletti. 

Profesyonel kariyerinde az golü olan bek futbolcularından olan Mert'in tüm golleri Karadeniz takımlarına karşı!

İlk profesyonel golü, 11 Eylül 2005'te Samsun temsilcisi İlkadım Belediyespor'a karşı. Aynı sezonda Gümüşhane'ye de bir golü olan tecrübeli sağ bek; bir sonraki golünü dört yıl sonra Kızılcahamam(Pursaklar) formasıyla Ofspor'a karşı atar. Sonraki golü için o kadar beklemeyen ve üç yıl sonra (bu sezon) Vanspor formasıyla Türkiye Kupası'nda 1461 Trabzon'a gol atan İhsan Mert, yarın itibariyle serbest kalacak.

Karadeniz takımlarının kendilerini koruma adına, savunmaya yapacakları takviye olarak isabetli bir tercih olacaktır :)

21 Mayıs 2013 Salı

Kör Dövüşü



Yerel seçimler yaklaştıkça, futbolun siyasete nüfuz ettiği tablolar daha sık karşımıza çıkıyor. Geçmiş yıllarda makam odasında Mersin İdman Yurdu’na iki futbolcunun transferini açıklayan Kürşat Tüzmen, Eskişehirspor sezon açılışına Sergen’i getirip tüm stada kendisini alkışlatan Kemal Unakıtan gibi bakanları görmüştük. Son dönemde, geçtiğimiz sezonun Birinci Lig play off finali için başbakanın “Adanasporlu kardeşlerimiz kusura bakmayacaklar artık…” demecine müteakip Adanaspor’un hakemin tartışmalı kararlarıyla finalde Kasımpaşaspor’a elendiği de vakidir.

Seçimler yerel seçim olunca, bakanlardansa belediye başkanlarına odaklanılmalı zannımca. Misal Avcılar Belediye Başkanı’na ve onun İBB ile olan kavgasına… Avcılar, malumunuz, CHP’nin büyükşehirdeki ender kalelerinden.

Geçtiğimiz sezon semtin takımı Avcılarspor, Süper Amatör’de şampiyon olarak Bölgesel Amatör Lig’e yükseldi. Grupta kalması için iki İstanbul takımını sıralamada altında tutması gerekirken küme düşme potasında ligi tamamladığı için yükseldiği sezonda gerisin geri küme düştü. (Bu sezon grubunu dördüncü bitirip yükselme şansını kıl payı kaçırdıklarını belirtmekte fayda var.)

Velhasıl-ı kelam, uzaktan bakınca amaçsız bir takımın küme düşmesi olarak değerlendirilebilecek bu düşüş; kulübün gelir-gider tablosunu inceleyince kendisini yalanlıyor. Kulübe Süper Amatör’de şampiyonluk fırsatı tanıyan yegane gelir, maçlarını oynadığı Turgut Özal Stadyumu’nun (Sahi, adına stat dikilmemiş bir siyasi var mı?) çevresindeki dükkanların kira bedeli ve stadyumdaki reklam panoları… Peki İBB ne yapıyor? Bütün bu gelirlerin kulübe akmasını engelliyor, reklam panolarına kendi reklamlarını yapıştırıyor ve gidiyor. Kulüpte de haliyle sıfır transfer, sıfır başarı.

İşin daha kötü boyutu şu: Avcılar’da Avcılarspor için yapılmış olimpiyat ayarında bir stadyum var. İki yıla yakın süredir bomboş bekliyor. Bu lüks stadı belediye başkanı Beşiktaş’a teklif etti, sanırsam kabul görmedi. Süper Lig ayarında, sözün özü. Peki niye “sahibine” verilmiyor dersiniz? Avcılar’ın ortasındaki Turgut Özal Stadı’nın arazisini İBB’ye kaptırmamak için!

Tam bir “kör dövüşü”! Arada kalan; takımın küme düştüğü garantilenmesine rağmen onlarca kilometre uzaktaki deplasmana Edirne’ye giden, amatör liglerin en çok maça etki ettiği bu liglerin takipçilerince onanmış taraftar grubu oluyor. Filler dövüşünce çimen ezilirmiş misali; “Avcılar Gençlik” isimli taraftar grubu bu kavganın tam ortasında, kalbinde, kalıveriyor!

Taraftar grubu Avcılar Gençlik, haliyle tepkili. Grubun sözcülerinden birisi “Bizim tek siyasetimiz futbol, belediye kimin olursa olsun fark etmez…” diyor ve gelecek seçimlerde toplu olarak, takıma yatırım yapmayı vaat eden AKP’li adaya oy vereceklerini imâ ediyor.

Söz uçar, yazı kalır. Yarın farklı bir rüzgar eser ve Avcılar gene CHP’nin kalır; belli olmaz! Kalıcı olan ve silinmeyen şey, o olimpiyat stadı ayarındaki stadın karşısındaki yazı. Üstünden üç kat boyayla geçmişler, gene çıkmamış. Altında “Avcılar Gençlik” imzası var. Ne mi diyor?

“Tesis değil, altyapı istiyoruz.”

Zaten ülke futbolunun başlıca isteği de bu olmamalı mı?

Alper Kaya | Sol Gazetesi - 21.05.2013

19 Mayıs 2013 Pazar

Yeni Neslin Kafası Çalışıyor


Bugün oynanan maçlarla Süper Lig sona erdi ve başkentin tek Süper temsilcisi Gençlerbirliği 15 beraberlikle ligi tamamladı. Ligin bir devresine yakınını sadece beraberlikle geçirdi diyebiliriz! 

Ancak son maç olan Bursa maçında gol atan genç futbolcu Özgür İleri, ilginç bir kariyere sahip. 87 doğumlu genç futbolcunun 2005-2006 Sezonu'nda Dardanelspor ile futbol vitrinimize çıktığını belirtelim.

Türkiye Kupası'nda 2-2 biten Kasımpaşa maçında penaltıdan attığı golle ilk resmi golünü kaydeden Özgür, 2008-2009 Sezonu'nda da Gebzespor'a biri ayakla biri kafayla iki; Pendik'e de bir kafa golü atar. 2010-2011 Sezonu'nda ise Fethiye deplasmanında attığı kafa golüyle Dardanel tecrübesini beş golle nihayete erdirerek başkente uçar.

Geçtiğimiz sezon attığı tek golü 2-2 biten Bursa maçında kafayla kaydeden Özgür bu sezon da Eskişehirspor'a deplasmanda ve final haftasında 2-2 biten Bursa maçında gol atar. İki golünü de kafayla atan Özgür, böylece kariyerindeki toplam sekiz golün altısını kafayla atmış oldu.

Irkçılık Karnemiz Temiz Değil



“Türkiye’de ırkçılık yoktur…” bizim favori sözlerimiz arasındadır. Özellikle son dönemde Türkiye’de ilk kez siyahi futbolculara tribünden muz gösterilmesiyle zirveye çıkan fakat “Benim zenci arkadaşlarım da var” minvalindeki basın açıklamasıyla “Türkiye’de olmayan (!) ırkçılık” tekrar gündeme geldi.
Peki gerçekten de böyle mi?
Öncelikle, “ırkçılık” nedir? Bizdeki yaygın görüş, ten ayrımcılığı. Yani, bir insanın ten rengi senden biraz daha koyu diye ona ikinci sınıf insan muamelesi yapmak, bize göre ırkçılık kavramını dolduran yegane şerefsizlik… Oysa kazın ayağı pek öyle değil… Adı üstünde, “ırk”çılık. Irklara dayalı ayrımcılıklar pek tabii ki bu kavramın en önemli yer doldurucularından. Aynı zamanda siyasi görüş nedeniyle yapılan dışlamalar, cinsiyet ayrımcılığı ve aşırı milliyetçi tutumlar da çoğu düşünüre göre ucundan kıyısından ırkçılıkla dans eden kavramlar… Türkiye’de ırkçılık yok mu acaba?
“Beni bir Arap’a tercih ettiler!” yakarışı takım takım gezen ve nihayet Beşiktaş’a erişen Samet Aybaba’ya ait… Kastettiği “Arap” da, bir dönemler ligimizin gediklilerinden sempatik Mısırlı El Saka!
Zamanında alkışa tuttukları Balili’yi, Sivasspor’a transfer olunca 90 dakika boyunca “Yahudi Piçi” diye kalaylayan da, “Estonyalıları evimizde ağırlarız” diyen de Kayserililer olmasın? Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Aynı Balili Galatasaray tribünlerindeki bir grup kendini bilmez tarafından da ırkçı tezahürata uğramıştı… Ve bu durumu eleştiren Beşiktaş seyircine karşı gayet ırkçı bir pankart açmıştı bir sonraki hafta aynı taraftarlar…
Fenerbahçe tribünlerinin de bir Beşiktaş derbisinde “Ermeni Alen”, “Sünnetsiz Alen” diye bağırdığı da vakidir…
Peki ya sırf siyasi görüşü nedeniyle Fenerbahçe’den kovulan Kemalettin? Irkçılık değil mi bu da? 1980 darbesi sonrası emekçi, devrimci duruşu nedeniyle hiçbir takımda çalıştırılmayan Metin Kurt… Daha da ileri boyuta taşıyalım; Metin Kurt’un sözleşmesi haksızca feshedilince maçlara çıkmayacağını açıklayan üç futbolcunun da sözleşmesinin aynı haksızlıktaki feshi… İnsan haklarına aykırı bu ayıplar, henüz giderilmiş değil. Hala bir futbolcu siyasi görüş sahibi olmayı “ayıp”, “yanlış” biliyor…
Aynı şekilde bundan üç buçuk dört yıl evvelinde Kilis Belediyespor – Diyarbakır Kayapınar Belediyespor maçında son dakikada Kilis’e penaltı çalınmasına sinirlenen bir Diyarbakırlı oyuncunun Trabzon bölgesi hakemlerinden Muhammet Başkan’a “Tabii ya, Lazsınız Kürtleri sevmezsiniz!” diye bağırdığı da kayıtlara geçen olaylardandır… O kadar değişik bir psikoloji içine girmişiz ki, maçın hakeminin herkesin seceresini inceleyip ona göre karar verdiğini düşüneceğiz artık!
Ankaraspor’da top koşturmuş olan De Nigris de bir Meksika gazetesine verdiği demeçte Aykut Kocaman için “Sistematik ırkçılık yapıyor” suçlamasında bulunmuş ve kanıt olarak da Brezilyalı Hamilton’un takıma geldiğinden beri asla Aykut Hoca’dan selam alamadığını göstermişti… Ancak sonra bu demeci Türk medyasında ortaya çıkınca da yalanlamıştı…
Afyonspor’un Ermeni vatandaşımız Hrant Dink’in ölümünden sonra “Hepimiz Ogün’üz, hepimiz Türk’üz” dediği gibi, Kazım Kanat’ın da “Aurelio milli formayı giyerse milli maçta ayağa kalkmam” demeci de ortadadır… Ayağa kalkmak, demişken; maçlarda “Ayağa kalkmayan Ermeni olsun” diye bağıranlar da Zimbabwe liginde maç seyretmiyorlar herhalde!
Ee? Siz hala “Bizde ırkçılık olmaz!” diyerek emin bir şekilde konuşanlardan mısınız?
ALPER KAYA | Sol Gazetesi – 19.05.2013