Medyada gördüğümüz, puan cetvelinde izlediğimiz kadarıyla Diyarbakır çok etkisiz oynamalıydı; muazzam derecede defansif, kontra kovalayan bir oyun içinde olmalıydı. Ama demek ki her şey göründüğü gibi değilmiş. İkinci golü yiyene dek çok etkin oynayan ve net pozisyonları olan bir Diyarbakırspor vardı sahada. Diyarbakır 1-0 geri düştükten iki dakika sonra öne geçti, maç 1-1'ken bir penaltı kurtarıp dönen topta bir de gol bularak 2-1 öne geçti ancak nefesiniz bir yerden sonra yetmiyor. Hal böyleyken "fark" da kaçınılmaz oldu.
"Maç öncesi" yazımda Hakkı oynarsa Beylerbeyi Hakkı'ya rağmen kazanır, diye bir ifade kullanmıştım. 1-1'ken penaltıyı kaçıran ve maç boyunca saç baş yolduran da Hakkı İsmet Şimşek'ti. Daha da çirkini, maç 4-2'yken doksanıncı dakikada oyundan alındığında formayı yere fırlatarak sahayı terk etmesiydi. Kendilerini Amatör Lig'de falan sanıyor herhalde bunlar...
Beylerbeyi 4-1-4-1 taktiğiyle sahadaydı. Anıl Gir'i ileride tek çıkartmanın ödülünü üç golle aldılar. İleri hattaki Anıl'ın geri dörtlüsü Metehan Yatkın - Alper Coşar - Mehmet Murat Uçar - Hakkı İsmet Şimşek, ön libero Recep Doğan, geri dörtlü ise Ulaş Ali Çelik - Erdem Özkurt - Hakan Fırıloğlu - Aykut Karaman ve kalede ise Alptekin Teytey vardı.
Diyarbakırspor ise 4-5-1 diziliminden oluşmuştu. Kalede İbrahim Tekçi, defans kurgusunda Serdar İstemi - Suat Temircan - Bayram Nazlı - Abuzeyt Tekcanlı, orta sahada Mehmet Kızıl - İrfan Haluk İldiz - Ömer Onay - Mustafa Kuru ve onların az ilerisinde Hasan İnci, forvet hattında ise Necati Kalabay vardı.
Hakemden başlamak istiyorum. Maçın hakemi Murat Erdoğan, bir ayı aşkın bir süre dinlendirildikten sonra gene düşme hattını ilgilendiren bir maça atandı ve bu maçı da eline yüzüne bulaştırdı. Maça çıkarken futbolcuları kontrol etmeyerek (ayakkabı, forma vs) ilk hatasını yaptı; ilk devrede Beylerbeyi'nin bir penaltısını çalmayarak ikinci hatasını yaptı, ikinci devrede ise Beylerbeyi atağında ofsaytı süzemeyen yan hakeme ayak uydurup ofsayt pozisyonu sonrası karmaşada penaltı çaldı. Neyse ki penaltı gol olmadı da futbol, hakemden daha adil ilerledi. Vasat, çabuk düşünemeyen bir hakem izlenimi sergiledi. Diyarbakır'ın ilk devrede, Beylerbeyi'nin ise 3-2'den sonraki zaman geçirmelerine sadece şahitlik ederek bir taraftardan farklı portre ortaya koyamadı. Daha da fenası, Beylerbeyi'nin son golünün ofsayttan atılmasına da "es" verdi. Anıl o sahada üç gol attı ama hakemin net beş golü vardı!
Beylerbeyi'ne gelelim. Hakkı İsmet'in profesyonellik dışı tavrını bir kez daha yazmayacağım. Devre arasında kırmızı yeşilli ekip Hakkı'dan kurtulursa büyük patlama yaşarlar. Net. Anıl nihayet üç gol attı, bu hattrick performansını sezon başından beri hak ediyordu. Üstelik (yanılmıyorsam) dizinden bir sakatlık yaşadığı için geçen hafta oynamamıştı. Sakat sakat üç gol atması cabası.
Gol pozisyonlarına gelelim: İlk golde bir Beylerbeyili vurdu, kaleciden seken topu Anıl boş kaleye uzak mesafeden tiplemekte zorlanmadı. İkinci golde dışarıdan içeri doldurulan topu sonradan oyuna giren Kaan Dorak olduğu yerde gerilip yay gibi vurarak şık bir şekilde kritik bir dakikada gole çevirince oyun koptu gitti. Üçüncü gol çok gecikmedi ve Beylerbeyi'nin klasik "beklenmedik gol" statüsüne girdi. Topu süren Anıl'ın önündeki üç defansı da çarprazlamasına dizdirip sollarından sol ayağıyla tam köşeye yolladığı topla Beylerbeyi ikinci kez öne geçti, son darbe de gecikmedi ve ofsayt pozisyonunda aldığı topu kaleciyle birebir pozisyonda Anıl Gir zorlanmadan kaleye yollayarak skoru belirledi.
Diyarbakır'a geçelim.
Defansta Bayram Nazlı gerçekten Üçüncü Lig'in en iyi stoperlerinden birisiymiş gibi durdu, emin olmak için iki üç maçını daha izlemek lazım ama pozisyon kurgusu ve kafa topu hakimiyeti mükemmele yakındı. Yenilen bilhassa son iki golde hiç hatası yoktu.
Orta sahada Hasan İnci, kaptan, skora katkıda bulunmayı hak eden bir oyununa mukabil sıfır puanla evine dönmüş oldu. İlk devre sahada ayak basmadık yer bırakmayan Hasan ikinci devre oyundan koptu. Bu da Diyarbakır'ın sonunu getirdi diyebiliriz.
Sağ açık Mustafa Kuru, çelimsiz görünümüne rağmen top sürme ve ayağında topu tutma becerileriyle en azından puantajdaki yerini hak etmeyen oyunculardandı. Attığı golün dışında iki net pozisyona girecekken son anda Beylerbeyi defansının vücut engeliyle karşılaştı. Süratli, çabuk çıkabilen bir oyuncu. İkinci Lig'de bile iş yapar gibi görünüyor.
Diyarbakırspor'un golleri ise defansın arkasına süzülen Necati Kalabay'ın kale çizgisine paralel pasında Alptekin Teytey'in kontrpiyede kalması üzerine arka direkte bomboş kalan Necati Kalabay'ın ayağından ve defansın arkasına başarıyla sızan Mustafa Kuru'nun hayranlık uyandırıcı derecede tereddütsüz son vuruşundan geldi.
Diyarbakır, 60. dakikaya kadar baskın götürdüğü oyununda dalga dalga gelen Beylerbeyi ataklarına karşı çaresiz kalınca, konsantrasyonu dağılınca ve neticede oyundan düşünce başta da belirttiğimiz gibi fark kaçınılmaz oldu ama üç dört takviye ile ligde kalacak bir hale getirilir izlenimi uyandırdı Diyarbakır. Beylerbeyi ise resmen "Hakkı'ya rağmen" kazanmayı sürdürdü. Artık bir çıkar yolu bulmaları lazım yoksa bu zayıf karnından daha çok darbe yer.
Beylerbeyi'nin golü sonrası...
Diyarbakırspor'un gol sevinci
Kalecinin kurtardığı penaltı
Diyarbakır'ın ikinci gol sevinci
Diyar'da yenilen ikinci golün üzüntüsü
Beylerbeyi'nden üçüncü gol sevinci