16 Ağustos 2012 Perşembe

Otuz Yaş Sendromu

Metin Kurt’un, “Bu ülkede atılan her gol emekçilerin kalesine gidiyor” sözü hiç bu kadar kıymetli olmamıştı belki de. Konu, Üçüncü Lig’deki yaş sınırı olunca mevzuya emekçilerin hükmen mağlubiyeti olarak bakabiliriz.

2008 yılında, Hasan Doğan federasyon başkanıyken önüne konulan yasanın altına imzasını atıyor. Belki kronolojiye vurulsa, imza attığı son yasa bile olabilir. Olay şu: Üçüncü Lig kulüplerinde, 24 ilâ 30 yaş arası sadece altı futbolcu bulundurulacak ve bunların dördü ilk on sekize alınabilecektir. 30 yukarısının hali ise duman! Tabii, her şeyin bir sebebe büründürüldüğü ülkemizde bu futbolcu katili yasanın da kılıfı vardır. Amacımız, Türk futboluna genç futbolcu kazandırmaktır.

Yasa çıktığından beri dört sezon oynandı. Bu dört sezonun hiçbirisinde genç bir futbolcu sükseli bir transfer yapamadı. Bu dört sezonun hiçbirisinde milli kadrolarda genç yükselişini göremedik. Hadi, yükseliş bir yana, son milli takımın yaş ortalamasının bile 28’de seyrettiği ortadayken yasanın faydasının olduğunu iddia etmek komik duracaktır!

Peki bu yasa hiçbir işe yaramadı mı? Yaradı. Ekonomik olarak muazzam bir batağa düşmüş olan İkinci Lig kulüplerine karın tokluğuna 30+ yaştaki futbolcuyu oynatma şansı verdi. Keza ekonomik olarak dipte bile diyemeyeceğimiz kadar kötü durumdaki Üçüncü Lig kulüplerine de hakkını aramaktan uzak, bir ateşin içine atılmış genç bile denemeyecek kadar küçük futbolcuları altın tepside sundu.

Genel olarak, Süper Lig ve Birinci Lig’de genç sirkülasyonunun olmayışı bir yere kadar ülke futbolunu tıkıyor olabilir. Ancak yeni organize edilen ve yaş sınırının da uygulandığı A2 kategorisi bu ihtiyacı giderecek nitelikteyken, ekmeğini 30 yaşına kadar sadece futboldan çıkaran ve tek gayesi evini geçindirmek olan futbol emekçilerinin yaşamına kast eden bu insanlık dışı yasanın taca atılma zamanı geldi de geçiyor bile!

Kaldı ki, Birinci Lig’de yabancı futbolcular için geçerli olan yaş sınırı tek kalemde kaldırılmış ve ülkemiz 32’lik yabancı futbolcuların akınına uğramışken 10 yaşından beri ülkenin taraftarsız, izbe statlarında top tepmiş; ekranda gördüğü ‘Süper’ ağabeylerine özenip bir gün onlar kadar gözde olabilmenin hayalini kurmuş fakat bir şekilde Üçüncü Lig’e sıkışmış olan 29-30 yaşındaki futbolcuların günahı nedir diye sorgulaması gereken de ilk olarak, yabancılara sınırı açanlar değil midir?

Bunu da geçelim, düzenleme gençlik içinse Üçüncü Lig’de 45 yaş üzeri teknik direktör de; hatta menajer de yasaklansa? Yoksa mesele sadece basit bir ‘diş geçirme’den mi ibaret?

İspanya gibi futbol ekonomisinin beşiği sayılabilecek bir ligde bile, alt kategorilerinde yaşanan maddi sıkıntılar birinci ligindeki milyon dolarlık futbolcuların maçlara çıkmamasına neden olurken; bizim ülkemizde Süper Lig topçularının tek derdi; yaz tatili Bodrum’da mı geçsin, Türkbükü’nde mi? Haliyle Üçüncü Lig’de emekliliğe oynayan futbolcuların kafasında da bambaşka soru işaretleri doğuyor.

Ve emin olun, artık onlar sessiz kalmak istemiyor.

Bizden duymuş olmayın ama 2012-2013 sezonu, tüm alt lig kategorilerinde çeşitli eylemlerle vuku bulacak. Yaşasın futbolcunun haklı direnişi!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sizin de söyleyeceğiniz şeyler var ise, eklemekten çekinmeyin lütfen...