21 Ağustos 2012 Salı

İlk Haftadan Iskarta

Süper Ligimiz, ilk hafta maçlarıyla başladı ve benim gözlemlerimce daha ilk maçlar tamamlanmadan dahi, ıskartaya çıktı! Nasıl mı?

Türk futbolunun belli başlı üç sorunu var yıllardır: Kaleci, sol bek ve forvet. Nedendir bilinmez, yetmiş milyon nüfuslu ülkede aynı dönemde iki iyi kaleci çıkmaz! Bir tanesi de, şansımıza. Bak, en son çıkan kaledeki mücadelesinden çok evden aldırtmalarıyla ünlenmiyor mu?

Ergün Penpe’den bugüne istikrarlı bir forma görmedi sol bek mevkimiz… Bir Ferhat vardı, çocuğu 4-0′lık Fenerbahçe maçı sonrası yiyip bitirdiler; şimdi Trabzon’da sonradan oyuna girdiğinde yerine çıkan oyuncuya küfür sayıyorlar!

E forvette de zaafımız ortada. Forvetlerimiz bile iki cinstir: Hakan Şükür tarzında olan ve olmayan!

Bu kısa film şeridinden sonra ligin ilk haftasına dönelim. Efendim, malumunuz son iki maç hariç, oynanan maçların hiçbirisinde takımlar iki gol at(a)madı. Maçlar ya 1-1, ya 1-0! Bu haliyle de eskiden sık sık dalga geçilen Fransa ligine döndü ortamımız. Ancak bunun da bir sebebi vardır tabii!

Bakıyorsunuz, takımların eksikleri ortadayken oturaklı transfer yapabilen neredeyse yok gibi. Transferin bakan odalarından geçtiği coğrafyaları yok sayarsak, eksiğe yönelik; ilerlemeye endeksli bir transfer politikası güden en fazla üç takım vardır ligimizde… Tabii, İstanbul Büyükşehir Belediyespor’un vergilerimizle yaptığı transferleri de üzülerek (!) es geçiyorum…

Misal, çok ilginç bence, Eskişehirspor’un 90. dakikada yediği golle yıkıldığı Akhisar maçındaki ayrıntıya buyurmaz mısınız? Yıllardır forvet mevkiinde eksiklik hisseden, bir türlü istikrarlı ve gole dönük bir orta saha oyuncusu da bulamayan Eskişehir’e golü atan Güray Vural, Eskişehirspor alt yapısından yetişmeydi! Güray’ın Süper Lig’deki ilk golü ise, Denizlispor’un 4-1 yenildiği Fenerbahçe maçında gelmişti. (2007-2008)

Fenerbahçe demişken, sarı lacivertlilerin Elazığ karşısında bulduğu gol çok tartışıldı; yazıldı çizildi. Ben sadece şunu savunuyorum; bir futbolcunun sağlığıyla alakalı bir durum ve aciliyet taşıyan bir pozisyon hasıl olmuşsa top kale dibinde bile olsa oyun durmalı. Ancak Fenerbahçe’nin geçtiğimiz sezon Türkiye Kupası’nda Kayseri karşısında durumu 2-2′ye taşıdığı golü de bu tarz bir pozisyonda attığını düşünürsek çok şaşırmadım diyebilirim!

Kayserispor ise Bursaspor’la yaptığı maçı 1-0 kaybederek lige kötü giriş yapanlardan oldu. İlginçtir, bu iki takım birkaç yıla kadar şampiyonluk mücadeleleri veriyor hatta Bursa’nın mücadelesi şampiyonlukla taçlanıyordu. Şimdi iki gol atamaz haldeler! Bunu şuraya bağlayalım; Türk kulüpleri, buna UEFA Kupalı Galatasaray da dahil, elde ettikleri iyi sıralamaların ve hatta şampiyonlukların maddi dönüşünü ve prestijini layıkıyla kullanamıyor. Bu duruma yol açan birkaç etmen var. İlki, kulüplerin gerçekten “kriz yönetimi”nden anlamayan yöneticilere sahip olması. İkincisi ise, kulüplerin tek gâyeleri kendi cüzdanlarının şişkinliği olan menajerlere tapulanması!

Veya bakanlara…

Birkaç yıl önce İkinci Lig’deyken devrin bakanlarından Kürşat Tüzmen’in odasında transfer imzaları attırdığı futbolculara sahip olan Mersin İdmanyurdu, bu kez de bakanın aracılığıyla Culio’ya imza attırdı. Culio ise sezon boyunca Orduspor’un kafasını şişirmişti, Galatasaray’a dönme sevdasına! İroniye bakın ki, ilk hafta Mersin-Ordu maçı oldu! Çok tartışılan Culio ise 60′dan sonra oyuna girebildi anca…

Haftanın son maçlarında ise Galatasaray, geldiğinde çoğunluğun burun kıvırdığı Umut’la umutlanırken; Gençlerbirliği de geçen sezonun istenmeyen adamı Zec’le üç puanı ve liderliği cebine koymayı başardı. Sanırım, “istenmeme enerjisi” diye bir şey var, Umut ve Zec bu sezon gol krallığında kapışabilir; güzel gol atan kazansın diyelim…

Culio’lara kul olmadığınız, siyasi kartvizitleri forma reklamı gibi taşımadığınız bir sezon dileğiyle; zor ama imkansız değil. İnanırsak, başarabiliriz…

cumhuriyetspro / 21.08.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sizin de söyleyeceğiniz şeyler var ise, eklemekten çekinmeyin lütfen...