30 Ocak 2012 Pazartesi

Ya maçlar 85 dakika sürseydi?


TFF 3. Lig 1. Grup takımlarından birisi Keçiören Sportif AŞ. Bu hafta yaptıkları Manavgat Evrenseki maçını 89. dakikada yedikleri golle 1-0 kaybettiler. Düşme hattındalar. Ama durumları biraz "ilginç". Gelin analiz edelim.

13.11.2011'de oynadıkları, 1-0 önde götürdükleri Sandıklı Belediyespor maçında önce 82. sonra da 89. dakikada yedikleri gollerle 2-1 mağlup oldular ve üç puanı sahada bıraktılar.

Bir sonraki hafta, 20 kasımda, Lüleburgaz deplasmanında 90.dakikada yedikleri golle 1-0'lık üstünlüklerini 1-1'e devşiriyorlar. İki puan da deplasmanda kalıyor böylece.

11 aralıkta çıktıkları maçta kendi sahalarında Menemen Belediyespor'a karşı 1-0 öne geçiyorlar, maça altmışıncı dakikada denge geliyor. Tam bir puan çıkartmışken; 88. dakikada yedikleri golle o bir puan da buharlaşıyor.

İlk yarının son maçında, play off hesapları yapan Bayrampaşa ile karşılaşıyorlar. 90+3'e kadar 0-0 gitmiş olan maçta 93. dakikada gol yiyerek bir puandan oluyorlar.

Ve bu hafta... Kendi sahalarında Manavgat Evrenseki karşısında 0-0 giden maçı 90. dakikada yedikleri golle kaybettiler.

Hesap ortada! Maçlar 85 dakika sürse Keçiören Sportif'in şu an fazladan altı puanı olacaktı. Bu altı puan da onları küme düşme hattında bir sıra daha üste çıkartır, şu an oldukları stres halinde olmazlardı belki de...

Bu tablo ise maalesef akıllara Yılmaz Vurallı Antalyaspor'u getiriyor. Onlar da, hatırlarsanız, 85 -90 dakikaları arasında yedikleri gollerle kaybettikleri puanlar yüzünden Süper Lig'den düşmüşlerdi. Umarız, Savaş Hoca bu kangrenin sebebini bulur ve hasta organı keser atar da; tüm vücut iflas etmez...

Mikrofonlarımız Fethiye'de...

https://p.twimg.com/AkWTFvRCAAAAHO_.jpg

Eskiden, maçlar naklen verilmezken radyolar dönüşümlü maç verdiğinde bir maçta penaltı veya ilginç bir pozisyon olduğunda böyle denirmiş.

Mikrofonlarımız Fethiye'de, penaltı ve gol!

Fethiyespor geçen haftaki gibi rakibini Onur Okan'ın (fotoğraftaki) 2, kaptan Abdullah Apak'ın da bir golüyle 3-1 mağlup etti. Taraftarların desteği gene arkalarında görünüyor...

*fotoğraf: Fethiyespor Twitter Hesabı

Belediye Vanspor: 0 Bayrampaşa: 1


* Vefa amatörden puan alarak çıkma peşinde koşmak kadar; zihinlerde yer ederek yükselmeyi de düşünmeli bence. Maç Vefa Stadı'nda ama bölge halkı "Karagümrük Stadı" demeden bilmiyor yeri...


* Stada geldiğimde her yer kardı ve Bayrampaşa taraftarları ellerinde devasa yürütgeçlerle karı temizliyordu. Maçtan sonra konuştuğum Keçiören Sportif kulüp müdürü Abdurrahman Şahin, "Eee..." dedi, "...taraftar da olmasa üçüncü lig kulüpleri napar acaba?"



* Maça güçlü başlayan taraf, diye bir şey olmadı. İki taraf da sanki çok denk gibiydi. Fiziksel olarak Vanspor'un üstünlüğü barizdi ama top iletimi ve pozisyon konusunda Bayrampaşalılar baskın çıktı.



* Bayrampaşa'da Abdullah Topkara ve Sinan Osmanoğlu maçın ilk periyodunda sık sık geriden bindirmeler yaparak tehlike yarattılar.



* Vanspor'da ise bu süreçte dikkat çeken oyuncu Yaser Hacımustafaoğlu'ydu. Sahadaki en teknik oyuncu oydu diyebilirim.


* İleri hatta Bayrampaşa adına Onur Aydın'ın çok iyi yer tuttuğunu da gözlemledim. Peki neden gol atamadılar? Vanspor'un 1990 doğumlu kalecisi Muammer Yıldırım yüzünden tabii!


* Muammer, maçta sadece ilk yirmi - yirmi beş dakikada değil; kırk beş dakika boyunca çok iyi yer tuttu. Pozisyonları iyi süzdü; birebirlerde hatasızdı. İki kez timing hatası yaptı ama maçın bütününe baktığımızda göz ardı edilebilecek hatalardı.


* Bayrampaşa ve Van forvetlerinin başlıca sıkıntısı son vuruşlardı. Ya son pası yapamadıkları için son vuruşu yapamadılar ya da cılız vuruşlar yaptılar. Ayaklarını nedense korkak alıştırmışlar...


* Bayrampaşa ilk ciddi gol pozisyonunu 36. dakikada buldu: Frikikte gelen topu kale dibinde tamamlamak isterken auta attılar.


* İkinci yarı ise farklı bir Bayrampaşa vardı. İkinci kırk beş dakikanın rahat, kırk üç dakikası Van yarı sahasında geçmiştir. Bunda belki de ağırlaşan sahanın ve kötü hava şartlarının da etkisi vardır, bilemem...


* Üç kez saha çizgilerini çizmek için oyun durduruldu mesela...


* Bayrampaşa için önemli sayılabilecek bir not: Çok gerginler. Kenar kulübesi üç kez hakemle kavga etti. Futbolcuları aşırı gergindi. Oyuna sonradan giren Keçiören Sportif'ten transferleri Eren tekme tokat kavgaya girişti... Ne gereği var?


* İkinci yarı için göze çarpan bazı Bayrampaşalı oyuncular da şunlardı: Topları iyi taşıyabilen Ziya Alkurt, göbekte başarılı frenler yapan ve topu elinden geldiğince dağıtan Tuğrul Göksel ve orta sahanın dinamosu Oğuz Küçük.


* Penaltı gibi penaltıydı.


* Vansporlu oyuncu elini niye topa uzattı acaba?


* Penaltıdan önce ofsayttan bir gol bulmuş olan Vanspor için maç tam anlamıyla tersine dönüverdi. Bayrampaşa adına Sinan Osmanoğlu soğukkanlı bir şekilde gole çevirirken; dürüst olayım hakkı beraberlik olan bir maç için Vanspor'un da çok üzüleceğini sanmıyorum. Hemen hemen elli dakikası senin kale çizginde oynanan bir maçı da kazanma zaten. Ama haklarını da verelim, o kadar atak yediler; bir kez olsun oyunu çirkinleştirmediler.




* Bayrampaşa taraftarı gene muhteşemdi. Hele iki takımı da tribüne çağırmaları...


* İki takımın kadrosu da bir üst lig için çok yetersiz. Bayrampaşa skorlara kanmayıp kadrosunu derinleştirmeli. Takımda yedi forvet varken nasıl son vuruşlar bu kadar kötü olur anlamak mümkün değil. Vanspor ise fiziki olarak ligi kaldırabilecek seviyede ama bu ligde çok sürprizler gördük, dikkat edip puanları cömertçe saçmamalarında fayda var derim...

29 Ocak 2012 Pazar

Zıpla, Zıpla, Zıplamayan .... ?



Görüntü, İstanbulspor'un Maltepe'yi 2-0 yendiği maçtan. Ali Yıldırım'ın golü.
Sizce de bir Hakan Şükür tandansı yok mu?

*fotoğraf: Eser Karadağ

Belediye Vanspor - Bayrampaşaspor {maç öncesi}


* Vanspor için ne düşer diyebiliyoruz ne de çıkar. Ki en tehlikeli takımlar böyleleri. Nasıl sonuçlar alacakları hiç belli olmuyor. Kaldı ki, depremi yaşamış bir takımın hala lige bu kadar şevkle tutunması ayrı bir takdir sebebi. Depremi yaşadılar, her maça farklı farklı statta çıkıyorlar ama düdük çalınca on kişi birden gole koşuyorlar. Taraftarı olsam şampiyon olmuş gibi hissederdim...

* Bayrampaşa ağır aksak ilerliyor. Son dört maçta Manavgat Evrenseki'yi 3-1, Keçiören Sportif'i ise 90+4'teki golle 1-0 yendi. Hacettepe ile golsüz berabere kalıp lider İnegöl'den kendi evinde dört yedi. Biraz klasik: Yarıştığı takımlara zor diş geçirip alttaki takımlara karşı üstünlük sağlayabiliyorlar.

*Kısacası, stres ibresi "konuk" takımdan yana.

* Neden "konuk" yazdık. Maç İstanbul'da, Vefa Stadı'nda. Bayrampaşa'ya biraz daha yakın olabilirdi... (Şaka bir yana TFF'nin tek doğru işi, bir kez daha söylüyorum, Vanspor'a sahip çıkmasıdır)

* Gerçi, biz böyle sanıyoruz. Vanspor yönetimi gün itibariyle yaptığı açıklamada takıma başta verilen maddi sözlerin tutulmadığını; sabit bir stat tahsis edilmediği için "iç saha avantajı" diye bir şeyin söz konusu olmadığını ve koşullarının çok kötü olduğunu söylemiş. (Açıklamalar burada)

* Vanspor'a sahip çıkanlar amatördeki DSİ Vanspor'a neden sahip çıkmadı? Bu da ayrı bir soru işareti.

* Bayrampaşa'da Onur Aydın (7), Abdullah Topkara (6) ve Samet Yüksel (5) takımın en skorer isimleri. Vanspor'da ise Yaser Hacımustafaoğlu (7), Hüseyin Çelik (6) ve Umut Kekilli (3) takımın gol yükünü sırtlanmış durumdalar.

* Vanspor'un maçları istikrarsız seyreyliyor. Bir yeniyorlar, iki yeniliyorlar; iki yeniyorlar, bir yeniliyorlar. Neticede maç açıkcası çok ortada gibi geliyor uzaktan bakınca. Bol gol olmayacağı kesin ama kim kazanır bilemem...

TFF 3. Lig Birinci Grup
21. Hafta Müsabakası
Belediye Vanspor - Bayrampaşaspor
30.01.2012
13.30 | Vefa Stadı

Kocaelispor: 2 Çorumspor: 3


* Klişespor: "Çorum kaçtı, Kocaeli kovaladı." veya "Atamayana atarlar"


* Bir şeyi çok samimi olarak merak ediyorum, Çorumspor gelirken üç puan alabileceğine inanıyor muydu? Kadro olarak hemen hemen denk oldukları Kocaelispor karşısında o kadar beraberliğe yatkın bir oyun içindeydiler ki, gol attıkça şaşırdırlar; şaşırdıkça gol attılar.


* Çorum'un kadrosu için de bir parantez açmak lazım. Defansta Oğuz Özden ve Ali Koçak iyi yer tutuyorlardı. Takım halinde defans ve takım halinde hücum yapabildiler. Yenilselerdi veya puan kaybetselerdi bunun tek ama tek sorumlusu on beş metre uzaktan aynı tarzda iki gol yiyen kaleci Emrah Yılmaz olurdu.


* Kocaelispor neden kaybetti peki? Birincisi; son vuruşları yapamadı. İlk devre dünyaları kaçırdı. Bire birdi iki net pozisyonu, yapamadığı son paslarla da üç pozisyonu harcadı. Golleri de karambol pozisyonlardan veya resmen rakibe zorla gol attırarak yediler.


* İlk dakikalarda Çorum'un bir golü ofsayttan iptal oldu. Beş dakika sonra hemen hemen aynı tarzda attılar, bu kez sayıldı. Çorumspor'un ataklarda öne çıkan isimlerinden Erol Topaloğlu ortaladı, ceza alanından üç kişinin arasından sıyrılıp bir kafa vuruşuyla kaleciyi kapattığı köşeden avladı Çorumsporlu futbolcu.


* Kocaelisporlu çocuklar çok teknik oynamaya çalışıyorlar. Atikler. Ama nafile! Bir pozisyonda rakibi adeta bakkala yollayıp ceza alanına giren futbolcu tükenip topu ayarsızca tepeye atıyor mesela. Kaptan Korhan geçen haftaki Urfa maçındaki gibi gene kritik bir anda bire birde kaleciye nişanladı...


*Kocaelispor'un golleri güzeldi. Baktılar uzaktan vurunca gol oluyor, son on beş dakika hep uzaktan şut attılar; üçü de gol oluyordu çektikleri şutların ama kaleci bir şekilde uzaklaştırmayı başardı.


* Burada bir nokta dikkat çekiyor: Tamam, maddi olarak zayıf olduklarını biliyoruz ama rakibi hiç mi analiz edecek elemanları yok? Kalecinin böyle goller yediğini bilmeden maça çıkılır mı? Yazık...


* Tribün iyice sahipsiz kalmış. İki tezahürat yapıyorlar, sahadaki emniyet görevlileri tezahüratları ağızlarına tıkıyor. Taraftar kadar emniyetçi var; atarın giderin bini bir para. Yazık...


* Çorumspor kalecisi en az dört dakika yatmaktır, yavaşlatmaktır her türlü oyuna girişti; Çorumlu oyuncular değişimlerde toplam üç dakikayı aşkın süre boyunca "yediler". Yedek kulübesinde birkaç oyuncu sürekli tribünü tahrik etti. Başta da sorduk: Çorumspor gelirken üç puanı hayal ediyor muydu acaba?


* Hakem Emre Kosif için de bir paragraf ayırmazsam hatrım kalır. Avantaj kuralından bihaber, uygulamasından ayrı bihaber; her pozisyonun gereğinden fazla içinde (üç tane pas/orta ona çarpıp sekti mesela); oyunu kontrol etmekten ve taçı korneri süzmekten aciz bir yönetim sergiledi. Son yönettiği maç 11 Aralık 2011'de Vanspor-Kastamonuspor maçıydı (O maçta tribündeydim. Vanspor'u katletmişti) Burada akıllara bir soru işareti geliyor: Düşme hattının en tehlikeli maçı, dinlenme evresinden yeni çıkan bir hakeme verilecek kadar değersiz midir? Peki, bu durum TFF'nin, MHK'nin falancanın filancanın çok umrunda mıdır? Geçelim.



* Kocaeli taraftarları bir ara "Adana Demirspor" tezahüratı yaptı. Yeni bir dostluk mu doğuyor?

* Kocaelispor ilk golünü 54. dakikada attı. Zaten 54. dakikadan sonra dört gol oldu sahada. İki takım da elinden geleni yaptı; vermeyince Mabut, neylesin Mahmut...

28 Ocak 2012 Cumartesi

Kocaelispor - Çorumspor {maç öncesi}


* 11 aralıkta Vanspor - Kastamonuspor maçında izlediğim ve yönetimi gerçekten çok ama çok kötü olan hakemi yarın izleyeceğim Kocaelispor - Çorumspor maçına vermiş TFF. Üstelik bir ayı aşkın süredir bu hakemi dinlendiriyormuş... Yarın garip şeyler olabilir sahada.

* Kocaelispor geçen hafta Urfa'ya 2-0 kaybetti. (O maça dair yazımı da 'buraya' tıklayarak okuyabilirsiniz) Ama genel olarak baktığımızda üst sıra takımlarına karşı olmasa da, orta sıralardaki ekiplere rahatça gol atabildiğini görebiliyoruz. (Bugsaş ve Tepecik'e ikişer gol atmıştı mesela ve Tokat'a da dört gol atmışlığı var.) Kocaelispor'un sıkıntısı "denklik" meselesi. Yaşı, kondüsyonu, tecrübesi rakibinden her şartta az olduğu için rahatça goller yiyebiliyor. Ki son bir ayda on yedi gol yedi.

*Çorum ise aynı süreçte on sekiz gol yemiş. Çorumspor'un tek galibiyeti ilk haftada Kocaelispor'dan aldıları 5-0'lık galibiyet. Ligin kalanında Çorum sadece altı gol atmışken; Kocaelispor kalan on beş maçında on bir gol atmayı başarabilmiş.

*Çorum, Kocaeli'den farklı olarak berabere kalmayı başarmış. Yedi beraberliği var (Bu beraberliklerin biri de lider Urfa'dan)

* Maça dair çok söylenecek bir şey yok, Kocaelispor çıkıp topunu oynarsa ve girdiği pozisyonları gole çevirmeyi başarırsa kazanır. Dış sahada sadece iki puanı olan Çorum'un beraberliğe razı bir oyun oynayacağı izlenimine kapıldığım için bu oyunu bozmanın çok zor olacağı kanaatindeyim...


TFF 2. Lig Beyaz Grup
18. Hafta Müsabakası
Kocaelispor - Çorumspor
29.01.2012
13.30 | İsmetpaşa Stadı

25 Ocak 2012 Çarşamba

Ders: Liderliğe Giriş



Kaptan Abdullah Apak'ın ve fotoğraftaki Onur Okan'ın biri penaltıdan olmak üzere iki golüyle ligde ikinci sıradaki Kızılcahamam'ı 1-0 geri düştüğü maçta 3-1 mağlup eden Fethiyespor grupta ikinci sıraya yükseldi. Yenilen Kızılcahamam ise üç sıra birden gerileyerek beşinci sıraya düştü.

Dikkat çekilesi bir nokta: Acaba fotoğrafta kaç Fethiyespor taraftarı var?

Bu da "Liderliğe Giriş" dersinin final sorusu olsun.

*resmin kaynağı: Fethiyespor Facebook Sayfası.

Erkin Baba ve Futbol


Tribün Dergi Facebook sayfasına Erkin Koray'ın 1976 yılında Hollanda Türk Spor ile katıldığı idmandan bir fotoğraf yükleyince 2007'de okuduğum "Mezarlık Gülleri" kitabından bir bölüm geldi aklıma. Erkin Koray'ın 'dökümanterle karışık hikaye kitabı olan Mezarlık Gülleri'ni bu vesileyle sizlere de tavsiye etmiş olalım...

Ve şimdi o bölümü paylaşıyorum, Erkin Koray ve Alfa Yayınları'nın hoşgörüsüne sığınarak.


SEDAT
[Yeraltı Dörtlüsü'nün davulcusu Sedat'tan bahsediyor]

(...)

Futbol oynarken ayaklarımıza tekme atmaktan hiç çekinmez, herhangi bir Anadolu konserinden önce, oralarda bulduğumuz bir sahada maç yaparken:

"Ne yapıyorsun oğlum? Akşama konsere çıkacağız, topallayarak mı çıkalım?" dediğimde "Futbol oynarken kimseyi tanımam abi!" derdi.

- Atamayana atarlar!
- İki çalım atana üçüncüsünü bırakmazlar!

filan gibi bana tuhaf gelen sloganları vardı. Yani, bacaklarına tekme vurup düşüreceksin "üçüncü çalımı" atanı... İşe bak!

Fakat, sonradan hayatta, profesyonel futbol maçlarını izlerken onun bu felsefelerinin (!) herhangi bir şekilde doğru olduğuna da şahit oldum.

Mesela o yüzden, zavallı Rıdvan Dilmen (şu yönden zavallı, yanlış anlaşılmasın) her sakatlıktan kalktıktan sonra oynadığı ilk maçta tekrar sakatlanmak suretiyle, doğru dürüst sahaya bile çıkamadan futbol hayatı bitti ve biz onun o dâhi zekasıyla oynadığı kıvrak oyununu seyretmekten ömür boyu mahrum kaldık. O kendi kendine sakatlanmadı tabii...

Sedat ve Sedat gibi düşünenlerin, "üçüncüsünü bırakmazlar" felsefesi sakatladı onu...

(...)
* Erkin Koray - Mezarlık Gülleri, Alfa Yayınları

22 Ocak 2012 Pazar

Kocaelispor: 0 Şanlıurfaspor: 2


* Spor Toto 2. Lig Beyaz Grup 17. hafta müsabakası biraz garipti.

Kocaelispor burada, Kocaeli nerede?

* Maçın başından, son düdüğüne kadar topa ağırlıklı olarak hakim olan, çalımlar olsun derin paslar olsun oyunu güzelleştirmeye çalışan taraf ligde sondan ikinci sıradaki Kocaelispor'ken, lider Şanlıurfa genel olarak defansa çekilmiş; kontraataklarla çoğalmaya çalışan bir izlenim içindeydi.



* Kocaelispor ilk ciddi atağını yaptığında yirmi beşinci dakikaydı. Kaptan Korhan İşeri, kaleciyle çarprazdan karşı karşıya kaldıysa da topu yan ağlara gönderdi. Bu dakikaya kadar Urfa'nın tüm atakları ya auta çıkıyordu, ya da kornere.



* Şanlıurfaspor ataklarında hep aynı sahneleri gördük: Ya Ahmet Güven topu taşımaya çalıştı ya da İzzet Kaya kendisini defansa unutturup ani bir parlama yapmaya girişti.



* Son beş dakikaya girdiğimizde ise, Urfaspor atak yapabileceğinin yeni farkına varmış gibi tüm oyuncularıyla hücuma yüklendi. Tam ilk yarı berabere bitecekti ki, peş peşe geçiştirilmiş üç dört ataktan sonra Koray Avcı defansın arasına sızdı, ceza alanında iki çalım attıktan sonra topu kalecinin sağından kalenin üst ağlarına yolladı. Dakikalar 44'ü gösteriyordu...



* İkinci yarı, Urfa gene defansif oynuyor fakat Kocaeli bu kez hücumda daha etkili oluyordu. Koray Avcı'nın tatlı-sert değil, direkt sert müdahaleleri yan hakemden "olur" alınca bu kez diğer oyuncular da onun gibi oynamaya başlıyordu. Kocaelispor'un ikinci yarının ilk çeyreğinde iki serbest vuruşu, bir de penaltısı verilmedi.


* Şanlıurfaspor ikinci yarı da ilk yarının benzeri şekilde, nadiren atak yaptı. Yaptığı ataklarda ya kale dibinde topu havaya dikti ya da korner kazandı.


* Bir an öyle bir şekil aldı ki, Kocaeli tribünlerinden "Lidere bak lidere!" sesleri yükseldi. Haklılardı, Şanlıurfaspor yedi - sekiz dakika boyunca geri pas yapmıştı...



* 88. dakikada hücumda çoğaldıkları pozisyonda golü buldu Şanlıurfaspor.

* Kalan dakikalarda Kocaelispor çok bastırdı, bir topu da direkten döndü ama gol atmayı başaramadı...



* Kocaelisporlu çocuklar o kadar hırslılar ki, bazılarının top kayıplarından sonra kendilerini yumrukladığını gördüm. Kelimeler boğazıma takıldı... Ben Kocaelili değilim, ailem dört sene önce Kocaeli'ye taşındı. Toplasanız altı ay yaşamamışımdır henüz Kocaeli'de. Ama stada girdiğimde kalbim sıkışıyor... Acaba bu durumun sorumluları gece rahat uyuyabiliyor mu?




*Ligin en çok gol atan üçüncü takımı, üç kez topu kale dibinde havaya dikti. Ben bu maçı izleyen bir yetkili olsam, oyuncuların veya yönetimin bahis şirketlerindeki hesaplarını inceletirdim. Bugüne kadar alt biten maçı olmayan Kocaelispor karşısında biri 44, biri de 88 olmak üzere sadece iki gol atan bir takım kim ne derse desin dikkat çekicidir.