İnternette, sosyal medyada Kastamonuspor taraftarları haftalardır çığırıyor. "Takımımız batıyor, 46 yıllık kulübü kurtaralım!"
Bu girişimlerini evvela çok olumlu bulduğumu; taraftarın ilk vazifesinin gemi su almaya başladığında çare aramak olduğunu düşündüğümü iletirim. Ancak, mesele Kastamonuspor olunca duruma biraz değişik bakıyorum. Açalım konuyu.
Bundan dört yıl önce, 2008'in kasımında Üçüncü Lig'de lider götürdüğü lig yarışında ikinci sıradaki Gümüşhane'ye 2-0 yeniliyor Kastamonuspor. Takımın yönetim kurulunda yer alan Hakan Başesgioğlu sahaya dalmış, hakemin yolunu kesip hakaretler yağdırmış ancak tepkisinin fiziksel boyuta geçmesini polisler engellemişti.
Hakan Başesgioğlu kimdi? Sporda Şiddet Yasası'nın mucidi Spordan Sorumlu Devlet Bakanı'nın oğlu!
İroniye bak...
Aynı dönemde, Gençlerbirliği ile pilot takım sözleşmesi imzalanmış ve 13 futbolcu ve teknik direktör alınmıştı ancak o sezonu lider bitirip klansmana kalmasına karşın üçüncü sırayı alarak bir sonraki sezon da yoluna Üçüncü Lig'de devam etmişti.
Bir sonraki sezon çok daha büyük bir komediye sahne olan kulüpte, sezona Cemal Çıldır ile başlanmış ve her şey yolunda giderken "İlhan Cavcav bize futbolcu yollayacak ama tek şartı, hocayı da kendisinin yollaması" denilerek Cemal Hoca takımdan yollanmıştı. Peki sonuçta ne oldu? Cavcav'ın yolladığı Kahraman Karataş takımı batağa sürükledi ve son dört hafta tekrar Cemal Çıldır ile anlaşıldı.
Neticede, dört maçın ikisini kazanıp diğer ikisinde berabere kalarak kümede kaldı Cemal Hoca.
Komediler bitmedi.
Cemal Çıldır sezon sonunda yollandı, yerine kendilerinin kümede kalmasının sağlandığı (90. dakikada penaltı golü attıkları) sezonun son maçında Yalıspor'un başında olan Ayhan Alemdaroğlu getirildi! Ayhan Alemdaroğlu ile ligi sekizinci sırada bitiren Kastamonu, mutlak şampiyonluk parolasıyla çıktığı geçtiğimiz sezonda da 11. sırada kalınca tehlike çanları çalmaya başladı iyiden iyiye...
Üstelik işin garip boyutu, Cemal Çıldır'la başlanan sezon bir kez daha nihayete ermemişti. İlk haftaların akabinde tekrar takımdan gönderilen Cemal Hoca'nın yerine önce Mustafa Altındağ akabinde de Sinan Ünal getirildi. Sonra Sinan Ünal gönderildi ve tekrardan Mustafa Altındağ ile anlaşıldı. Ancak iki direktör de ilaç olmadı ve sezonu Ufuk Uysal ile kapattılar!
Kafanızın karıştığını tahmin edebiliyorum.
Daha da ilginci, bu sezona girişte önce Ayhan Alemdaroğlu ile anlaşıldı. (Tekrardan!) Fakat Ayhan Hoca şehri kısa sürede terk etti ve yerine Gençlerbirliği'nin üretimi Avni Okumuş getirildi. Tabii, Avni Hoca'nın bakanın oğlunun saha bastığı dönemde kulübün teknik direktörü olduğunu söylemeye gerek yok.
Şimdi 13 kişiyle idmanlara çıkıyorlar. Diyeceksiniz ki, niye 13? Kulüp transfer yapamıyor, para yok... Daha da fenası anlaşıp kente getirdikleri futbolcular da birer birer şehri terk ediyor!
Kastamonu, sizin de bu kısa özette anlayabileceğiniz üzere bir kısım insanların sirkülasyonuna girmiş durumda. Taraftarın çabasını bu yüzden desteklemiyorum: Kastamonu'nun gemisi değil su almak, yarısından çoğu suya batmış durumda! Bütün bunlar olup biterken sesini çıkarmayıp Gençlerbirliği'nin kulübü besleyeceğini, bakan çocuklarının haklarını savunacağını düşünen taraftarları samimi bulmuyorum...
Benzeri her türlü girişimi yapıp, sonra futbolun siyasetten ayrılmasını savunanları da keza, samimi bulmuyorum! Kulübü play offa kalmaya çalışırken başbakanla görüşen başkent takımı başkanlarını, tesisleri için yıkım kararı varken başbakan yardımcılarını araya sokup yasağı delen yöneticileri, makam odasında transfer bitirenleri...
Hepsinin ama hepsinin futboldan silinmesini temenni ederek yazımı sonlandırırken; kümede son maçla kalınan* sezonda diğer maçın sonucunu beklemek için maçı uzatmalara götürten, maçın işleyişine sürekli müdahale eden Kastamonuspor yöneticilerini de vicdanlarınıza ihbar ediyorum...
*(Kastamonuspor 1 - Yalıspor 0)
31 Temmuz 2012 - cumhuriyetspor
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sizin de söyleyeceğiniz şeyler var ise, eklemekten çekinmeyin lütfen...