25 Temmuz 2012 Çarşamba

39 Yaşındaki Kaleci


Rüştü Ağabey ile Fikret Başkan’ın münakaşası malum, önce başkan “39 yaşında kaleci istemiyorum” dedi; sonra kalecisinden “Bu sözü başkanın tecrübesizliğine veriyorum” lafını aldı. Olaya ‘Sergen olsa ne derdi’ gibi bir çerçeveden bakmayı çok istesem de daha ciddi bir noktayı vurgulamak istiyorum.
Fikret Başkan gene insaflıymış, birileri 30 yaşında futbolcu istemiyor!
Kim mesela?
Yıl 2008, Hasan Doğan federasyon başkanı. Önüne gelen, Fatih Terim tarafından da desteklenen yasanın altına tak; basıyor imzayı. İşte o gün bugündür Türk futbolunun altında her an patlamaya hazır bir dinamit var. Ne bu? Yaş sınırı.
3. Lig’de o günden beri 30 yaşındaki futbolcu oynayamıyor. Geçtiğimiz sezon Bölgesel Amatör Lig’e de yaş sınırı getirdiler (27 yaş ve üzeri sadece dört futbolcu oynayabiliyor kulüplerde) ama öncelikle Üçüncü Lig’i ele alalım. Olay şu: 24 yaş üzeri sadece altı futbolcuyu bünyesinde bulundurma, 30 yaş üzeri ise bulundurmama; sözün özü 24-30 yaş arası sadece altı futbolcu bulundurma zaruriyeti var. Dahası, bu altı futbolcunun sadece dördü ilk on sekizde olabiliyor.
Sebep ne peki? Türk futboluna yeni futbolcular yetiştirmek. Peki, benzeri mantıkla kurulan ve yaş sınırı da olan A2 Ligi niye var? Madem deneme tahtası 57 takımlı Üçüncü Lig olacaksa federasyon bir de A2′yi organize etmek için niye emek sarf ediyor? Lağvetsin!
O kadar kolay değil, değil mi? Peki Üçüncü Lig’de tek gâyesi evini geçindirmek; çocuğuna ekmek alabilmek olan adamların ekmeğiyle oynamak kolay mı? Olmamalı.
Halbuki, Bank Asya 1. Lig’deki yabancı yaş sınırlaması trak diye kaldırılabilmişken ben Demirören Federasyonu’ndan böyle bir hamleyi beklerdim, yalan yok. Zira, bu ülkeye gelen (iyiliği kötülüğü tartışılmaz) 32 yaşındaki Neca, Konyaspor’la anlaşabilirken 31 yaşındaki Serkan Erok sırf askerlik parası çıkarabilmek için Amatör Lig’de oynamak zorunda kalıyor.
Ya da, daha kötü bir tablo.
Üçüncü Lig’de oynayamayan kontenjan ve yasaklı futbolculara İkinci Lig kulüpleri kucak açıyor. Ne güzel, peki nasıl? Ya sadece maç başı, ya da dünya üzerinde emsali olmayan derecede komik paralarla. Kendilerine muhtaç olduklarını bildikleri futbolculardan, onur ve gururlarını oda dışında bırakarak sözleşme imzalamalarını istiyorlar.
Sonra ne oluyor? TFF yönetimi toplanıyor, başkan vekili Ufuk Özerten Üçüncü Lig kulüplerinin başkanlarına diyor ki; “Gelin bu kaşarlara acımayın, kontenjanı da kaldıralım!” Ve sadece bir başkan bu ‘üsluba’ itiraz ediyor, gerisi sus-pus.
Üslubu, sahibine bırakıp asıl mesaja geçelim; zihniyet bu zihniyet, yasa bu yasa ama sorgulanması gereken hususlar var.
İlk etapta şunlar sorgulanmalı:
- Genç futbolcu yetiştirmek için çıkarılan bir yasa, dört yılda kaç meyve verdi?
- Yasa olmasa, iyi oynayan genç futbolcular forma bulamayacak mıydı? (Bizzat biliyorum, Vanspor’da 1995 doğumlu kardeşlerim oynuyor, iyi oynuyor ki formayı alıyor!)
- En tepedeki liglerde yabancı alım-satımı kolaylaştırılırken ve neredeyse sınırsızlaştırılırken bu ülkenin kendi değeri olan futbolcular neden üvey evlat muamelesi görüyor?
- Bu yasa kimlerin işine yaradı? Türk futbolunun mu yoksa borç harç içinde yüzen İkinci ve Üçüncü Lig kulüplerinin mi?
Elmalarla armutları toplamaya çalışmayalım; bu yanlıştan tez vakitte dönelim derim, nacizane.
notis – Yaş sınırına tepki koyan insanlar twitter’da #futbolcuyayaşsınırıkalksın diyor. Üçüncü Lig fikstüründen daha önemli bir gelişmeye kulak tıkamayalım, hayat fikstürünü ‘bay’ geçmeyelim. Arz.


25 Temmuz 2012 / cumhuriyetspor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sizin de söyleyeceğiniz şeyler var ise, eklemekten çekinmeyin lütfen...