31 Temmuz 2012 Salı

Kastamonu'yu Nasıl Kurtaralım?


İnternette, sosyal medyada Kastamonuspor taraftarları haftalardır çığırıyor. "Takımımız batıyor, 46 yıllık kulübü kurtaralım!"

Bu girişimlerini evvela çok olumlu bulduğumu; taraftarın ilk vazifesinin gemi su almaya başladığında çare aramak olduğunu düşündüğümü iletirim. Ancak, mesele Kastamonuspor olunca duruma biraz değişik bakıyorum. Açalım konuyu.

Bundan dört yıl önce, 2008'in kasımında Üçüncü Lig'de lider götürdüğü lig yarışında ikinci sıradaki Gümüşhane'ye 2-0 yeniliyor Kastamonuspor. Takımın yönetim kurulunda yer alan Hakan Başesgioğlu sahaya dalmış, hakemin yolunu kesip hakaretler yağdırmış ancak tepkisinin fiziksel boyuta geçmesini polisler engellemişti.

Hakan Başesgioğlu kimdi? Sporda Şiddet Yasası'nın mucidi Spordan Sorumlu Devlet Bakanı'nın oğlu!

İroniye bak...

Aynı dönemde, Gençlerbirliği ile pilot takım sözleşmesi imzalanmış ve 13 futbolcu ve teknik direktör alınmıştı ancak o sezonu lider bitirip klansmana kalmasına karşın üçüncü sırayı alarak bir sonraki sezon da yoluna Üçüncü Lig'de devam etmişti.

Bir sonraki sezon çok daha büyük bir komediye sahne olan kulüpte, sezona Cemal Çıldır ile başlanmış ve her şey yolunda giderken "İlhan Cavcav bize futbolcu yollayacak ama tek şartı, hocayı da kendisinin yollaması" denilerek Cemal Hoca takımdan yollanmıştı. Peki sonuçta ne oldu? Cavcav'ın yolladığı Kahraman Karataş takımı batağa sürükledi ve son dört hafta tekrar Cemal Çıldır ile anlaşıldı.

Neticede, dört maçın ikisini kazanıp diğer ikisinde berabere kalarak kümede kaldı Cemal Hoca. 

Komediler bitmedi.

Cemal Çıldır sezon sonunda yollandı, yerine kendilerinin kümede kalmasının sağlandığı (90. dakikada penaltı golü attıkları) sezonun son maçında Yalıspor'un başında olan Ayhan Alemdaroğlu getirildi! Ayhan Alemdaroğlu ile ligi sekizinci sırada bitiren Kastamonu, mutlak şampiyonluk parolasıyla çıktığı geçtiğimiz sezonda da 11. sırada kalınca tehlike çanları çalmaya başladı iyiden iyiye...

Üstelik işin garip boyutu, Cemal Çıldır'la başlanan sezon bir kez daha nihayete ermemişti. İlk haftaların akabinde tekrar takımdan gönderilen Cemal Hoca'nın yerine önce Mustafa Altındağ akabinde de Sinan Ünal getirildi. Sonra Sinan Ünal gönderildi ve tekrardan Mustafa Altındağ ile anlaşıldı. Ancak iki direktör de ilaç olmadı ve sezonu Ufuk Uysal ile kapattılar!

Kafanızın karıştığını tahmin edebiliyorum.

Daha da ilginci, bu sezona girişte önce Ayhan Alemdaroğlu ile anlaşıldı. (Tekrardan!) Fakat  Ayhan Hoca şehri kısa sürede terk etti ve yerine Gençlerbirliği'nin üretimi Avni Okumuş getirildi. Tabii, Avni Hoca'nın bakanın oğlunun saha bastığı dönemde kulübün teknik direktörü olduğunu söylemeye gerek yok.

Şimdi 13 kişiyle idmanlara çıkıyorlar. Diyeceksiniz ki, niye 13? Kulüp transfer yapamıyor, para yok... Daha da fenası anlaşıp kente getirdikleri futbolcular da birer birer şehri terk ediyor!

Kastamonu, sizin de bu kısa özette anlayabileceğiniz üzere bir kısım insanların sirkülasyonuna girmiş durumda. Taraftarın çabasını bu yüzden desteklemiyorum: Kastamonu'nun gemisi değil su almak, yarısından çoğu suya batmış durumda! Bütün bunlar olup biterken sesini çıkarmayıp Gençlerbirliği'nin kulübü besleyeceğini, bakan çocuklarının haklarını savunacağını düşünen taraftarları samimi bulmuyorum...

Benzeri her türlü girişimi yapıp, sonra futbolun siyasetten ayrılmasını savunanları da keza, samimi bulmuyorum! Kulübü play offa kalmaya çalışırken başbakanla görüşen başkent takımı başkanlarını, tesisleri için yıkım kararı varken başbakan yardımcılarını araya sokup yasağı delen yöneticileri, makam odasında transfer bitirenleri...

Hepsinin ama hepsinin futboldan silinmesini temenni ederek yazımı sonlandırırken; kümede son maçla kalınan* sezonda diğer maçın sonucunu beklemek için maçı uzatmalara götürten, maçın işleyişine sürekli müdahale eden Kastamonuspor yöneticilerini de vicdanlarınıza ihbar ediyorum... 


*(Kastamonuspor 1 - Yalıspor 0)
31 Temmuz 2012 - cumhuriyetspor

29 Temmuz 2012 Pazar

Karsspor Taksim'de


Takımlarının şike ile küme düşürüldüğüne inanan Karsspor taraftarları Taksim'de protesto gösterisi ve basın açıklaması yaptılar.

foto: Karsspor Facebook Sayfası

25 Temmuz 2012 Çarşamba

39 Yaşındaki Kaleci


Rüştü Ağabey ile Fikret Başkan’ın münakaşası malum, önce başkan “39 yaşında kaleci istemiyorum” dedi; sonra kalecisinden “Bu sözü başkanın tecrübesizliğine veriyorum” lafını aldı. Olaya ‘Sergen olsa ne derdi’ gibi bir çerçeveden bakmayı çok istesem de daha ciddi bir noktayı vurgulamak istiyorum.
Fikret Başkan gene insaflıymış, birileri 30 yaşında futbolcu istemiyor!
Kim mesela?
Yıl 2008, Hasan Doğan federasyon başkanı. Önüne gelen, Fatih Terim tarafından da desteklenen yasanın altına tak; basıyor imzayı. İşte o gün bugündür Türk futbolunun altında her an patlamaya hazır bir dinamit var. Ne bu? Yaş sınırı.
3. Lig’de o günden beri 30 yaşındaki futbolcu oynayamıyor. Geçtiğimiz sezon Bölgesel Amatör Lig’e de yaş sınırı getirdiler (27 yaş ve üzeri sadece dört futbolcu oynayabiliyor kulüplerde) ama öncelikle Üçüncü Lig’i ele alalım. Olay şu: 24 yaş üzeri sadece altı futbolcuyu bünyesinde bulundurma, 30 yaş üzeri ise bulundurmama; sözün özü 24-30 yaş arası sadece altı futbolcu bulundurma zaruriyeti var. Dahası, bu altı futbolcunun sadece dördü ilk on sekizde olabiliyor.
Sebep ne peki? Türk futboluna yeni futbolcular yetiştirmek. Peki, benzeri mantıkla kurulan ve yaş sınırı da olan A2 Ligi niye var? Madem deneme tahtası 57 takımlı Üçüncü Lig olacaksa federasyon bir de A2′yi organize etmek için niye emek sarf ediyor? Lağvetsin!
O kadar kolay değil, değil mi? Peki Üçüncü Lig’de tek gâyesi evini geçindirmek; çocuğuna ekmek alabilmek olan adamların ekmeğiyle oynamak kolay mı? Olmamalı.
Halbuki, Bank Asya 1. Lig’deki yabancı yaş sınırlaması trak diye kaldırılabilmişken ben Demirören Federasyonu’ndan böyle bir hamleyi beklerdim, yalan yok. Zira, bu ülkeye gelen (iyiliği kötülüğü tartışılmaz) 32 yaşındaki Neca, Konyaspor’la anlaşabilirken 31 yaşındaki Serkan Erok sırf askerlik parası çıkarabilmek için Amatör Lig’de oynamak zorunda kalıyor.
Ya da, daha kötü bir tablo.
Üçüncü Lig’de oynayamayan kontenjan ve yasaklı futbolculara İkinci Lig kulüpleri kucak açıyor. Ne güzel, peki nasıl? Ya sadece maç başı, ya da dünya üzerinde emsali olmayan derecede komik paralarla. Kendilerine muhtaç olduklarını bildikleri futbolculardan, onur ve gururlarını oda dışında bırakarak sözleşme imzalamalarını istiyorlar.
Sonra ne oluyor? TFF yönetimi toplanıyor, başkan vekili Ufuk Özerten Üçüncü Lig kulüplerinin başkanlarına diyor ki; “Gelin bu kaşarlara acımayın, kontenjanı da kaldıralım!” Ve sadece bir başkan bu ‘üsluba’ itiraz ediyor, gerisi sus-pus.
Üslubu, sahibine bırakıp asıl mesaja geçelim; zihniyet bu zihniyet, yasa bu yasa ama sorgulanması gereken hususlar var.
İlk etapta şunlar sorgulanmalı:
- Genç futbolcu yetiştirmek için çıkarılan bir yasa, dört yılda kaç meyve verdi?
- Yasa olmasa, iyi oynayan genç futbolcular forma bulamayacak mıydı? (Bizzat biliyorum, Vanspor’da 1995 doğumlu kardeşlerim oynuyor, iyi oynuyor ki formayı alıyor!)
- En tepedeki liglerde yabancı alım-satımı kolaylaştırılırken ve neredeyse sınırsızlaştırılırken bu ülkenin kendi değeri olan futbolcular neden üvey evlat muamelesi görüyor?
- Bu yasa kimlerin işine yaradı? Türk futbolunun mu yoksa borç harç içinde yüzen İkinci ve Üçüncü Lig kulüplerinin mi?
Elmalarla armutları toplamaya çalışmayalım; bu yanlıştan tez vakitte dönelim derim, nacizane.
notis – Yaş sınırına tepki koyan insanlar twitter’da #futbolcuyayaşsınırıkalksın diyor. Üçüncü Lig fikstüründen daha önemli bir gelişmeye kulak tıkamayalım, hayat fikstürünü ‘bay’ geçmeyelim. Arz.


25 Temmuz 2012 / cumhuriyetspor

Güngören'in Heraklitos'u

"Aynı nehirde iki kez yıkanamazsın" diyen Heraklitos'a inat, Abdülkerim Durmaz 3. Güngören seferine devam ediyor.

not: Abdülkerim Hoca'nın kariyerindeki son kulüp de Güngören'di. Daha önceki iki seferinde çok da başarılı olamayan efsane stoper, bakalım üçüncü sıçrayışında başaracak mı?


foto kaynak - twitter

22 Temmuz 2012 Pazar

Özlem Ligi


Süper Lig’de, eski adıyla 1. Lig’de, şimdiye değin 67 kulüp mücadele etti. “Tüm zamanların puan tablosu” malumunuz, üstlerde İstanbul’un üç gediklisi; Ankaragücü ve Trabzonspor vardır… Onlar kadar zirvede olmasa da hayli iyi durumda olan fakat uzun zamandır göremediğimiz, haliyle de özlediğimiz kulüpler aynı ligde mücadele etse nasıl olur sizce?
Kora kor bir mücadele olacağı kesin de, hangi kulüpler olmalı? 12 takımlı bir “Özlem Ligi” inşa ettik, buyuralım nostaljiye…
ADALET
1950’de kurularak İstanbul Ligi’ne katılan, 1958’den 1960 yılına değin en üst kademede mücadele eden kırmızı beyazlı kulüp, Milli Lig’deki son döneminde ise, İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı’nın spor faaliyetlerini yasaklaması nedeniyle maçlarını sıklıkla başka şehirlerde oynamak zorunda kalmış… 1971’de adını Alibeyköy Adalet yaparak renklerini de turuncu – maviye devşirmiş; 80 darbesiyle adındaki Adalet’i de bir kenara bırakıp yola Alibeyköy olarak devam etmiş…
2009-2010 yılında 3. Lig’de sezonun son maçında İnegöl’e bir gol daha atamayarak 1-1’lik skorla küme düşen Alibeyköy, bir sonraki sene Bölgesel Amatör Lig’de play out’a kalarak Süper Amatör Lig’den gelen İstanbulspor’a yenilerek en dibi görecek; 2011-2012 sezonunda ise Süper Amatör’den yükselmek için oynadığı play out maçında Beykoz’a 2-0 yenilerek dramını arttıracaktı…
  • Süper Lig’deki son maçı (maç Bursa’da oynanmış): Adalet 0 – 1 Şekerhilâl (Gol: Nazmi Meriç)
ALTINORDU
1923 yılında Altay Spor Kulübü’nden ayrılan grubun kurduğu kırmızı – lacivert renklere sahip İzmir kulübü, 1959’dan 1970’e kadar sadece 1965-1966 sezonu hariç Süper Lig’de mücadele etmiş, düştüğü 1970’ten beri de Süper Lig görememiş…
Düşüş kademeli ve sert olmuş: 1992’ye değin (1978-1979 sezonu hariç) bir alt kademedeyken, sonrasında dibi görmüş… Ancak silkindiği 2003’te tekrardan aktif hale gelip yeşil sahalara ağırlığını koymuş; üç yıl gecikmeyle de olsa bunun meyvesini alarak önce 2006-2007 sezonunda Üçüncü Lig’e, sonra da 2007-2008 sezonunda İkinci Lig’e yükselmiş. Ancak 2008-2009 sezonunda tekrar geldiği lige dönmüş ve iki yıl rötarla 2011-2012 sezonunda yeniden İkinci Lig’e “Merhaba” demiş…
  • Süper Lig’deki son maçı: Altınordu 0 – 0 Vefa
ANKARA DEMİRSPOR
Ankara Demirspor; federe ligler kurulduğunda bölgesel ligde şampiyon olup çıktığı ve tam 13 yıl aralıksız mücadele ettiği 1. Lig’den düştüğü 1970-1971 sezonundan bu yana zirveye hasret.
İnişli çıkışlı grafiği ligler arasına raks etmeyi 2006’da durdurmuş. İbre tam da Üçüncü Lig’e çakılmış kalmış! Son dört yılda iki kez yükselme gruplarına kalmasına karşın 2010-2011 ve 2011-2012 sezonlarında düşme hattından kurtulma mücadelesi verdiği gözlerden kaçmayan başkent ekibi, belki hasretini 32 yıla çıkarttığı Süper Lig’e çok uzak amma ve lakin, mesafeler sorun olmazdı, Amatör Lig’e bu kadar yakın olmasaydı…
  • Süper Lig’deki son maçı: Eskişehirspor 3 – 1 Ankara Demirspor (Goller: Vahap Özbayer, Fethi Heper, Ender Konca / Şevki Şenler)
AYDINSPOR
1990-1993 yılları arasında Süper Lig’de oynamış olan siyah beyazlılar, ilk maçlarında deplasmanda Fenerbahçe’yi 6-1 yenerek lig tarihinde sarı lacivertlilere beşten fazla gol atan tek takım olmuştu… Bu galibiyetin altında ise bir dram yatıyordu: Bir önceki sezon “Aynı isimle iki takım liglerde oynayamaz” kuralıyla lağvedilen İkinci Lig şampiyonu ‘Bursa B Takımı’, Aydınspor’un şampiyon kadrosunun iskeletini oluşturuyordu.
Sonradan vasat sezonlar yaşayan Aydınspor 3 yıl içinde küme düşer; 2002’ye kadar bir altta, 2006’ya kadar onun da altında ve 2009 yılında tarihinde ilk kez amatör kümeye düşer. Yetmez! 2011’de ligden çekilir ve 1. Amatör Küme’ye düşer… Onun yerine “belediyespor”, Aydın 1923 olur ve tekrar liglere döner…  Özerk yaşadığı son yıllarda çektiği ekonomik sıkıntılar sıkça ulusal basında da haber olmuş fakat gerek halkın kaybolan ilgisi, gerekse sportif başarısızlıklar bu sıkıntıları doğurmuş. Ve en nihayetinde kendi sahası ve tesisleri olan bir amatör kulüp haline getirmiş Aydınspor’u…
  • Süper Lig’deki son maçı: Aydınspor 2 – 0 Sarıyer (Goller: Hakan Şimşek, Tayfun Hut)
BEYKOZ
Türk futbolunun en eski takımlarından birisi olan 1908 kuruluşlu Beykoz, son yıllarını bölgenin belediye başkanı, kendi kulüp başkanı ve taraftar grubu arasındaki çekişmelerle geçiriyor olsa da; 1958-1966 yılları arasına Süper Lig’e farklı bir hava katıyordu…
1966’da Süper Lig’den düştüğünden beri, yüzü çok da gülmedi Beykoz’un. Sık sık düşüp geri çıkmalar yaşadığı 2. ve 3. kademe liglerimizde (toplam 3 kez yükselip, 4 kez düşmüş) 2001’de 10 yıldır oynadığı 2. Lig’den düşerek tarihinde ilk kez 3. Lig görür. 7 yıl mücadele ettiği 3. Lig’de de ekonomik sebeplerle tutunamaz ve tarihinin ilk amatör küme macerasına yol alır… Üstelik sahası ve tesisleri zapt edilmiş halde! 2011-2012’de ilk kez mücadele ettiği Bölgesel Amatör Lig’de ise, yeni bir dramın kapısından döner: En alta, Süper Amatör Lig’e, düşmemek için çıktığı “play out” maçında Alibeyköy’ü 2-0 yenerek Bölgesel Amatör Lig’e ‘Devam!’ der.
  • Süper Lig’deki son maçı: Beykoz 2 – 1 Hacettepe (Goller: Niyazi Camgöz [2] / Ünsal Gönen)
GÖZTEPE
İlk olarak 1959’da yükseleceği Süper Lig’de, bu başarıyı dört kez daha gösterecek olan sarı kırmızılılar; aslen 1925’te Altay’ın bünyesinden ayrılan bir grup olarak dikkat çekiyor. 1968-1969 sezonunda, UEFA Fuar Şehirleri Kupası’nda yarı final oynayarak bu başarıya ulaşan ilk Türk kulübü de olan Göztepe, son yıllarda ise bu başarılı geçmişinden ziyade ekonomik ve siyasi çöküşlerle anılıyor. 2003’te düştüğü Süper Lig’den, çok uzaklara savruldu…
Dinç Bilgin dönemi sonrası 2011’e kadar kör topal ilerlettiği mücadelesi Amatör Lig’le neticelenmiş, koca takımın tarihine yakışmayacak şekilde Aliağa Belediyespor satın alınıp hülle yoluyla 3. Lig’e çıkılmış… Geçmişi sportif başarılarla ve rekorlarla dolu bir kulübün bu hallere düşmesinin sorumluları da hesap vermeliydi; olmadı! Artık yoluna biraz da “şüpheli” bir şekilde devam ediyor Göztepe…
  • Süper Lig’deki son maçı: Göztepe 1 – 1 Fenerbahçe (Goller: Cem Baki / Sergiy Rebrov)
İZMİRSPOR
Metin Oktay, Tarık Gencay, Seyfi Talay gibi futbolcuları yetiştiren kulüp olarak ün kazanan İzmirspor, 9 yıllık Süper Lig tecrübesine binaen, 1969’dan beri kadrajımıza giremeyerek dikkat çekiyor. Daha önce 1967’de tattığı küme düşme tecrübesini bir sonraki yıl şampiyonlukla neticelendirmişse de, 1969’un dönüşü hala gerçekleşmedi…
Bir diğer İzmir takımı olan Altınordu’nun düşüşüne benzer bir düşüş yaşayan “Şimşekler”, 3 kez geri dönmeyi başardıkları 2. kademedeki ligden (şimdiki ismiyle Bank Asya 1. Lig) son olarak 2004’te düşmüş, 2008’de düşüş tekrarlanmış ve beklenen son 2010’da gelmiş: İzmirspor tarihinde ilk kez amatöre düşmüş…
  • Süper Lig’deki son maçı: Vefa 2 – 1 İzmirspor (Goller: Zeki Temizer [2] / Savaş Mutlu)
FATİH KARAGÜMRÜK
Türkiye’ye üç büyük haricinde bir yabancı kulübü getirip onunla maç yapan ilk takım olan Karagümrük, Selanik Karması’yla oynadığı maçı 3-2 kazanarak bir efsaneye girizgah oluşturuyordu. 1958 yılında yükseldiği Süper Lig’de 5 sezon oynadıktan sonra en alta kadar düşerek 1980’de dibi görür. Ancak yükseliş dipten gelir ve iki kademe birden yükseldiği 3 yılda Süper Lig’e (o dönemler ismi 1. Lig tabii) yükselir. Fakat bu sevinç kısa sürer ve yükseldiği sezon küme düşer Karagümrük… 1984’ten beri de bir daha gelmez yakınlara…
Düşüşler, yükselişler çok sık gözlenir yine de. 2011-2012 sezonuna değin çeşitli kategorilerde toplam dört kez şampiyonluk tadan kırmızı siyahlılar, beşinci ve belki de en anlamlı şampiyonluğu 2012’de tadacaktır: Amatör Lig’de şampiyon olup 2012-2013’te 3. Lig’de oynamaya hak kazanarak profesyonel liglere dönüş yaparlar…
  • Süper Lig’deki son maçı: Trabzonspor 2 – 0 F.Karagümrük (Goller: Turgay Semercioğlu, Levent Erköse)
MALATYASPOR
Türk futbol tarihinde Süper Lig’e daha şaşalı bir çıkış yaşanır mı bilinmez? Malatyaspor 1984’de Süper Lig’e, 2. Lig’i namağlup bitirerek yükselecektir! 1990’a kadar oynadığı ligden düşüp, 11 yıl sonra geri gelecekse de, 2006’da acı son onların da kapısını çalacak; kendi kalelerine attıkları golle küme düşeceklerdir kırkıncı yıllarında…
Sonrası çok tanıdık: 3 yıllık Bank Asya 1. Lig mücadelesi, 1 yıllık 2. Lig ve bir o kadarcık 3. Lig mücadelesi nihayetinde 2011’de Amatör Lig’e düşüş… Fakat gerçek Malatyaspor sahipsiz bırakılarak “Yeni Malatyaspor” isimli suni bir oluşuma yönlendirilen Malatya halkı bunu pek önemsiyora benzemiyor… 2011-2012 sezonunda Bölgesel Amatör Lig’de sonuncu olarak Süper Amatör’e düşen Malatyaspor, artık geri gelecek gibi de görünmüyor!
  • Süper Lig’deki son maçı: Gaziantepspor 1 – 0 Malatyaspor (Gol: Ömer Erdoğan [k.k.])
ŞEKERHİLÂL
Milli Lig dönemlerinde Şekerhilâl olarak mücadele eden, sonradan 2. Lig’de adını Şekerspor yapan ve o isimle de Süper Lig’de mücadele etmiş olan Ankara ekibi; aralıklarla toplam 10 sezon en üst düzey ligimizde boy göstermiş. Bilhassa 2000’li yıllarda şeker fabrikalarının özelleştirilmesi kararının alınmasıyla, malî anlamda zor günler yaşamaya başlamış olan Şekerspor 2004-2005 sezonunda o sırada mücadele etmekte olduğu 2. Lig B Kategorisi’nden çekilmişti! 2005-2006 sezonunda özel bir inşaat firması tarafından satın alınmış ve bu el değişimi takıma lig atlatmıştı… 2. Lig’deki ilk sezona Tamer Tuna, Sergen Yalçın, Ahmet Dursun gibi isimleri transfer ederek rüzgar gibi girmişti…
Yıldızlar topluluğu uygulaması, Türkiye’deki diğer örneklerinde olduğu gibi Şekerspor’da da (O dönemki adıyla “Etimesgut Şekerspor”da da) başarısız olmuş ve takım kısa sürede dağılmıştı. Bunun getirdiği tecrübe, yönetimi daha farklı kadrolar kurmaya itmişti… Son olarak 1997-1998 sezonunda mücadele ettiği Süper Lig’e 13 yıldır hasret olan kulüp, 2. Lig’deki sürecinde kez daha isim değiştirerek “Beypazarı Şekerspor” halini aldıysa da 2011-2012 sezonunda “Akyurt Şekerspor” olarak bir kez daha değiştirildi.
  • Süper Lig’deki son maçı: Antalyaspor 3 – 3 Şekerspor (Goller: Nuri Kamburoğlu, Ahmet Sönmez [2] / Hakan Keleş, Tanser Aydın [2])
VEFA
Beykoz’la aynı sene kurulmuş olan Vefa Spor Kulübü, profesyonel futbol sezonunun ilkinde; lig üçüncülüğü tattı. Dört yıl sonra küme düştüyse de, iki yılda toparlanıp Milli Lig’e dönüş yaptı ancak dokuz yıl sonraki, 1973-1974 sezonundaki düşüşü toparlayamadı: 2000 yılında düştüğü Amatör Lig’de en dibe kadar vurdu…
Vefa’nın düşüşünde en büyük pay sahibi olan etmenlerden birisi, şüphesiz, 1970’li yıllarda İstanbul halkının semt takımlarını sahiplenmeyi hor görmesi ve o dönemlerde bilhassa Avrupa liglerinde de boy göstermeye başlayan Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe gibi kulüplere kucak açmasıdır. Bu sahipsizlik, kendisini sportif başarısızlıklarda belli eder ve bittabi, Vefa Spor Kulübü ne ilk ne de son kulüp olmuştur bu başarısızlıkların semeresini alan…
  • Süper Lig’deki son maçı: Vefa 0 – 1 Kayserispor (Gol: Erdinç Sandalcı)
ZONGULDAKSPOR
1945 yılında Kömürspor adıyla kurulan, 2. Lig’e alınınca da adını Zonguldakspor olarak değiştiren kırmızı lacivertliler; 1973-1974 sezonunda yükseldikleri Süper Lig’de 14 yıl aralıksız mücadele ettikten ve 3.lük, 4.lük tattıktan sonra yaşadığı düşüşle, Süper Lig’e olabilecek en büyük uzaklığı yakalayarak “Özlem Ligi”ne katıldı: “İşçi Milli Takımı”, yaşanılan yönetimsel hatalarla küme düşmenin ötesine geçti.
Yaşanan borç batağı, kulübü önce iflasa; sonra hülleye itti: 2010 yılında Bölgesel Amatör Lig’den Süper Amatör Lig’e düşmemek için oynadığı maça yedek kadroyla çıkıp Demir Madencilik Dilaverspor’a 4-2 yenilerek hem mahalli liglere düşmüş oldu, hem de tarihe karıştı. Demir Madencilik’in adı Zonguldak Kömürspor yapılarak taraftarın önüne sürüldü… Ancak bu hamle de başarılı olamadı zira Zonguldak Kömürspor zar zor play outla kümede kalabildi 2011-2012 sezonunda.
  • Süper Lig’deki son maçı: Zonguldakspor 1 – 1 Sakaryaspor (Goller: Fikret / Ümit Gürsoy)


FutbolExtra Temmuz 2012

21 Temmuz 2012 Cumartesi

Şike Savcılarına Açık Çağrı

Sayın şike savcısı, (artık hangisine veya hangilerine denk gelirse)

Bir yıl boyunca Türkiye futbol gündemini Fenerbahçe, Trabzon ve Giresunspor odaklı bir soruşturmaya maruz bıraktınız. Gece gündüz, yatıp kalkıp tutuklu yargılanan başkanlar ve tutuksuz yargılanan futbolcuları tartıştık. İyi, güzel. Ne oldu? Ne değişti? Türkiye’den şikeyi temizleyebildiniz mi sayın savcı(lar)?

Temizleyemediniz.

Üstelik, temizlenmesi yolunda radikal adımlar atılmasına da vesile olamadınız, ne acı! Ancak ben, naciz bir kalemşor olarak Alper Kaya, sizlere açık çağrıda bulunuyorum! Gelin, elinizi bu ülkenin dördüncü kademe ligine atın. Bugüne kadar kimsenin çomak sokamadığı o arı kovanına gerekirse çıplak dalın! Merak etmeyin, düşündüğünüzden daha çok destekçiniz olacaktır; korkmayın! Metin olun! Cesur olun…

Ben size açık adres de gösteririm gerekirse.

Mesela, öyle on-yirmi yıl önceye dalmaya gerek yok! Dört ay önceye gidelim mi sayın savcı(ları)m?

Karsspor Üçüncü Lig’den nasıl düştü acaba? Ben size birkaç maçın dökümünü, benim ağzımdan ileteyim. Gerisi size kalmış?

Son iki haftaya girerken İkinci Grup’ta küme düşecek son iki takıma dört aday vardı:

Küçükçekmece (37 puan), Kars (36 puan), Oyan Renault ve Arsin (35′er puan)

Peki ne oldu?

Son hafta Kars, Küçükçekmece’yi 3-0 yendi ve ikisi birden küme düştü! Nasıl oldu acaba?

Sondan ikinci hafta.

Arsin, başkentte; o zamana değin 35 haftada sadece dokuz maç kaybetmiş, grubun ikincisi ve en kaliteli kadroya sahip takımı olan Keçiörengücü’ne konuk. Ne oldu? Keçiörengücü 44. dakikada öne geçti; ikinci yarı 72. ve 74. dakikalarda attığı gollerle Arsin üç puanı koydu cebe. Keçiörengücü, Melih Gökçek’e göbek bağıyla bağlı bir kulüptür sayın savcı(lar). Gökçek ailesinin futbolun başına sardığı Ankaraspor derdi de malumunuz… Futbolen sabıkalı bir güruhun incelenmeye değer performansına ekleyebilir miyiz sizce de bu maçı? (Bilindiği üzere, Ankaraspor’un Bursaspor ile yaptığı ve 3-0 yenildiği maç tescillenmiştir, şikelidir)

Asıl komedi Nazilli’de. Evinde maç kaybetmemesiyle Avrupa arenasında da rekora koşan lider Nazilli Belediyespor, Oyak Renault’a 3-1 kaybediyor! Tüm grup şokta… Peki “şeytan bunun neresinde”? Maçın hakemi Öner Fırat, daha bir hafta önce Belediye Bingölspor’un Karsspor’u 2-0 yendiği maçı yönetmiş! Yani, koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nde başka hakem bulunamamış gibi küme düşme hattında kapışan takımlara ters hakemler atanıyor… Yetmiyor.

İstanbul’da Küçükçekmece, Sivas Dört Eylül’ü ağırlıyor. Sivas ne düşmeye, ne çıkmaya oynuyor. Maçı izliyorum, sağımda şikeden tutuklanan Tepecikspor başkanı, solumda Ünyespor’un eski antrenörü. Tepecik başkanı sürekli gülüyor. Soruyorum, “Başkanım, hayırdır?”

Ne cevap verse beğenirsiniz?

“Çekmece iyi ‘çalıştı’ bu maç için, kalacaklar sanırım kümede…”

Garip geliyor tabii. Ama maçta öyle şeyler oluyor ki, inanılmaz! Sivas ekibinin iki stoperi, ellerindeki tüm topları rakibe veriyorlar ancak İstanbul ekibinin forvetleri gününde değil! Öyle raddeye geliyor ki, 60. dakikada belediye takımı net pozisyonda kendi kalesine gol atıyor! Tribünde herkes kahkahalara boğuluyor…

Ne acı… O maçı Küçükçekmece 2-1 kazanıyor, akıllarda ise Sivas Dört Eylül’ün sahada oynayan tek futbolcusu Levent Kale’nin boğazına bir taç pozisyonunda sarılan Küçükçekmece teknik direktörü kalıyor!

Kars o hafta Yalıspor’la 0-0 berabere kalıyor; hakem atamasında standarda bakın; o kadar iyi bir hakem atanmış ki Yalıspor-Karsspor maçına, aynı isim bir sonraki hafta İkinci Lig’de küme düşme hattını ilgilendiren Eyüpspor-Beypazarı Şekerspor maçına atanıyor! Geçiyoruz…

Son hafta.

Küçükçekmece, Kars’a 3-0 yeniliyor.

Oyak Renault, Maltepe’yi 3-1 yeniyor. Bir adet bozulmuyor ve maçın hakemi olarak atanan Hüseyin Altıntaş, Kars’ın küme düşmeyi aylar önce garantileyen Kepez Belediyespor’a 3-2 yenildiği maçın hakemi oluyor. MHK, Bursa ekibi Oyak Renault’a çalışıyor!

Geçiyoruz.

Arsin, Orhangazi’yi 4-1 mağlup ediyor. İroniye bakın, Orhangazi’nin hocası, Ersun Yanal’la karşılıklı şike suçlamalarında bulundukları Cafer Aydın!

Ve olmayacak olan şey oluyor, Karsspor ve Küçükçekmece; 40′ar puanla 41′er puan toplayan Arsin ve Oyak Renault’un gerisinde kalıp küme düşüyorlar.

Şunu pek tabii savunabiliriz; “Efendim, Kars da Yalı’yı yenseymiş!”

Tabii ki, keşke yenseymiş. Lakin, Yalıspor onurlu davranmış olacak ki; play off kovaladığı (ve neticede play off’a kaldığı) bir sürece leke düşürmek istememiş olabilir…

Bu kadar açık mektup yazmışken, ironinin de dibine vuralım izninizle!

Karsspor, bundan iki sene önce İkinci Lig’den küme düştü. Son maçta, kazansaydı kümede kalacaktı. Keza, rakibi Pursaklarspor (şimdiki adıyla Kızılcahamamspor) da kümede kalmak için mutlak puana ihtiyaç duyuyordu. Maç 1-1 bitti, Karsspor düştü. Futbol normlarında olası bir hadiseydi elbette.

Ancak işin rengi pek böyle değil.

Geçtiğimiz aylarda Kızılcahamamspor eski başkanı Zeynep Bekçe’yle bir röportaj yaptım. Röportajdaki ifadesini noktasına dokunmadan iletiyorum:

Bir Karsspor davası var sanırım…
Evet evet… Karsspor’la maçımız vardı; eğer maçtan puan alırsak biz kümede kalacaktık, puan alamazsak Karsspor kümede kalacaktı, haliyle düşen biz olacaktık. Maçtan önce takım kaptanımız Bekir’e bir telefon gelmiş… 300 Bin Lira teklif etmişler, “Al arkadaşlarına dağıt” demişler. Futbolcularımız da çok karakterliymiş gerçekten hemen bize haber verdiler. Biz de emniyete şikayette bulunduk, telefonlar dinlendi. Ve olay kanıtlandı. Ama o dönemde şike yasası olmadığı için emniyette birkaç gün misafir edip, serbest bıraktılar. (Gülüyor) Hatta o dönemde çoğu spor sayfasında da çıkmıştı bu olaylar…

Evet sayın savcı(lar)! Benim diyeceklerim bu kadar… Ha, bu naciz “futbol dilencisi”nin, her hafta farklı statlarda Üçüncü Lig maçı izleyen aciz kalemşoru dikkate almazsanız, iki seçeneğiniz kalıyor.

Ya, arayın, iddaa kurumunun maçları belirleyen birimini. Ve sorun; geçtiğimiz sezonun son ayında neden tek bir Üçüncü Lig maçını bile listelerine almamışlar? (Bir duyumları mı varmış ki?)

Ya da, bekleyin.

29 Temmuz 2012, pazar günü; saat 13.00′da yüzlerce Karssporlu Taksim’den TFF binasına yürüyüş yapacak. Bir bakın, onlar ne diyecek?


cumhuriyetspor / 20 Temmuz 2012

Hayatının Golünü Attı


Kilimli Belediyespor bu sezon topladığı 42 puanla 3. Lig 2. Grup'ta 13. sırayı almıştı. Takımın kaptanı ve bu sezon 25 maç çıkarmış olan kanat ve forvet mevkilerinde oynayabilen Emin Erol ise gelecek sezon yaş sınırına takılıyordu.

Olması gereken oldu ve Emin Erol 2. Lig'de son üç haftada play off'u kaçıran Tepecikspor'a imzayı attı. Tesadüfe bakın ki imzayı doğumgününden bir gün önce attı. Yani, hayatının golünü yaş kontenjanına atmış oldu!

19 Temmuz 2012 Perşembe

Şekerspor İçin Son 12 İlçe

1947-Şekerspor
1958-Şekerhilâl
1962-Şekerspor
2005-Etimesgut Şekerspor
2010-Beypazarı Şekerspor
2011-(geçici bir süre)Akyurt Şekerspor
2011-Beypazarı Şekerspor
2012-Çamlıdere Şekerspor

Kaldı 12 ilçe...

18 Temmuz 2012 Çarşamba

Şikeye Zaman Aşımı!



4 Ekim 2005...


"36'ıncı madde, "Bir futbol müsabakasının neticesinden faydalanması mümkün olan kuruluş ve kişilerden maddi menfaat suretiyle müsabakaya katılan, bu suretle müsabakaya katılanlara maddi menfaat vaadinde bulunan veya temin veya ita eden kişi veya kuruluşlar, 6 aydan 2 yıla kadar müsabakalardan men veya hak mahrumiyeti cezasıyla cezalandırılır. Sorumluluğu bulunan kişi veya kuruluşlara ayrıca para cezası verilir" diyor. Yani bu "sözde" sporcular aslında işe şike karıştırmaktan yargılandılar. Ancak alınan ceza toplum nezdinde hafif kaldı.
Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) Ogün Temizkanoğlu (Akçaabat Sebatspor), Bayram Toysal (Kayserispor) ve Metin Aktaş'a (Kayserispor) 12'şer, olayı itiraf eden Alişen Kandil'e ise (Kocaelispor) 8 ay spordan men cezası verdi. PFDK, Gökdeniz'e 60 bin YTL, Ogün, Bayram ve Metin Aktaş'a 15'er bin YTL, Alişen'e de 10 bin YTL para cezası kesti. Bu iş de böylece bitti. Ben çıkayım kerevetine, onlar ersin muradına..." (@ bianet)

17 Temmuz 2012

O günlerde ceza alan Ogün Temizkanoğlu, bu hafta yapılan açıklamaya göre Kadın Milli Takımımızın başına getirildi.

Yardımcısı da Alişen Kandil olsun bari!

15 Temmuz 2012 Pazar

Burak Yılmaz Çevre Yıldırır


Üç – üç buçuk ay önce, play off stresi herkesi sarmışken… Bağdat Caddesi’nde bir restoranda; Süper Lig eski gol krallarından birisi, birkaç menajer ve 2011-2012 gol kralı Burak Yılmaz oturuyorlar. Sohbet koyu!
Tabii ki konu dönüp dolaşıyor, Burak’ın gelecekteki takımına geliyor. Golcü, gemileri o dönemden yakmış ama ilginç şeyler söylüyor: “Abi, bu sezon biter bitmez yurt dışına gitmek istiyorum!”
Masadakiler şaşkın, kalması yönünde temenniler; Trabzon’dan başka takıma gitmesi yönünde telkinler… Kesinlikle etkisiz! Burak Nuh diyor, peygamber demiyor! Sebebini soruyorlar.
“Ben Türkiye’de bir daha bu kadar gol atamam, tefe koyarlar beni; arkamdan teneke bağlayıp yollarlar her takımdan. Başka Türk takımında oynamam, Trabzon’da da kalamam.”
Yanlış olmasın, Anzhi’nin onu istediği kesindi o dönemlerde sanırım. Burak’ın da aklına yatmış olacak ki ya Rusya diyor, ya İspanya. Peki ne oldu?
Burak Yılmaz, Galatasaray’da.
Beşiktaş, Fenerbahçe, Trabzon derken yeni nesil Sergen olup Galatasaray’la sözleşti. Şaşırdım mı, çok. Niye derseniz, Burak küçük bir çocuk değil. 26 yaşında, 6 takım görmüş bir topçu. Dün başka bugün başka oynayacak hali yok!
Hoş, bizde 32 yaşındaki forvetler bile “genç forvet” ya, neyse. Burak, çok da genç değil neticede. Bu değişimin sırrı ne olabilirdi?
Evvela anlaşma şartları hakkında hiçbir fikrim yok; maaş olabilir mi, bir ihtimal. Ama Galatasaray’ın forvet konusunda en kısır sezonlarından birisi olacağı da kesin! Takımda 6-7 forvet var fakat Elmander’in sakatlığıydı, Necati’nin formsuzluğuydu, Sercan’ın basiretsizliğiydi derken ihale Umut Bulut ve Burak’a kalacağa benziyor! Forma sıkıntısı yaşamayacağı ortada. İlk devre sonuna kadar 10’u aşkın gol atsa, devre sonunu da garantiler mi, garantiler!
Bunun haricinde başka sebepler de olmalı. Çünkü “Bir daha Türkiye’de bu kadar gol atamam, tefe koyarlar” ifadesini içten söyleyebilen bir futbolcu için maaştan ve ‘Terim faktörü’nden ötesi lazım illa ki.
Şahsi görüşümü soracak olursanız, Burak Yılmaz’ı birileri caydırdı derim. Sadece bir görüş, duyum veya iddia değil; katiyyen! Burak’ın akıl hocaları veya görüşüne değer verdiği kimler var bilmiyorum ama Galatasaray’a transfer olmasında en büyük pay onların olsa gerek diye düşünüyorum.
Bir de, böyle bir oyuncunun sözleşmesine “Beş milyon euroya serbest kalır” maddesi koyup; sonra tok satıcı moduna bürünmek de açıkçası Edirne sınırları dışında geçerli bir norm değildir, Trabzonlu dostlar bu görüşümüze gönül koymasın…


15 Temmuz 2012 - cumhuriyetspor.com

Tottenham Forma Lansmanı


Türkiye'de herhangi bir takımın konseptli bir lansman yapabileceği inancım yok; bizde anca podyumda yürürler.

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Şampiyon Kocaelispor


Başbakan Kocaeli'deydi.

İsmetpaşa Stadyumu'nda düzenlenen AKP mitinginin halka maliyeti üç trilyonmuş. (14.07.2012 - Aydınlık Gazetesi)

Mitingde başbakan bağırıyor: "Bu çimlerden şampiyon Kocaelispor geçsin artık!" (Dili Körfez demeye varmadığından olsa gerek)

Açıp Kocaelispor kulübünün toplam değerine baktığınızda, AKP mitinginin ederi kadar olmadığını görünce ise, yüzde buruk bir gülümseme.

12 Temmuz 2012 Perşembe

İki Kaptan

Fadıl Kurt.


2000'li yılların başlarında Beykoz'da forma giymiş; kaptan olmuş. Derince Belediyespor'un teknik direktörü. Yaptığımız röportajdan alıntı:

- Bu sezon, futbolculuk döneminizde formasını giydiğiniz Beykoz'a karşı teknik direktör olarak mücadele ettiniz... Hatta tesadüfe bakın ki fikstürde Beykoz'u takip ediyordunuz! İlk maçta 0-0 berabere kaldınız, ikinci devre 1-0 yenip üç puanı cebe koydunuz. Neler hissettiniz maçlarda?

Evet Beykozspor'da forma giydim. Takım kaptanlığını yaptım. O yıl şampiyonluğa oynamış, ligi 2. sırada bitirmiştik. Çok güzel günlerim geçti. Beykoz tarihi ile taraftarı ile çok önemli bir kulüp. Benim oynadığım dönemde kulübün ekonomik yapısı çok daha iyiydi. Maçlarımızda stadyum tıka basa dolardı. Şu an zor durumda olduklarını üzülerek takip ediyorum. Aynı gurupta yer aldıktan sonra, futbol değişik bir duyguydu. Heyecan ve gurur doluydum. Dostlarımı görüp onlarla sohbet etmek, özlem gidermek çok güzeldi. Lider olarak geldiğimiz ilk maçta 0-0 berabere kaldık. O maç ilk deplasman maçımızdı. Beykoz takımı çok zor şartlarda lige tutunmaya çalışıyordu. Ligin ikinci yarısında ise çok daha güçlenmiş bir Beykozspor takımı vardı. Zaten aldıkları başarılı sonuçlar bunu gösteriyordu. Umarım zamanla ekonomik olarak güçlenir ve hak ettiği yere yükselir. O taraftar her şeyin iyisini hak ediyor.



Dün aldığımız haberlere göre, Beykoz'un alt yapısından yetişen ve bu sezon ligde kalma yolunda çok büyük emekleri geçen kaptanı Can Kart'ın yeni takımı Derince Belediyespor oldu. İki kaptan, şimdi farklı bir şampiyonluk için ter dökecek.



Foto: Can Kart'ın play out maçında Alibeyköy'e attığı frikik golü

Zonguldak Kömürspor'a Büyük Şok


Fotoğraftaki uzun saçlı arkadaş, Umut Pusat. Şahsi görüşümü ileteyim; Üçüncü Lig'de izlediğim en teknik, en yetenekli ve en hızlı orta saha oyuncusudur. Net. Bölgesel Amatör Lig takımlarından Zonguldak Kömürspor ile anlaştığına dair haber ve fotoğraflar basında çıkınca şaşırmıştım ve Umut'u tebrik etmiştim. Ancak kendisi, resmi imzayı atmadığını; hatır gönül için forma giyip fotoğraf çektirdiğini ve anlaşmak için uygun zemin aradığını söylemişti.

Bugün itibariyle Keçiörengücü'yle anlaştığı haberlerini aldık. Üçüncü Lig'in en zengin kulübü, en iyi oyuncuyu aldı. Şaşırılacak bir yönü olmayan, komplike bir transfer nihayetinde.

Herkes için hayırlısı olsun elbet ama benim merakım, Zonguldak camiasının tepkisi ne olacak? Zira iyi bir kadro kuruluyordu ve Umut da o kadronun "elmas"ı olacaktı.

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Ipswich Town Yeni Sezon Forma Lansmanı

Diyeceksiniz ki; "Gebzespor senin, Eyüpspor benim yazıyordun; ecnebi futbolu nereden çıktı?" Videoyu izleyin, öyle diyin ne diyecekseniz. Muazzam olmuş! Bayıldım!


9 Temmuz 2012 Pazartesi

Yeni adresimiz belli oldu


Geçtiğimiz haftalarda bazı tatsız gelişmeler yaşanmış ve Sporx’te bir yıldır sürdürdüğümüz köşe yazarı sıfatımıza son vermek zorunda kalmıştık.
Yakın çevremde futbolla ilgili insanların destekleri eksik olmamış; haksızlıklar karşısında yalnız kalmadığımı hissettirmişlerdi. Bugün itibariyle köşe yazarlığı için cumhuriyetspor portalıyla el sıkıştık.
Haber ve röportajlarıma da yer vereceklerini ifade ettiklerinden dolayı nadiren de olsa basılı Cumhuriyet’te de yer bulma ihtimalim doğdu. Bana güvenen ve yer açan Cumhuriyet ailesi adına başta Spor Servisi Müdürü Arif Kızılyalın’a teşekkür ediyorum.
Alper KAYA
09.07.2012

8 Temmuz 2012 Pazar

Şekerspor Aile Şirketi

Orhan Kapelman ve Serdar Kılıç

Başkentin yıllardır isim değiştirmekten helâk olan, yeni sezonda tekrar uzun yıllar önceki adına; Şekerspor'a dönüş yapacağını açıklayan kulüpte durumlar biraz çetrefilli ilerlemekte.

Yeni sezon transferlerine başlayan; Gebze ve Altınordu'dan oyuncular alan ve teknik direktörünü değiştiren yeşil beyazlı kulübün alamadığı oyuncularla kurduğu diyaloglarla ilgili çok ilginç iddialar var. Transferleri ve oyuncularla görüşmeleri Başkan Orhan Kapelman'ın eşinin yaptığı, futbolcularla anlaşılmayacağı kesinleştiğinde telefonla arayıp "Teklif ettiğimiz para az olabilir ama keşke kabul etseydin; İkinci Lig görmüş olurdun!" diyerek haysiyet cellatlığı kovaladığı söyleniyor.

Geçtiğimiz yıl son haftaya bir puan önünde girdiği Altınordu'nun kendi evinde Adana Demirspor'a kaybetmesi sayesinde, Eyüp deplasmanındaki silik bir oyunla kaybetmeleri önem teşkil etmemişti. Şekerspor Başkanı Kapelman'ın Eyüp deplasmanında gol atan oyuncularının formasını satılığa çıkardıklarını vurdumduymazca açıklaması da büyük tepki çekmişti.

7 Temmuz 2012 Cumartesi

Dopingli Şampiyon


Geçtiğimiz aylarda oynanan ve Emrespor'un 1-0 kazanıp Üçüncü Lig'e yükseldiği Emrespor-Muğlaspor play off finalinin yankıları hala sürüyor. Maç öncesi alınan numuneler vesilesiyle Emrespor kaptanı Serdar Öztan'da doping çıkmış ve bu oyuncu 2 yıl futboldan men cezası almıştı. Üstelik takımın masörüne de dört yıllık hak mahrumiyeti cezası layık görülmüştü.

Ancak geçtiğimiz gün yapılan tahkim kurulu açıklamaları işi farklı bir boyuta taşıdı: Serdar Öztan'ın men cezasını kaldıran tahkim, masörün cezasını da altı aya indirdi.

Akla ilk takılan soru; ortada bir doping yoksa (yok ki futbolcunun cezası iniyor) masör niye tamamen affedilmiyor? Masör futbolcudan habersizce bu dopingi kullandırttıysa neden lisansı askıya alınmıyor da neredeyse tamamen affedilmiş gibi bir muamele çekiliyor?

Clenbuterol maddesi nedeniyle ceza almış olan Serdar Öztan'ın cezasının tek kalemde kaldırılması daha çok su kaldıracağa benziyor.

Zira AFDK talimatlarına göre bir takıma dopingli oyuncu yüzünde yaptırım yapılamadığı halde; birden çok oyuncusunun dopingli çıkması durumunda hükmen mağlubiyete kadar giden sonuçları oluyor. Bu durumda kaptanı dopingli çıkan bir takımın diğer oyuncularına neden test uygulanmadığı sorusu da tarihteki yerini aldı.

Bir de teknik direktör penceresi var...

Final maçından hemen sonra takımdan ayrılan teknik direktör Sait Taş ve masör İlker Yuvauç'un geçtiğimiz sezon Manavgat Evrenseki'yi, bir önceki sezonda da Tekirova Belediyespor'u şampiyon yaptıkları ortaya çıktı. Hal böyleyken bu kulüplerin amatör ligden nasıl yükseldiği de soru işareti durumuna geldi...

5 Temmuz 2012 Perşembe

Petrolspor "Petrol" Buldu


Batman Petrolspor geçtiğimiz sezon play off hattından son bir ayda uzaklaşmış; bunun üzerine son üç maçı öncesi neredeyse tüm kadroya kapıyı göstermişti. O gün bugündür toparlanamayan Petrolspor, teknik direktörsüz ve başkansız kalmıştı.

Bilindiği üzere kulüp 2006-2007 sezonundan bu yana Üçüncü Lig'de mücadele etmektedir. Kırmızı beyazlıların sıkıntılı günlerine güneş doğdu: Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'ndan 2.5 milyon lira hibe edileceği açıklandı.

Bakalım "Yarasalar" bu parayı iyi değerlendirebilecek mi?

Wolfsburg'un Yıldızı Türkiye Semalarında



Bundesliga ekiplerinden Wolfsburg'da forma giyen genç forvet Murat Bildirici için Türkiye'den talipler olduğu iddia ediliyor.

Bu sezon 24 maçta toplam 1583 dakika forma şansı bulabilen Murat Bildirici, dört gol atmayı başarmıştı. Alman milli takımının bütün alt yaş kategorilerinde forma giyen Bildirici'nin şimdiye kadar çıktığı 25 maçta beş golü bulunuyor. 
 
Fiziğiyle ve 19 yaşında olmasına rağmen iki ayağını da çok iyi kullanabilmesiyle dikkatleri üzerine çeken Murat Bildirici'ye dört Alman kulübünün yanı sıra üç Türk takımının tekliflerde bulunduğu söylentileri var. Genç forvetle ilk olarak Trabzonspor'un ilgilendiği ancak devreye Beşiktaş'ın girdiği ve son olarak bir diğer İstanbul kulübünün, Galatasaray'ın, bu futbolcu için menajerlerini devreye soktuğu ifade edildi. 
 
Murat'ın Alman kulüplerine sıcak bakmadığı, teknik direktör Magath'ın gelecek sezon için forma şansı sözü vermesine rağmen takım arkadaşlarından gördüğü ırkçı yaklaşımlar nedeniyle yakın çevresine Türkiye yolunu tutmak istediği ve Türkiye'de daha çok gol atacağından emin olduğunu söylediği bildirildi.

4 Temmuz 2012 Çarşamba

Temmuz Ligi


Futbolu yaz aylarında çok özleyenlerdenseniz, bu özleminizi daha da körükleyecek fakat damağınızda hoş bir tat da bırakacak bir teklifim var:

FutbolExtra'nın temmuz sayısında uzuuuun süredir Süper Lig kadrajına girememiş 12 kulübün yol haritasını çizdiğim bir "Özlem Ligi" yazım var. Okuduktan sonra görüşlerinizi de iletir misiniz?

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Neca Geri Döndü!


Ankaraspor dönemlerinde izlemekten en çok keyif aldığım yabancılardan birisi olan Neca Türkiye'ye eski takımı Konyaspor'la anlaşarak geri döndü. Sahi, Ankaraspor (yönetim bazında yerin dibine sokulmaya layık olsa da) bize hep güzel yabancılar izletti: Senecky, Jevric, Petrous, Wederson, Tita, Jaba, De Nigris (rahmetlinin hayranlarındandım), Neca... 

Hele Neca, Türkiye'deki son sezonunda (Ankaraspor'un küme düşürülmeden önceki) Hacettepe ve Gençlerbirliği derbilerinde attığı gollerle Ankara futboluna damga vurmuştu. O sezon 6 gol atıp bir nebze plakayı yazmıştı.

Bir sonraki sezonki durumlar malum, ancak Ankaraspor ligden men edildiği halde Türkiye Kupası'nda yarışma hakkını baki tutuyordu ve Tokatspor ile karşılaşıyordu. İlk dakikasında öne geçtiği maçta 3-1 geri düşse de 80. dakikada maçtaki tek yabancı Neca son sözü söylüyor (zira o dönemde tüm oyuncular Ankaragücü'ne hülle edilmişti) ve skoru belirliyordu. 3-2 yenilen (bilerek mi yenik düşürüldü, muamma) mavi beyazlıların resmi manada son maçı da bu oluyordu.

Hatırladığım kadarıyla o maçtaki iki golü de Neca atmıştı ama TFF'nin sitesinde ilk gol Uğur Oğan'a yazılmış. Koca (!) TFF hata yapacak değil ya... Neyse.

Velhasıl-ı kelam, güzel gollerin adamı; orta saha dinamosu Neca geri döndü. Konyaspor transfer yasaklı sezonunda o kısır futboluyla play off'a kalabildiyse bu sezon sırf bu transferin hatrına bir daha kalmalı. Ve final golünü, final gollerinin adamı Neca atmalı.

1 Temmuz 2012 Pazar

Nereden Nereye (Mardinspor)


Üstteki fotoğraf çok eski dönemlerden olmasa gerek, maksimum üç - dört yıl evveli.

Alltaki fotoğraf ise 2011-2012 sezonundan. Dikkatli sayın, Mardinspor kaç kişiyle sahaya çıkabilmiş?