Futbolculuk dönemine laf etmem, edemem. Ama teknik direktörlük parantezini kapatmadan önce birkaç satır düşmek isterim.
İstanbulspor'a Ali Şen seni paragöz olduğun için yolladı, takım battı, gemiyi ilk sen terk ettin. Yapılan hakem hataları sonucunda "Böyle iş olmaz olsun, yapılmaz bu iş..." dedin.
Güzel. Malatya'ya gittin, 43 puan toplayabildin, ligi 11. bitirdin. Olabilir, takım kısıtlıdır, ortam uygun değildir. Normal.
Konyaspor'a gittin. Anelka'dan elle gol yediğin maçtan sonra "Böyle iş olmaz olsun, bırakıyorum" dedin. Bırakmadın. Sezon sonu 46 puan topladım, ligi 7. bitirdin. Olabilir tabii...
Melih Gökçek'in Ankaraspor'una nasıl getirildiğini ben anlatmayayım, tek bir şartla! Ola ki bir gün kariyerini yazdığın bir kitap olursa ithaf kısmına Ankaraspor genel menajeri Mehmet Şen'i eklemeyi unutmazsan ödeşiriz...
47 puan, 8. sıra.
İkinci sene ilk sekiz hafta puan alamadın, arkandan tef çala çala kovaladılar Ankaraspor'dan. Sonra nasıl döndün? İki paragraf üstü oku...
2008-2009'da 41 puan topladın. 11. sıraya zor konuşlandın.
Bu beş senede, averajını artıya çıkarttığın tek sene, Ankaraspor'la ilk sezonun. Yalansa yalan de?
Tamam, güzel.
Fenerbahçe'ye gittin. Sportif Direktör oldun. Daum'la taraftarı ve yönetimi birbirine düşürdün. Daum gitti, sen başa geçtin. Alex'in popülaritesini törpülettin, takım sıradan silik bir Anadolu takımı gibi görünmeye başladı... Ne zaman ki ipleri Aziz Yıldırım'a verdin, şampiyon oldun. Tebrikler.
Peki, sen aktif futbol yaşantını sonlandırsan Türk futbolu ne kaybedecek?