24 Aralık 2012 Pazartesi

Veda Maçı | Tepecikspor 1 - 0 Hatayspor

Tepecikspor yeni devrede yeni yapılan stadına geçeceğinden Esenyurt Necmi Kadıoğlu Stadı'na veda maçıydı... 2012'ye veda maçıydı... Hatay'ın namağlup ünvanına da veda maçı oldu.

Başlamadan önce, ölüm kalım meselesi olmadıkça Esenyurt Necmi Kadıoğlu Stadı'na gitmemek gerektiğini belirtmek istiyorum. Silivrispor'un stadı da uzak ama Esenyurt bir başka uzak! Bir daha yolumuz düşmez umarım...

Tepecikspor kalede Ramazan Aydın, defansta Feyyaz Alış - Erol Yükseker - Ali Görkem Aydın - Türker Toptaş, orta sahada Günay Şakar - Yasin Şahan - Recep Onur Çelik - Kemal Özyurt ve forvette de Ali Cemal Boztepe ile Aytek Öktem ikilisinden yer alan 4-4-2 dizilişli kadrosuyla sahadaydı.

Hatayspor ise kalede Ali Türkan, defansta Engin Yeşilli - Selçuk Baştürk - Erhan Çatalçam - Serkan Koç, orta sahada Soner Ergençay - Hasan Küççük - Enis Gül - Güney Atılgan ve forvette Ömer Bozan - Mehmet Fuat Gölbaşı ile yer aldı sahada. 4-4-2 dizilişiydi onların da tercihi.

İlk yarıya ağırlığını koyabilen taraf Hatayspor'du. Bunda rakibin sık sık ofsayta düşmesi ve on kişi kalmış oluşu da büyük pay sahibiydi ancak Ömer Bozan ve Soner Ergençay'ın güzel futbolu birazcık cesaretle birleşseydi ilk devrede iki gol bulmaları işten bile değildi.

İkinci yarı Tepecik ağırlık koymadıysa da, Hatay'ın sahadaki üstünlüğünü yok etti diyebiliriz. İki ekip birbirine çok denk bir oyun sistemi içine girdi, bu süreçte Hatay bocalarken kaleye şut çekmeye cesareti olan taraf kazandı diyebiliriz. Sahada yavaştan kıpırdanmaya başlayan Hatay öyle bir gol yedi ki bir daha adım atmaya cesaret edemediler.

Defanstan Türker Toptaş'ın ilginç bir pozisyonda 35 metreden yaptığı aşırtma vuruşa Hatay kalecisi Ali Türkan sadece bakmakla yetinince uzansa tutabileceği top ağlara gitti ve 6 puanlık maçın galibi Tepecik oldu.

Hatay'ın esas sorunu devamlılık, Tepecik'in ise ileri hattının etkisizliği gibi geldi. İlk devrede bilhassa ilk otuz dakikadaki oyununu en azından yetmiş dakikaya yayabilseydi ve ileri hat biraz cesur olsaydı Hatay'ın maçtan alacağı bir puan bile üzülmesine yol açardı.

Tepecik ise ileride sıfır bile değil, eksilerle oynuyor. En sonunda defanstan adam gelip "Sizin yapacağınız işin" diyerek topun dibine giriyor da üç puan alabiliyorlar... Ara transferde bir tane forvet alsa bu takım uçar gibi ama bilemedim.

Bir paragraf da Hatay taraftarına, maç öncesi iki takımı tribüne çağırmalarından 31. dakika şovlarına kadar on numara bir performans sergilediler. Umarım mutlu olurlar, maç sonrası beni kilometrelerce öteye araçla götürmeleri de çok kibar bir jestti, varolsunlar.















23 Aralık 2012 Pazar

Tepecikspor - Hatayspor {maç öncesi}

Profesyonel liglerin namağlup iki takımından birisi (Hatayspor), teknik direktör değiştirdiğinden beri maç kaybetmeyen İstanbul temsilcisine konuk oluyor.

Hatay'ın deplasman karnesi karışık. Dört galibiyet, üç de beraberlik var. Dokuz beraberliğiyle Türkiye liglerinin en çok berabere kalan ikinci takımı (Birincisi Samsun) Hatay kolay kolay geri düşmeyen bir takım, taş gibi bir savunması var izlenimi yaratıyor, göreceğiz.

Tepecik'te yeni teknik direktör geldiğinden beri ilk kez ciddi bir maça çıkılacak. Şimdiye kadar Armağan Turhan'ın karşılaştığı rakipler (Güngören, Bozüyük, Bandırma) ilk devreyi gözden çıkarmış takımlardı. İlk kez liderlik kovalayan bir takımla karşılaşacaklar, Esenyurt'taki son maçları. İkinci devre Tepecik'teki yeni stadlarına geçecekler...

Maçın hakemi Sefa Demir Yalova bölgesinden. Geçtiğimiz sezon Tepecik - Bozüyük maçında Bozüyük'ün ofsayttan attığı golü veren ve çaldığı penaltıyla üç puanı da deplasman ekibine hediye eden, maç sonrası tuttuğu yalan olduğu iddia edilen raporla da Eser Şen'e üç maç ceza aldırtan hakem. Üstelik bu hakem Bozüyük'ün 2. Lig playoffunda Kızılcahamam'ı 35 metreden attığı golle elediği maçın da hakemi... Bozüyük'le çıktığı (!) maçlarda boşu olmayan ve Tepecik'le de sıkıntılı bir hakem niye bu maça atanır, garip.

Tepecikspor - Hatayspor
Spor Toto 2. Lig 16. Hafta Maçı
Esenyurt Stadı | 23.12.2012 | 13:30

22 Aralık 2012 Cumartesi

"Darülfünun" | İstanbul Üni. - Ceyhan Belediye (maç öncesi)


Birkaç haftadır düzenli gittiğim İstanbul Üniversitesi Kadın Basketbol takımının maçlarına dair bir şeyler yazmayı planlıyorum artık. Yazılara sağ sütundaki "Darülfünun" yazısından ulaşabileceksiniz. Bu hafta, bugün, Ceyhan Belediye'yi ağırlıyoruz.

Rakip Ceyhan Belediye'nin son beş maçında sonuçları şöyle: "Ceyhan Belediye 62 - 66 Mersin BŞB", "Ceyhan Belediye 71 - 60 Homend Antalya", "Fenerbahçe 80 - 68 Ceyhan Belediye", "Ceyhan Belediye 85 - 74 TED Koleji" ve "Ceyhan Belediye 70 - 73 Tarsus Belediye". Toplamda 9 maçta beş galibiyeti var.

Deplasmanda oynadığı üç maçından sadece birisini kazanan Ceyhan Belediye'de sayı, ribaund ve blok lideri aynı isim: Carolyn Swords. Maç başına 17.3'lük bir ortalama tutturmuş.

İstanbul Üniversitesi ise son beş haftada Galatasaray'a 69-63 yenildi (kendi sahasında), deplasmanda TED Koleji'ni 72-66'lık bir skorla geçtikten sonra iç sahada Beşiktaş'ı 88-76 yenip, Tarsus Belediye'ye hakemlerin de büyük desteğiyle (!) 64-60 mağlup oldu. Geçtiğimiz hafta Adana Botaş deplasmanından ise 62-59'luk bir mağlubiyetle döndüler.

Maç başına 15.0'lık ortalamasıyla Emine Palazoğlu takımın skor yükünü büyük ölçüde üstlenmiş görünüyor. Irina Osipova ise blok ve ribaund'da lider. Genel olarak baktığımızda hep son periyoda (hatta son saniyelere) kadar taşınan fakat bir türlü finali iyi yapılamayan maçları görüyoruz (Galatasaray maçı da Tarsus maçı da böyleydi) Lider Fenerbahçe'yle arada sadece beş puanlık bir fark var, ikinci Galatasaray'la dört. Biraz vites yükseltilirse neden olmasın?

Maç 22 Aralık 2012 cumartesi, Turgay Atasü Spor Salonu'nda.

17 Aralık 2012 Pazartesi

Olmayınca Olmuyor | Beylerbeyi 4 - 2 Diyarbakırspor

Medyada gördüğümüz, puan cetvelinde izlediğimiz kadarıyla Diyarbakır çok etkisiz oynamalıydı; muazzam derecede defansif, kontra kovalayan bir oyun içinde olmalıydı. Ama demek ki her şey göründüğü gibi değilmiş. İkinci golü yiyene dek çok etkin oynayan ve net pozisyonları olan bir Diyarbakırspor vardı sahada. Diyarbakır 1-0 geri düştükten iki dakika sonra öne geçti, maç 1-1'ken bir penaltı kurtarıp dönen topta bir de gol bularak 2-1 öne geçti ancak nefesiniz bir yerden sonra yetmiyor. Hal böyleyken "fark" da kaçınılmaz oldu.

"Maç öncesi" yazımda Hakkı oynarsa Beylerbeyi Hakkı'ya rağmen kazanır, diye bir ifade kullanmıştım. 1-1'ken penaltıyı kaçıran ve maç boyunca saç baş yolduran da Hakkı İsmet Şimşek'ti. Daha da çirkini, maç 4-2'yken doksanıncı dakikada oyundan alındığında formayı yere fırlatarak sahayı terk etmesiydi. Kendilerini Amatör Lig'de falan sanıyor herhalde bunlar...

Beylerbeyi 4-1-4-1 taktiğiyle sahadaydı. Anıl Gir'i ileride tek çıkartmanın ödülünü üç golle aldılar. İleri hattaki Anıl'ın geri dörtlüsü Metehan Yatkın - Alper Coşar - Mehmet Murat Uçar - Hakkı İsmet Şimşek, ön libero Recep Doğan, geri dörtlü ise Ulaş Ali Çelik - Erdem Özkurt - Hakan Fırıloğlu - Aykut Karaman ve kalede ise Alptekin Teytey vardı.

Diyarbakırspor ise 4-5-1 diziliminden oluşmuştu. Kalede İbrahim Tekçi, defans kurgusunda Serdar İstemi - Suat Temircan - Bayram Nazlı - Abuzeyt Tekcanlı, orta sahada Mehmet Kızıl - İrfan Haluk İldiz - Ömer Onay - Mustafa Kuru ve onların az ilerisinde Hasan İnci, forvet hattında ise Necati Kalabay vardı.

Hakemden başlamak istiyorum. Maçın hakemi Murat Erdoğan, bir ayı aşkın bir süre dinlendirildikten sonra gene düşme hattını ilgilendiren bir maça atandı ve bu maçı da eline yüzüne bulaştırdı. Maça çıkarken futbolcuları kontrol etmeyerek (ayakkabı, forma vs) ilk hatasını yaptı; ilk devrede Beylerbeyi'nin bir penaltısını çalmayarak ikinci hatasını yaptı, ikinci devrede ise Beylerbeyi atağında ofsaytı süzemeyen yan hakeme ayak uydurup ofsayt pozisyonu sonrası karmaşada penaltı çaldı. Neyse ki penaltı gol olmadı da futbol, hakemden daha adil ilerledi. Vasat, çabuk düşünemeyen bir hakem izlenimi sergiledi. Diyarbakır'ın ilk devrede, Beylerbeyi'nin ise 3-2'den sonraki zaman geçirmelerine sadece şahitlik ederek bir taraftardan farklı portre ortaya koyamadı. Daha da fenası, Beylerbeyi'nin son golünün ofsayttan atılmasına da "es" verdi. Anıl o sahada üç gol attı ama hakemin net beş golü vardı!

Beylerbeyi'ne gelelim. Hakkı İsmet'in profesyonellik dışı tavrını bir kez daha yazmayacağım. Devre arasında kırmızı yeşilli ekip Hakkı'dan kurtulursa büyük patlama yaşarlar. Net. Anıl nihayet üç gol attı, bu hattrick performansını sezon başından beri hak ediyordu. Üstelik (yanılmıyorsam) dizinden bir sakatlık yaşadığı için geçen hafta oynamamıştı. Sakat sakat üç gol atması cabası.

Gol pozisyonlarına gelelim: İlk golde bir Beylerbeyili vurdu, kaleciden seken topu Anıl boş kaleye uzak mesafeden tiplemekte zorlanmadı. İkinci golde dışarıdan içeri doldurulan topu sonradan oyuna giren Kaan Dorak olduğu yerde gerilip yay gibi vurarak şık bir şekilde kritik bir dakikada gole çevirince oyun koptu gitti. Üçüncü gol çok gecikmedi ve Beylerbeyi'nin klasik "beklenmedik gol" statüsüne girdi. Topu süren Anıl'ın önündeki üç defansı da çarprazlamasına dizdirip sollarından sol ayağıyla tam köşeye yolladığı topla Beylerbeyi ikinci kez öne geçti, son darbe de gecikmedi ve ofsayt pozisyonunda aldığı topu kaleciyle birebir pozisyonda Anıl Gir zorlanmadan kaleye yollayarak skoru belirledi.

Diyarbakır'a geçelim.

Defansta Bayram Nazlı gerçekten Üçüncü Lig'in en iyi stoperlerinden birisiymiş gibi durdu, emin olmak için iki üç maçını daha izlemek lazım ama pozisyon kurgusu ve kafa topu hakimiyeti mükemmele yakındı. Yenilen bilhassa son iki golde hiç hatası yoktu.

Orta sahada Hasan İnci, kaptan, skora katkıda bulunmayı hak eden bir oyununa mukabil sıfır puanla evine dönmüş oldu. İlk devre sahada ayak basmadık yer bırakmayan Hasan ikinci devre oyundan koptu. Bu da Diyarbakır'ın sonunu getirdi diyebiliriz.

Sağ açık Mustafa Kuru, çelimsiz görünümüne rağmen top sürme ve ayağında topu tutma becerileriyle en azından puantajdaki yerini hak etmeyen oyunculardandı. Attığı golün dışında iki net pozisyona girecekken son anda Beylerbeyi defansının vücut engeliyle karşılaştı. Süratli, çabuk çıkabilen bir oyuncu. İkinci Lig'de bile iş yapar gibi görünüyor.

Diyarbakırspor'un golleri ise defansın arkasına süzülen Necati Kalabay'ın kale çizgisine paralel pasında Alptekin Teytey'in kontrpiyede kalması üzerine arka direkte bomboş kalan Necati Kalabay'ın ayağından ve defansın arkasına başarıyla sızan Mustafa Kuru'nun hayranlık uyandırıcı derecede tereddütsüz son vuruşundan geldi.

Diyarbakır, 60. dakikaya kadar baskın götürdüğü oyununda dalga dalga gelen Beylerbeyi ataklarına karşı çaresiz kalınca, konsantrasyonu dağılınca ve neticede oyundan düşünce başta da belirttiğimiz gibi fark kaçınılmaz oldu ama üç dört takviye ile ligde kalacak bir hale getirilir izlenimi uyandırdı Diyarbakır. Beylerbeyi ise resmen "Hakkı'ya rağmen" kazanmayı sürdürdü. Artık bir çıkar yolu bulmaları lazım yoksa bu zayıf karnından daha çok darbe yer.








Beylerbeyi'nin golü sonrası...


Diyarbakırspor'un gol sevinci


Kalecinin kurtardığı penaltı


Diyarbakır'ın ikinci gol sevinci


Diyar'da yenilen ikinci golün üzüntüsü


Beylerbeyi'nden üçüncü gol sevinci