Bölgesel Amatör Lig, bu sezon altıncı kez oynanıyor. Kurulduğunda, profesyonel ligler ile amatör ligler arasında bir basamak görevi görmesi planlanan BAL’da statü sürekli değiştiği için bu “basamak”; belediye otobüsü uyarısı misali zaman zaman ‘çarpıyor’… BAL’a sığmayan, profesyonel lige atlayan kulüpler arasında yarış süreci kıyaslaması yapmak, ligin durumu açısından zul. Zira, her kulüp kendi coğrafi bölgesindeki / civarındaki kulüplerle yarışıyor. Ancak puantaja göre bir saygı duruşu şart! BAL’ın kurulduğu 2010-2011 sezonundan bu yana en yüksek puanları alan kulüpleri ve şampiyonluk sonrasındaki maceralarını hep birlikte inceleyelim mi?
(...)
Futbol Extra Dergisi'nin Kasım 2015 Sayısı'nda yayınlanan bu yazımı okumak için tıklayınız.
28 Kasım 2015 Cumartesi
5 Kasım 2015 Perşembe
FutbolExtra Kasım Sayısı'ndayım!
FutbolExtra Dergisi'nin kasım ayı sayısında, Bölgesel Amatör Lig'in kuruluşundan bu yana her sene en çok puanı almış olan takımların hikayelerini ve BAL'ın her yıl değişen statüsünün yarattığı karmaşayı kaleme aldım...
Keyifli okumalar ve ülkemiz için keyifli geçecek bir ay dileğiyle...
21 Ekim 2015 Çarşamba
Hasan Vezir Cizrespor'da!
Süper Lig'de Fenerbahçe-Galatasaray arasındaki transferi nedeniyle olay yaratan eski futbolcu, şimdinin teknik direktörü Hasan Vezir; gün itibarıyla Cizrespor'la anlaşmış...
Hasan Vezir, 2002-2003 sezonunda başına geçtiği Çorluspor ile 3. Lig'de 28 maçta 61 puan toplayarak şampiyonluk tadar. Akabinde aynı sezon aynı grupta mücadele ettiği ve iki maçta gol yemeyip toplamda 4 puan aldığı rakip takım Kasımpaşa ile söz keser...
İstanbul temsilcisindeki macerası ise maalesef uzun sürmez: 13 maçta teknik patron olarak sahaya çıktığı Kasımpaşa ile 4 galibiyet ve 2 beraberlikten öteye geçemeyince kulüple yolları ayrılır...
2005-2006'da ise yolu 2. Lig'e düşer ve Karadeniz temsilcisi Pazarspor'un başına geçer. 16 maçta 3 galibiyet ve 6 beraberlik toplar; klasman gruplarına iki maç kala kulüple yolları ayrılır... Aynı sezonun ikinci devresinde 3. Lig takımlarından Kastamonuspor'a geçiş yapar ve bu kulüpte peş peşe sekiz mağlubiyet almasına rağmen 15 maçta 15 puan toplamayı başarır ve kulübü üç puanla ligde tutar.
Bu çabası nihayetinde 2006-2007 sezonunu aynı kulüpte geçirir ve lig sonunda 30 maçta sadece sekiz mağlubiyet almış, 10 galibiyet ve 12 beraberlikle 42 puan toplamış ve play off'u yedi puanla ıskalamış bir teknik direktör hüviyetine bürünür.
2010-2011 sezonunda ise 2. Lig'de yer alan Ofspor'da çıkar karşımıza Hasan Vezir. Ancak bu macerası pek uzun ömürlü olmaz. 10 maçta sadece iki beraberlik, iki de galibiyet alan Vezir ile Ofspor'un yolları sezonun ikinci devresi itibarıyla ayrılır. Bir de yeri gelmişken belirtmek gerekir ki; Ofspor o sezon iki puanla kümede kalır.
Bir sonraki durağı, 2012-2013 sezonunda 3. Lig'in çiçeği burnunda kulüplerinden Elazığ Belediyespor olur Hasan Vezir'in... Ligin 8. haftasında devraldığı kulüp ilk yedi haftada bir puan toplamışken; onun direksiyonda olduğu 15 maçta 3 galibiyet, 6 da beraberlik almalarına rağmen Elazığ temsilcisiyle yollar ayrılır. Sezon sonunda Elazığ Belediyespor bir puanla kümede kalacaktır...
2013-2014'te ise bir diğer çiçeği burnunda 3. Lig takımı Çıksalınspor ile İstanbul semalarına dönüş yapar Hasan Vezir. 15. haftada devraldığı kulüp, o haftaya dek sadece yedi maçta birer puan alabilmiştir. Kalan 19 haftada sekiz galibiyet, altı da beraberlik almasına rağmen Sakaryaspor'a averajla boyun eğerek son yılların en dramatik düşüşünü yaşar Çıksalınspor. Şunu belirtmekte fayda var ki; Hasan Vezir'den önce oynanan maçta 1-0 Sakarya'ya yenilen Çıksalın, Hasan Vezirli döneminde rakibiyle 0-0 berabere kalmıştı...
2014-2015 sezonu sonunda eski takımı Ofspor'a ligin bitimine son sekiz maç kalmışken geri döner Hasan Vezir... Sekiz haftada iki galibiyet, üç de beraberlik alan Ofspor dört puanla küme düşerken; şüphesiz düşme hattındaki bir kulübe gelme cesareti gösteren ve kısa sürede de olsa kalma yolunda elinden gelebilecek her şeyi yapan Hasan Vezir taktiri hak etmektedir...
Neticede, Hasan Vezir bu sefer Cizrespor'da... Haftalardır Cizre'de maça çıkamayan, taraftarının önünde oynayamayan, psikolojik olarak da hayli yıpranmış olması muhtemel bir ekibi devraldı... Kolay iş değil!
Hasan Vezir, 2002-2003 sezonunda başına geçtiği Çorluspor ile 3. Lig'de 28 maçta 61 puan toplayarak şampiyonluk tadar. Akabinde aynı sezon aynı grupta mücadele ettiği ve iki maçta gol yemeyip toplamda 4 puan aldığı rakip takım Kasımpaşa ile söz keser...
İstanbul temsilcisindeki macerası ise maalesef uzun sürmez: 13 maçta teknik patron olarak sahaya çıktığı Kasımpaşa ile 4 galibiyet ve 2 beraberlikten öteye geçemeyince kulüple yolları ayrılır...
2005-2006'da ise yolu 2. Lig'e düşer ve Karadeniz temsilcisi Pazarspor'un başına geçer. 16 maçta 3 galibiyet ve 6 beraberlik toplar; klasman gruplarına iki maç kala kulüple yolları ayrılır... Aynı sezonun ikinci devresinde 3. Lig takımlarından Kastamonuspor'a geçiş yapar ve bu kulüpte peş peşe sekiz mağlubiyet almasına rağmen 15 maçta 15 puan toplamayı başarır ve kulübü üç puanla ligde tutar.
Bu çabası nihayetinde 2006-2007 sezonunu aynı kulüpte geçirir ve lig sonunda 30 maçta sadece sekiz mağlubiyet almış, 10 galibiyet ve 12 beraberlikle 42 puan toplamış ve play off'u yedi puanla ıskalamış bir teknik direktör hüviyetine bürünür.
2010-2011 sezonunda ise 2. Lig'de yer alan Ofspor'da çıkar karşımıza Hasan Vezir. Ancak bu macerası pek uzun ömürlü olmaz. 10 maçta sadece iki beraberlik, iki de galibiyet alan Vezir ile Ofspor'un yolları sezonun ikinci devresi itibarıyla ayrılır. Bir de yeri gelmişken belirtmek gerekir ki; Ofspor o sezon iki puanla kümede kalır.
Bir sonraki durağı, 2012-2013 sezonunda 3. Lig'in çiçeği burnunda kulüplerinden Elazığ Belediyespor olur Hasan Vezir'in... Ligin 8. haftasında devraldığı kulüp ilk yedi haftada bir puan toplamışken; onun direksiyonda olduğu 15 maçta 3 galibiyet, 6 da beraberlik almalarına rağmen Elazığ temsilcisiyle yollar ayrılır. Sezon sonunda Elazığ Belediyespor bir puanla kümede kalacaktır...
2013-2014'te ise bir diğer çiçeği burnunda 3. Lig takımı Çıksalınspor ile İstanbul semalarına dönüş yapar Hasan Vezir. 15. haftada devraldığı kulüp, o haftaya dek sadece yedi maçta birer puan alabilmiştir. Kalan 19 haftada sekiz galibiyet, altı da beraberlik almasına rağmen Sakaryaspor'a averajla boyun eğerek son yılların en dramatik düşüşünü yaşar Çıksalınspor. Şunu belirtmekte fayda var ki; Hasan Vezir'den önce oynanan maçta 1-0 Sakarya'ya yenilen Çıksalın, Hasan Vezirli döneminde rakibiyle 0-0 berabere kalmıştı...
2014-2015 sezonu sonunda eski takımı Ofspor'a ligin bitimine son sekiz maç kalmışken geri döner Hasan Vezir... Sekiz haftada iki galibiyet, üç de beraberlik alan Ofspor dört puanla küme düşerken; şüphesiz düşme hattındaki bir kulübe gelme cesareti gösteren ve kısa sürede de olsa kalma yolunda elinden gelebilecek her şeyi yapan Hasan Vezir taktiri hak etmektedir...
Neticede, Hasan Vezir bu sefer Cizrespor'da... Haftalardır Cizre'de maça çıkamayan, taraftarının önünde oynayamayan, psikolojik olarak da hayli yıpranmış olması muhtemel bir ekibi devraldı... Kolay iş değil!
17 Ekim 2015 Cumartesi
3. Lig'in Panterleri
Kalecilik, en üst düzey liglerde dahi hep geri planda kalınan bir mevkiyken; bu işin rengi ülkemizin dördüncü kademesi 3. Lig’de de değişmiyor…
Her yıl pek çok takım şampiyonluk bir o kadarı da kümede kalma yarışı içinde buluyor kendisini ve bu yarışta forveti, defansı kadar; kalecisi de iyi olanın yüzü gülüyor genelde! Son beş sezonda 3. Lig’de en az golü yiyen kalecileri ve bu kalecilerin akıbetlerini ele alıyoruz bu yazıda… Bakalım kaçının yüzü gülmüş, kaçı yeşil sahada olduğu kadar transfer tahtasında da parlamış?
Bir de peşinen açıklama getirelim: Yaptığımız sıralama, takımları sezonun en az golünü yiyen kaleciler kıstas alarak yapıldı. Ancak tüm araştırmayı paylaşmadan önce kısa bazı detaylara açıklık getirmek istiyorum…
(...)
FutbolExtra Dergisi'nin Ekim 2015 sayısında yer alan bu yazımı okumak için buraya tıklayınız.
Etiketler:
futbolcu hikayesi,
FutbolExtra,
kaleciler,
tff üçüncü lig
6 Ekim 2015 Salı
FutbolExtra Ekim Sayısı'ndayız...
Yıllar önce ciddi anlamda ilk kez futbol yazılarımın yayınlandığı FutbolExtra Dergisi'ne, iki yılı aşkın bir süreden sonra geri dönüyorum.
2011-2013 yılları arasında düzenli olarak 16 sayısına katkıda bulunduğum ve en son Şubat 2013 sayısındaki yazımla yazarlıktan ayrıldığım FutbolExtra Dergisi'ne Ekim 2015 sayısında yazdığım 3. Lig'in son beş sezonda en az gol yiyen kaleciler temalı yazımla geri dönüyorum!
21 Eylül 2015 Pazartesi
Kuşadasıspor: 3 Sökespor: 0 | Jaba'dan Sevgilerle
Bölgesel Amatör Lig'de sezonu derbiyle açtık. Kuşadasıspor ve Sökespor, aynı şehrin birbirinden çok farklı dokuya sahip iki ilçesi olup; birbirlerini "ezeli rakip" olarak gören iki takımı...
*
Kuşadasıspor da Sökespor da 4-4-2'yle oynasa da; evsahibi ekip kanatlara yoğunluk verip orta sahadaki ağırlığı rakibe emanet etmeyi tercih ediyordu. Sökespor ise daha dinç ve kalabalık bir orta saha görünümüne sahipti. Nitekim ilk kırk beş dakikanın yirmilerine kadar oyunun ağırlığı Sökespor'dan yanaydı...
*
Ancak, bu üstünlüğü terse çeviren bir şey oldu ve Kuşadası; rakip ceza alanında çoğaldığı ilk pozisyonda golünü attı. Fakat hakem golü, Sökeli bir futbolcuya faul yapıldığı gerekçesiyle vermedi. Sonrasında iki takımın da hücum alanlarında çoğalma girişimlerini izlemeye başladık...
*
Bu süre boyunca Kuşadasıspor'da Jaba geriye gelip kanattan topu alarak oyunu ileriye taşımaya çalışırken Sökespor ise Zale Seck'in çabasıyla hücumda varlık göstermeye çalışıyordu ki; hakem düdüğünü penaltıdan yana çaldı.
*
Penaltı pozisyonunda, topu Kuşadasıspor ileri açtı ve ceza alanında bir karambol oldu. En önde duran Sökesporlu futbolcunun eline topun çarptığını görür gibi oldum ve evsahibi ekibin tüm futbolcuları "El" itirazında bulundu. Hakem, topun Sökeli futbolcunun eline çarptığını görmemişti ve haliyle birkaç saniye duraksadı, tüm futbolculardan el ikazı gelince de düdüğünü çaldı. Tecrübe konuştu ve Jaba penaltıyla golünü bulup, Kuşadası kariyerindeki ilk golünü kaydetti.
*
Kuşadası teknik direktörü Osman Aktar, yanlış bir ilk 11'le başlamıştı ve nitekim bunun farkına da kısa sürede vardı. Kanatta yaşanan uyumsuzluğun çözümünü bulmak için sol beke ayak uyduramayan (ve Jaba'yı da zorlayan) diğer forveti oyundan daha ilk yarıda aldı... Haliyle, onun bu değişiminden sonra ilk golü izledik... Bir diğer vasat oyuncuyu da ikinci yarıda ciddi baskı yediği dakikalarda oyundan alarak takdiri kazandı hoca.
*
İlk yarıya üç dakika eklendi; bu uzatma süresi boyunca Sökespor gerçekten bunaltıcı bir baskı kurdu. Kuşadası ise ilk yarıyı galip kapatmanın yaratacağı psikolojik üstünlüğünü düşünmekten olsa gerek, zaman geçirmeye dönük oynadı. Sökespor uzaktan toplarla şansını denese de skoru değiştiremedi ve ilk yarı 1-0 evsahibi ekibin üstünlüğüyle bitti...
*
Maçın hakemi gerçekten çok vasattı. Aklı ilk devrede verdiği penaltıda olsa gerek, ikinci devre pek çok pozisyonu süzemedi. Sökespor'a iki pozisyonda es geçtiği penaltıları verse sanıyorum ki tribündeki iki bine yakın Kuşadası taraftarının birisi bile itiraz etmezdi. Bunun haricinde iki kez topa, bir kez de futbolculardan birisine çarptı. Pozisyonların gereğinden fazla içindeydi...
*
İkinci devre oyunun gidişatı ve futbol kalitesi anlamında ortada geçerken imkansız gibi görünen bir şey oldu ve Jaba 35 metreden frikik golü attı! Bu, hem skoru hem de oyunun gidişatını değiştirdi. Bu gole dek oyuna ağırlık koymaya hazırlanan Sökespor, moralmen çöktü ve bu gerçekten de belli oluyordu. Öyle ki, bir taç pozisyonu için bile Sökespor'un teknik direktörü rakip futbolcularla kavgaya tutuşacak oldu...
*
Maçta doksan dakikanın son kısmında Sökespor skora rağmen oyuna ortak olmaya çalıştı ve bunda biraz da başarılı olacaktı. Değişimler gerçekten yerindeydi; kilolu olmasına rağmen 61 numaralı futbolcunun hızlı çıkışları olumlu fakat son vuruşu yapmak konusundaki tutukluğu deplasman ekibinin önünde ligin kalanı için büyük bir sıkıntı olarak görünüyor.
*
Söke'nin baskısı 2-0'a rağmen artmışken gene ilginç bir şey oldu ve Jaba orta sahada ver-kaç yaptığı topu rakibin ceza alanında takım arkadaşından pas olarak geri aldı ve kalecinin ofsayt duraksaması esnasında sağından ağlara göndererek üçüncü golünü kaydetti...
"İlginç olan ne?" diye soracaksanız hemen açıklayayım: 90 dakika boyunca belki de maksimum üç dakika topla oynadı ve üç gol attı. Birisi penaltı, diğeri frikik, üçüncüsünde de pozisyonu kendisi hazırladı ve golünü kaydetti. Tecrübe, BAL tipi liglerde gerçekten bulunmaz nimet. Kuşadasıspor şampiyon olur mu, olabilir. Ancak sırtını bir-iki futbolcuya dayayarak da şampiyonluğa kadar gidebilir mi, zor! Bugün gol yemedi fakat gol yiyecekleri ilk maçta dağılıp, şampiyonluk yolundan da uzaklaşma ihtimalleri var... Zira boy ortalaması düşük, fizik olarak da güçlü görünen bir takım değil Kuşadası. BAL'da futbol zekası % 60, fizik ise % 40 etkiler şampiyonluğu. Zeka var, fizik yok; sınıfta kalma ihtimali düşük. Ama ihtimal var...
Sökespor'a gelecek olursak; fizik olarak güçlü bir takım ancak ayaklarına ve sinirlerine hakim olmakta zorluk yaşıyorlar. Bazı komutları yerine getiremediklerini düşündüm, yani teknik konusunda sıkıntı var. Aşılamayacak bir sıkıntı mı, değil. Aşabilirler mi, muamma.
*
Tabii skoru da sonucu da rakibe yıkmaya gerek yok. Kuşadasıspor kalecisi, son dakikalar başta olmak üzere toplam dört pozisyonda rakibin net gol vuruşlarına engel oldu. Onun yetişemediği bir topta da Ada'nın kaptanı devreye girdi ve topu uzaklaştırdı.
Etiketler:
bölgesel amatör lig,
kuşadasıspor,
maç yazısı,
sökespor
28 Mart 2015 Cumartesi
Gece Kuşlarına
Psikolojik gerilim meraklıları için "08.00", aşk romanlarını sevenler için "Valiz" ve polisiye sevdalılarına da "Kaçak" var!
Kitapları incelemek ve temin etmek için gerekli bağlantılar:
08.00 - http://bit.ly/08kitap
Valiz - http://bit.ly/valizkitap
Kaçak - http://bit.ly/kacakkitap
08.00 - http://bit.ly/08kitap
Valiz - http://bit.ly/valizkitap
Kaçak - http://bit.ly/kacakkitap
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)